İnce Ayar

İNCE AYAR

Yıllardır (Dünyanın çivisi çıktı.) diye şikayet ediyoruz ya! Hani; gelir dengesizliği, sosyal adaletsizlik, aymazlık, yolsuzluk, tutarsızlık, güvensizlik aldı başını gidiyor ya! Başa geçenler sorumsuz, hukuksuz, acımasız hatta ilkesiz bulunuyor ya! Hepimiz şikayetçi, hepimiz dertliyiz ya!
Ozon tabakası, delindi, şavaşlar, katliamlar oluyor. Hava, su , çevre kirliliği önlenemiyor ya!

Enerji yetmiyor. Tüketicilikte sınırları aştık. Ekonomi çöktü çökecek. Borsa çıldırdı, döviz fırladı, nüfus arttıkça arttı, işsizlik tetiklendi. Orta sınıf yok oldu. Kimi işsizlikten yoksulluktan ağlanırken kimilerine Amerika kapıları, en uzak dünya köşeleri, komşu kapısı oldu ya! Umrelere gitmeye, cami dikmeye doyamadık ya! Eğitim ucube oldu. Çocuklar, gençler sınavdan sınava koşmaktan yoruldular, Tatili , oyunu unuttular. Özel okullara ve özel eğitime itildik. Aile bireyleri bir sofra etrafında toplanamaz oldular. Tencere yemeği evlerde pişmez oldu. Kimi çöp bidonlarından topladığı atıklarla geçinmeye çalıştı. Bazı dolaplar marka marka kıyafetlerle doldu. Yeni yeni mobilyeleri değiştirmeden yaşayamaz olduk. En son model elektronik eşyaları, alma merakımız arttı. Tencere yemeğini unuttuk ,hazır gıdaya saldırdık. Herkesin kredi kart oldu. Krediyle ev aldık, araba aldık. Haciz dava dosyaları sayılamaz rakamlara ulaştı. Büyüklerimizden bazılarına dağ taş zeytin ağacı göründü, kimseye inanamaz, kimseye güvenemez olduk. Hem bunları yaptık , hem bunlardan şikayet ettik ya!!

Elbetteki, bütün bu olanları gören, insanları uyaran, tedbirini alan bir avuç insan da çıkar içimizden haksızlık etmeyelim onlara. Bugün dünyada ençok kullanılan antiseptik, zeytinyağıyla yapılan sabun. Zeytinyağı, zeytinden çıkarılıyor, zeytin de zeytin ağacında yetişiyor demenin tam zamanı. SONUÇ; Genel olarak bize bir ayar gerekiyor, demeye başladık ya!
Eskiden kurmalı saatler vardı. Bozulunca tamirciye götürürdük. Tamirci saatin içini boşatır, parçaları tek tek temizler, kırılanları, bozulanları onarır, gerekirse parça değiştirir, herşeyi yağlar, temizler yerli yerine koyar, en sonunda da ince ayar çekerdi.

Şimdi, kendimizi o bozuk saatlere benzetiyorum. Bu defa tamirci yerine doğa iş yapıyor. Dünyadaki toplam ağırlığı bir gram olduğu söylenen virüs aracılığıyla koca dünya tamir ediliyor.
Bu tamir bize iyi gelecek. Bakın üç ayda atmosferdeki kirliliğin dörtte üçü temizlendi. Denizler, akarsular berraklaştı. Bu üç ayda, dünyayı tehdit eden ozon deliği kapandı. Biz sorgusuz sualsiz hapislerde, gözaltında aylarca tutulan insanlarımıza uzaktan (Vah! Vah!) derken; hep birlikte hapis hayatını deneyimler olduk. O insanların yakınlarıyla görüşmeleri sınırlanırken, biz üzülmekle yetindik. Şimdi hepimiz yakınlarımızdan uzak kaldık! Hazır yemeklere saldırmışken; tencere yemekleri pişirmeye, evde ekmek yapmaya başladık. Aldığımız şık kıyafetleri giyip gideceğimiz günler, partiler yok artık. Yüzümüze bir ton makyaj yapmamıza da gerek kalmadı. Berberler de kapalı, masaj salonları da... Tırnaklarımızın manikürünü, pedikürünü kendimiz yapacağız. Olur olmaz şikayetlerle hastanelerin acil servislerine koşan, gerçek hastaların hakkını çalanlar, şimdi turp gibiler maşallah..! Kökünü kazımaya çalıştığımız ormanlık alanlara koşuyoruz şimdi temiz hava için. Büyük savaşlar durdu farkında mısınız? Bankadan paramızı çekemiyoruz, pavyonlar kapandı hovardaların elleri boşta kaldı. Trafik kendiliğinden açıldı. Öğrenciler sınırsız tatil yapıyorlar. Özeleştiri yapınca anlıyoruz ki: olan işsizlere, gerçekten tedaviye ihtiyacı olanlara, yoksullara oldu.

Keşke bütün bunlar olmasaydı da hep birlikte mutlu mesut yaşasaydık. Tamircinin eline düşmeseydik. Ama Allah' ın sopası yok! Doğa bizi adam edinceye kadar peşimizi bırakmayacak. Kırılan, dökülen, kurunun yanında yananlar da olacak belli ki! Biz akıllanıncaya kadar bu böyle. Islah olduktan sonra; doğa bize bir de ince ayar çekip yakamızı bırakacak. Bir an evvel akıllanmaya bakalım...
ULVİYE KARA AKCOŞ-28-06-2020- BANDIRMA