Hayır Cephesinde Yer Alacaklara Öneriler..

HAYIR CEPHESİNDE YER ALACAKLARA VE BU İŞE EMEK HARCAYIP KATKI SUNMA DERDİNDE OLANLARA ÖNERMELER...Siyaset iletişimcilerin genel istatisğine bakıldığında, seçmenin sağ-sol tercihinin son yıllarda, 60-40’tan yüzde 65 sağ, yüzde 35 sol olarak değiştiğini belirterek, HAYIR cephesinin kampanyalarının Türkiye’nin ortak değerleri üzerine inşa etmeleri gerektiğinin doğru olacağını söylüyorlar. Hayır’cılara önerilerini şöyle sıralıyorlar tartışmaya açık noktalar barındırsa da bir göz atmaya ne dersiniz...
• Bu tablo sağın 1-0 önde başlaması demek. Bu nedenle HAYIR kampındaki partilerin, bireylerin Stk ların akademisyenlerin kendi değerleri üzerine kampanya yapmak yerine, Türkiye’nin ortak değerleri üzerine inşa edilmiş ittifak kampanyası yapmaları doğru olacaktır.Çünkü bu salt kendi yapısal bağlı bulunduğu alana propaganda yapacağı ve kazanım sağlayacağı bir zemin değil olmamalı da.Bireysel kişisel hak ve özgürlüklerin baskılanmasının önünün açılmasıdır.
• Hayır cephesi kampanyasının, HAYIR sonucuyla Türkiye’nn kaosa sürüklenmeyeceğini, aksine Türkiye’deki kaotik gidişe neden olan sorunların sona ereceğine ve demokrasinin, özgürlüklerin, kalkınmanın, eşitliğin, kardeşliğin yükseleceği yepyeni mutlu bir dönemin başlayacağına seçmeni ikna etmelidir.
• Hayır kampanyasında doğrudan Erdoğan düşmanlığına bina edilecek bir kampanya dilinden özellikle sakınılması gerekir.
• Hayır cephesi Anayasa değişikliği kapsamındaki 18 maddeyi tek tek anlatmak yerine, basit, anlaşılır tek bir konsept ve basit sloganla yapmalı. Çünkü zaman kısa, 18 maddenin içeriği kapsamlı ve seçmenin bu maddeleri anlayacak kadar muhalefete kulak vermesi beklenemez. 
• Kampanyanın, gerçeklere, rakamlara, hukuki terimlere boğulmaması, duyguları harekete geçirebilmesi şarttır.
• Muhalefet kampanyasını seçmenin bu topraklarda nasıl ikna olduğunu düşünerek planlamalı. Seçmenimiz üç konudan etkilenerek ikna oluyor. Bunlar, Kim söylüyor? Nasıl söylüyor? Ne söylüyor? Araştırmalar seçmenin yüzde 55’i kim söylüyor, yüzde 37’si nasıl söylüyor, yüzde 8’i ne söylüyora baktığını gösteriyor. Dikkat edin, “Ne söylüyor’un oranı sadece yüzde 8. Yani ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz ve kimin söylediği daha önemli.
• Referandum kampanyasında amaç, dikkat çekmek değil, ikna etmek olmalıdır. Dikkat çekmek işin kolay tarafıdır. İletişimi absürt yaptığınızda bile dikkat çekmeyi başarabilirsiniz. Kampanyada dikkat çekmek iyidir ama tek başına anlamlı ve yeterli olmamaktadır.
Bana göre en doğru kampanyalar her iki taraf için de “Kimseyi ötekileştirmeyen” kendi doğrularının, değerlendirilmelerinin aktarılması üzerine kurulmalıdır. Toplumu hırpalayıcı, ayrıştırcı söylemlerden uzak durulmalıdır. Kampanyalar toplumda çatışma değil, empati ve uzlaşmayı geliştirici olmalıdır.Öfkenin sukunete çevirilerek hedef kitlenin anlayacağı noktalar tespit edilip kendi gerçeklikleri ve değişkenleri üzerinden anlatılması gereklidir.Demokratik işleyişin ve kültürün gelişmesine örnek teşkil edecek nüveler barındırmalıdır...

AYDIN AKBAL