Helva Yok!

HELVA YOK
Yıllardır aynı noktadayız. Ülkemizde seçmenlerin % 50 sine yakını muhalefet, bir tık fazlası iktidardan yana görünüyor. Uygulanan seçim sisteminin sonucu bu. Sistemin doğru olup olmadığı tartışma konusu. Değiştirmek ya kimsenin işine gelmiyor, veya değiştirmeye kimsenin gücü yetmiyor. Sade vatandaş kendisine sunulan sistemin gereğini yapmak durumunda.
Doğal olarak iktidar memnun.

Muhalefet memnun mu ?

Bu sorunun cevabını veren yetkililer var. Ancak cevabı bilmek sonucu değiştirmiyor. Memnun olsa da olmasa da iktidar ve muhalefet koltuklarında oturanlar değişmiyor. Herkes yerini, çapını biliyor. Yıllardır bu böyle. Acaba neden? Nerede hata yapılıyor veya ne noksanlık var da muhalefet iktidar yüzü görmüyor, göremiyor. Dürbünle bakın, teleskopla bakın, mikroskopla bakın! Gören olursa versin müjdeyi iktidar hasreti çekenlere. Soruyu tekrarlayalım; neden? Sağlam bir seçmen profili var. Yıllardır bıkmıyor , usanmıyor, kızmıyor.... Seçim günü gidip partisine oyunu veriyor. Muhalefette ağzı iyi laf yapan; birikimli, deneyimli cesur politikacılar var. Gereğinde gerekeni söyleyen liderler de var. Yürümekse? Kilometrelerce yol yüründü. Konuşmaksa; konuşmadım diyen lider çarpılır mazallah. Orantısız güçle engellemelere rağmen; basın açıklamaları, mitingler yapıldı. Gün geldi; asitli sular, joplar, tanklar, biber gazları hiçe sayıldı.... Yani; yağ var, un var, şeker var... Helva yok ortada! Eğer bilinen her yol denenip de iktidar olunamadıysa. Demek ki olması gereken bu. Herşey yolunda! Bunu söylemek hiç kolay değil veya hayır bu doğru değil diyen % 49 luk seçmen. Öyleyse, kapıyı çalıp yıllarca eşikte beklemek niye?Kıdemli bir iktidar görevlisine, bu işin hikmetini sorup öğrenmek gerek. İktidarın koltuğunu koruması hiç zor değil. % 45 zaten cepte. İş; bir adımda eşiği atlamaya kalıyor. Onu da Reis, birkaç etkili sözle yapıveriyor.
Yerel seçimlere beş kala gündemimiz; yetmişini aşmış iki ünlü sanatçının milletin gözüne baka baka söyledikleri sözler. Altını çiziyorum. Bu sözler kapalı kapılar arkasında konuşulmadı. Hepimizin önünde söylendi. Duymayanlar, anlamayanlar için tekrarlar yapıldı. İsteyenler internetten araştırdılar, gazetelerden okudular. Yorumları dinlediler. Suç unsuru var mı? Ona yargı karar verecek. Tek bildiğimiz, kimse kimseye hakaret etmemeli, iftira atmamalı. Tehdit içeren söz ve davranışlarda bulunmamalı. Yasa önünde herkes eşittir. Eşit olmalı.
Toplumumuz bu iki sanatçıyı yıllardır tanır. Geçmiş iktidarları mizah yoluyla, ne kadar çok eleştirdiklerini hepimiz iyi biliyoruz. Rahmetli Demirel, Özal, Kenan Evren ve daha bir çok politikacı onların mizahına konu oldu, izleyenler de katıla katıla güldüler. Onlar söyledi diye bu güne kadar, Allah korusun, ne bir suikast oldu, ne de sokağa dökülüp olay çıkartan. Bundan sonra da böyle bir ihtimal olduğunu sanmıyorum. Hele bir devlet başkanını ipe götürmek kimsenin haddine değil. Sayın Cumhurbaşkanı şu yoğun gündeminin ortasında bu sözleri ön plana çekip bir gündem yarattıysa vardır bir bildiği. Bu konuda söylenecek her söz, yapılacak her davranış, döner dolaşır, yerel seçimlerde iktidarın gücüne güç katar. Haa; sanatçılara belki hak verenler, destek olanlar çıkacaktır. Hayranları vardır, politik çizgilerinde olanlar vardır. Sanatın toplum üzerindeki etkisini, gücünü asla küçümsemiyorum. Bu güç; aydın, eğitimli, bilinçli toplumlarda etkisini gösterir.. Nüfusumuzun % 99. 9 u tiyatro nedir bilmiyorken; bizde bu tepkinin sözden öteye geçeceğine inanmak zor. Büyük bir olay bu nedenle çıkabilir düşüncesine kargalar bile güler. Bizde ne mi olur?Sosyal medyada konu sağa sola çekiştirilir. Okuyanlar, vicdani muhasebesini yapar düşüncesini paylaşır. Sonra konu, unutulanlar listesine eklenir. Karar TC yargı birimlerinindir. İktidar puan kazanır. Hep böyle olmadı mı? Büyük olaylar; unutmayan, silip atmayan, en azında % 80 ' i bilinçli cesur, güçlü muhalefet olan toplumlarda patlar. Düzenler değişir, liderler cezalandırılır. Yakın zamanda gördük, daha doğrusu duyduk işte. Birileri baş kaldırıyor gibi oldu. Biz bu neydi, ne değildi deyinceye kadar olay bastırıldı. Sonradan uzantıları devam etti, olayın boyutları açıklanmaya devam ediyor. 
Bir de şu durum var; olay büyütülür, çarpıtılır. Birileri de kendilerini olayın madurları olarak topluma lanse edip yerel seçimlerde malzeme olarak kullanırlar. Bu muhalefet, bilinçli en az %80 seçmeni yakalamadıkça; ses çıkar, eylem çıkmaz. Bu % 80' i kazanmak için de çok çalışmak gerekir.

Çok!

Kendini kanıtlamak gerekir, eğitim gerekir, güç gerekir. Kendisine Atatürk tarafından bırakılan miras devlete aktarıldığında, defalarca anayasaya aykırı dediği davranışlar meşru sayıldığında, seçim sonuçlarına şaibeler karıştığında, onlarca insan yasa dışı yöntemlerle tutuklanıp yargılanıyor diye iddalarda bulunulduğu dönemlerde bile iktidar oy kazanmaya devam etti. Muhalefet yenik düştü. Bu millet tüm imkanlarını altın tepside sundu iktidara, daha doğrusu tek kişiye. Gerçekten; herkes yerini çapını biliyor. Bir insanı ipe götürmek. Bunu düşünmek bile mizahtır laik demokratik bir ülkede Sanatçıda şiddet düşüncesi; ancak rol gereği olur, mizah olur. Güldürür düşündürür. O da perde kapanınca biter. Şimdi niye muhalefet coşsun, insanlar niye sokağa dökülsünler ki? Böyle bir saçmalık kime ne kazandırır.? 
ULVİYE KARA AKCOŞ