İnsan Sosyal Bir Varlıktır

İNSAN SOSYAL VARLIKTIR 
Hep şikayet, hep sızlanmakla olmuyor.

Uzaydan birileri gelecek veya içimizden bir lider fırlayacak; sorunlarımızı çözecek . Bizi mutlu edecek.

YOK BÖYLE BİRŞEY!

***

Toplum olarak nereden başlasak, kime anlatsak bilemiyoruz.Her geçen gün daha karmaşık hale gelen bir dert yumağına dönüşüyoruz. Çevremize rahatça bakamaz, sokağa keyifle çıkamaz olduk. Bu gidişata akıl ve beden sağlığımız ne kadar dayanacak. Kendimizi korumak için yapabileceğimiz bir şey yok mu?
Evlerimizde küçük büyük, ekonomik ve aile sorunları illaki oluyor. Onları, kendi olanaklarımızla çözmek veya en aza inirgemek bizi rahatlatmıyor. Kapıdan çıkar çıkmaz gözümüze batan, canımızı sıkan olaylar, görüntüler bizi adeta izliyor.
İnsan sosyal varlıktır. İnsan toplulukları, yasalar ve toplumun yerleşik etik değerleriyle yönetilir. Toplu yaşam eğitimi evde başlar, okulda iş hayatında devam eder. Ne yazık ki gelişmekte olan ülkemizde diğer eğitim alanlarında olduğu gibi bu eğitime de yeteri kadar önem verilmiyor. O halde kendi kendimizi eğitmek, yetiştirmek zorundayız.Tiyatroda, sinemada, toplu taşıma araçlarında, restoranda, parkta, durakta bulunduğumuz zamanlarda nasıl davranılacağını bilmediğimiz gibi evimizde sınırlarımızın olduğunun da farkında değiliz. Apartmanlarda merdiven boşlukları, girişler, garaj ve bahçeler birlikte yaşadığımız komşularımızla ortak kullandığımız alanlardır. Daire kapımızın önünde bıraktığımız ayakkabılar, ayakkabılık niyetine kullandığımız dolaplar, fazla eşyalar geçişi engeller. Yangın, deprem hallerinde felaketlere sebep olabilir. Görüntü çirkinliğinin yanı sıra temizlik işini zora sokar. Taşınma ve evde onarım işleri olduğunda, dağınıklık ve gürültüye sebep oluyorsak yöneticiye bildirmemiz, komşulardan izin almamız gerekir. Gece geç saatlerde, tatil günlerinde elektrikli süpürge, çamaşır, bulaşık makinası çalıştırırken, merdivenlerden inip çıkarken ,kapıları açıp kapatırken sessizliğe olabildiğince dikkat etmemiz gerekir. Komşuları rahatsız edecek kadar yüksek sesle müzik ve televizyon dinlememiz hoş olmaz. Pencere ve balkonlardan birşey silkelenmez . Merdiven boşluğuna çamaşır asılmaz. Üst kat balkon ve camlarından alttaki katın görüntüsünü etkileyecek yorgan, battaniye v.s sarkıtılmaz, çiçek sularken, cam silerken su sıçratılmaz. Bahçe, ortak zevke göre düzenlenir. Apt aidatları, ortak su yakıt ve diğer ortak giderler zamanında ve noksansız ödenmelidir. Bina ve garaj girişi hiçbir şekilde kapatılmalı geçiş engellenmemelidir. Apt toplantılarına ilgililer katılmalı, katılamayanların yöneticiye önceden bildirmeleri gerekir. Bunları bilmek ve uygulamak için dahi olmak gerekmiyor. Biraz akıl, biraz sağduyu ve bir tutam bilgi.

İnsan toplulukları yasalar ve toplumun yerleşik etik değerleriyle yönetilir dedik. Sekizden fazla müstakil dairesi olan her apartmanda Kat Malikleri Kurulu ve bir yönetiçinin olması gerekir. Apt yöneticisinin hak, sorumluluk, yetki ve görevleri 2015 Apartman Yönetimi Kanununda ayrıntılarıyla belirtilmiştir. Kat malikleri ve yöneticiler, bu kanunun uygulanmasından sorumludurlar. Yapılacak işler yapılan toplantılarla planlanır, kararlaştırılır. Yönetici gerekli defterleri tutup yapılan iş ve harcamalarla ilgili kat maliklerine bilgi vermek zorundadır. Yöneticinin görevlerini yapmaması halinde yaptırımlar vardır. Çekirdek aileden, metrepol alanlarına kadar pek çok ortak yaşam alanından hepimiz yararlanırız. Toplu yaşıyor olmanın getirdiği sorumlulukları bu yüzden iyi bilmemiz, doğru uygulamamız gerekir. Daire kapımızdan çıkar çıkmaz başlıyoruz gerilmeye. Apartman boşluğuna, ortak alanlara gelişi güzel konmuş özel eşyalar, duvarlarda kir ve sıyrıklar. Bahçede budanmayı bekleyen ağaçlar, otlar arasında kaybolmuş, ezilmiş , susuz kalmış çiçekler. 
Sokağa çıkıyoruz çıkış noktamıza park edilmiş araba. Çöp kutusu boş, etrafında dağınık çöp yığınları. Bir anda çevremizi sokak köpekleri sarıyor. Sahipsiz, bakımsız başı boş hayvanlar. Korkuyor, çekiniyoruz. Belediye otobüsümüz genellikle gecikmeli geliyor ve mutlaka bu otobüste çirkin bir tartışmaya şahit oluyoruz. Sinema, gazino, restoranlarda gördüğümüz gibi koltuk kumaşları hunharca parçalamış, arkalarına çeşitli şekiller çizilip, yazılar yazılmış. Yolun iki tarafı belediye tarafından park yeri olarak kiraya verilmiş olduğundan araçların hareketi sınırlı. Kaldırımlar çevredeki esnafların sergileri veya üzerinde tavla oynanan masalarla kapanmış olduğundan; sekerek, süzülerek, sağa sola çarparak yol alıyoruz. Gittiğimiz yer dost ziyareti mi, sağlık kuruluşu mu, yoksa iş yeri veya resmi kurum mu? Orada sizi bekleyen kişi, bizim yaşadıklarımızın bir benzerini yaşamış gergin, öfkeli, burnundan soluyan bir vatandaş.

Suçlu kim?Sen, ben, o .

Kısaca BİZ!
Bunların hiçbirisi çözümsüz değil. Sadece sorunları görmek, çözüm aramak ve birey olarak elimizi taşın altına koyabilmek. Herkesin üstüne düşeni yapması halinde daha sağlıklı, mutlu ve başarılı olacağımız kesin. 
ULVİYE KARA AKCOŞ -BANDIRMA