Haydi Helalleşelim !

HAYDİ HELALLEŞELİM ! 
     Yarın 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramı, tüm ulusuma kutlu olsun. Bu vatanı kurmak için can ve emek verenler  haklarını helal etsinler. Nur içinde yatsınlar. 
 Dünyanın binbir türlü hali var. Bir sanise sonra ne olacağını bilmiyoruz. Gidip de gelmemek, gelip de  görmemek mümkün. Allah, kulu kula muhtaç etmesin, kimseyi kimseye borçlu bırakmasın. Hele kul hakkıyla o yüce makama kimse gitmesin!   Bunlar,  büyüklerimizden bize kalan  güzel, derin anlamlı ve değerli dilekler. 
    Hepsinin altında; hak yememek, haksızlık etmemek, gereksiz borçlanmamak, borçlarımızı tam ve zamanında ödemek var. 
    Önce Yüce Yaratıcının doğa aracılığı ile bize bağışladığı değerlerin karşılığını ödedik mi onu düşünmemiz gerekir. Hava, su, toprak ve güneş  bu değerlerin başında geliyor. İnsanlık olarak; hava su ve toprağı kirletip en büyük ihaneti onlara yaptık mı? Yapmadık mı? Güneş ışınları dünya planetine ulaşırken onların zararlı etkilerinden bizi koruyan ozon tabakasının delinmesi; kimin suçu?  Kıyı şeritlerini doldurduk, denizden toprak çaldık. Ormanları tedbirsizlik yüzünden yaktık , kestik, planetimizin  akciğerlerini söndürdük. Ekim alanlarını imara açtık, gökdelenleri diktik. Yeraltı zenginliklerini hovardaca tükettik. Tohumların genetiğini  bozduk. Aktivistlerin, doğa bilimcilerin uyarılarına  kulak tıkadık.  Yetmedi , onların dövülüp yerlerde sürüklenmelerine seyirci kaldık.  Zamansız  ve yanlış  avlanmalarla birçok canlı türünün  kökünü kazıdık. Hayvanların toplu ölümlerine önce,  ah vah dedik , sonra unutuverdik. Erozyonu önlemedik, akarsuların yatağını değiştirdik, yanlış yerlere hidroelektrik santralleri yapılmasına izin verdik. Karşı duranlara destek olmadık.  Yaptıklarımız; yazmakla söylemekle bitecek gibi değil. Şimdi her birimiz  sütten çıkma ak kaşık olarak boynumuzu büküp mağduru oynarsak, yaptığımız hataların bedelini ağırlaştırılmış olarak öderiz. Hatta ödemeye başladık bile. Yüce Allah bizi af edecek mi? Doğa  hakkını helal edecek mi?
      Bütün bu yapılanları; tek tek bakıldığında  kimse üzerine almıyor. Herkes masum, herkes iyi niyetli! Ama bir gerçek var ki; olanlarda hepimizin payı var... Bir de insan olmanın dışında, yaptığı meslek veya bulunduğu konum gereği birinci dereceden suçlu olanlar var. İş yapmak üzere koltuklara kurulup pastanın kaymağını yiyen, devletin olanaklarından sınır tanımadan yararlananlar var .  Hatta bu imkanları kötüye kullanıp hepimizin hakkını yiyenler var. Ha, şimdi kendimizden başlıyarak  helalleşelim bakalım! Kime nasıl hakkımızı helal edeceğiz, kim bize hakkını helal edecek? Sayın Cumhurbaşkanımız gönüllü olarak kimsenin üstlenmeye cesaret edemediği kocaman bir sorumluluğu üzerine aldı. Üstüne basa basa(Ekonomi benim işim!) dedi. Yani kimse O' nu bu göreve silah zoru ile getirmedi. Kendi istedi, inananlar oy verdi. Bu sorumluluğu yerine getirebilmek için yetki istedi. Yetki de verildi! İçilen sigaradan , doğuracağımız çocuğun sayısına , kimin neyi ne kadar konuşacağına, bugüne dek özerk olduğunu düşündüğümüz kurumların yönetimine kadar her konu üzerinde hak ve söz sahibi oldu. Bakanları bir gecede atadı,   bir  gecede görevden aldı. Halk iradesiyle seçilenleri bile, gün geldi görevden aldı. Tek sözüyle kaderimizi belirledi. Aldatıldım dedi, ihanet ettik, dedi. Toplum anlayışla karşıladı.  Bu arada sesi çıkan ,yüzlerce kişiye yüzlerce hakaret davası açtı.  Muhalet liderleri başta olmak üzere,  düzeni eleştirenleri azarladı hatta hakaret etti. Bütün bunları kendisine inanan seçmen ve aldığı yetkilere dayanarak yaptı.  O günden bu güne  köprülerin altından sular aktı da aktı... ( Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur!) dedi... Gerçekten de oldu!  Şimdi bizden helallik istiyor. Bu helalliği verecek olanlar, önce oy verip sonra yetkilerle donatılmasını  sağlayanlardır sanırım. Bana göre öncelik onların! Bir de yetki ve oy vermediği halde hakkı geçmiş olabileceğini düşündüğü güruh var .  Onlar sosyal medyada; haklarını helal etmediklerini, boy boy paylaşıyorlar. Hatta( Zehir zıkkım olsun) ,( Haram olsun!) diyenler bile var. Helallik verince ne oluyor, vermeyince ne oluyor  doğrusu ben tam bilmiyorum. Herhalde, helallik dileyenin iç huzuru ile ilgili bir durum. İnsan; ne niyetle , ne yaptığını, kimin hakkını yediğini, kime haksızlık ettiğini  az çok bilir. Bu helalliği hak edip etmediğini de bilir.  Helallik verenler tamam da; vermeyenler için uykusu kaçacak mı ? Başını yastığa koyduğunda yüreği sıkışacak mı? 
      Neyse,  her insan ne yaşadığını kendi bilecek.  Hakkını helal edip etmemek de herkesin kendi insiyatifinde. 
      Ben ne yalan söyliyeyim fazla hesap insanı değilim. Aldıysam karşılığını tam ve zamanında ödemeye çalışırım. Birilerine, kendi isteğimle hizmet etmiş veya birşeyler verdimse karşılığını beklemem. Ha; benden habersiz veya karşı koymama rağmen birşeylerim alındıysa, işte orada epeyce düşünmem gerekir. Hakkım olanı; beni aptal yerine koyarak,  aklımla alay ederek  almalarını hoş göremem. Bu çok basit, değersiz birşey olsa bile helal etmekte zorlanırım. Kızım zor bir hastalıkla mücadele ederken, terapi sırasında yanında olamadım. Çünkü pandemi nedeniyle seyehat izni alamadım. İşte tam o günlerde pekçok insanın gülüş cümbüş otobüslerle AKP  kongresine  gidişlerini , Sayın Cumhurbaşkanımızın bu kalabalığı görünce ne kadar mutlu  olduğunu ağlayarak izledim.

 Haksızlık, kimden ve nereden gelirse gelsin; çok can yakıyor! Hoş görmek ve af etmek kolay olmuyor. Bence  herkesin hakkı tam ve zamanında verilirse, helalleşmeye gerek kalmaz.  Hakkımız varsa,  helal etmeye kendimizi zorlayalım. Hak edene hakkını verelim, helallik dilemek zorunda kalmayalım...
                              ULVİYE KARA AKCOŞ -17-05-2021 - BANDIRMA