Hayat Mı,Hayal Mi..?

 

Bir dokun bin ah işit derler ya.. kiminle bir çay içimi sohbet edelim diye otursan ,her birinden ,bir yeşilçam hikayesi, hatta iki üç filimlik hikayeler çıkıyor.

Oysa sokaklarda gördüğün insanları mutlu sanıyorsun, tanımadan, bilmeden, hayatlarına dokunmadan. Gençlere sorsan, ya istediği okulu kazanamamıştır,mutsuz,isteksiz,mecburiyetten okla gitmekte, okulu bitirenler ,iş yok başvurularına cevap geliyor diye öfkeli..hani hep derler ya mülakat sonunda, " Biz sizi arıyacağız..." derler ama hiç bi zamanda aramazlar,çoğu zaman sınavlar başlamadan alınacak kişi zaaten bellidir.. yaşlılar, yalnızlıktan mutsuz. Bir dost sohbetine hasret. evlatlar ,çok önemli bir sebep varsa arayıp gelmekte. Artık bayramlar bile kısa bir telefon konuşması ile geçiştirilmekte....Mutlu sandıklarımız bakalım, Okulu bitirmiş, iyi bir diplomaya uygun güzel bir iş bulmuş, kendi seviyesinde kültürlü ve çalışan bir eş bulup evlenmiş, çocukları da olmuş... ilk aylar güzel, peki ya sonra.. balayları bitince.. tartışmalar, küslükler, hatta çoğu zaman ayrılıklar geliyor gündeme.. Mesela bir aşk hikayesi şöyle bitmiş.. Yakışıklı bey her gece içki, kumar..gece hayatına başlayınca, evin ve çocukların ihtiyaçlarına katkıda bulunmaz olmuş.. evin kirasını bile vermemeye başlamış. Kadın var gücüyle çalışıp, ek işler alarak geçimi sağlamaya başlamış, ailesinin katkısı ile bir ev almayı başarmış, hiç değilse kiradan kurtulmak amaçlı.Ama bir türlü düzenli bir hayat kuramamış. Bu arada büyüyen oğlan da babayı örnek almış ve kadının derdi bir iken iyi olmuş..Çıkmaz sokaklar bunalımları getirmiş ve kaçıp kurtulmak istemiş. Birinci adım Boşanmışlar..bu yetmemiş, oğlan, sürekli tacizlerle, tehditlerle sürekli elindeki parayı alıp babasıyla har vurup harman savuruyormuş... Sonunda, herşeyi göze alıp , o çok sevdiği, tek mutulluk kaynağı olan , en değerli kazanımı evini satmaya karar vermiş. Çünkü para vermediği zaman, evin adresini verip biryerlere borçlanıyormuş ve borçlular kapıya geliyormuş...Bu baskılardan kurtulurum umuduyla evi satmaya karar vermiş. Kurtulmak ne mümkün, boşandığı eşi ve baba ile aynı yolda olan oğlu evin satışından pay istemişler ve almayı da başarmışlar... elinde kalan çok az bir miktar para 

ile hiç kimseye adres bildirmeden, onu bulamayacakları bir yere gidip, küçük bir kenar mahallede kiralık bir ev bulup yaşam için yetecek kadar birkaç eşya temin edip, geride bıraktığı hayatına ait herşeyle bağlarrını koparmış, yeni bir hayata başlamış... Tek başına, özgür, mutlu ve aldığı emekli maaşını saadece kendisi için harcamanın tarifsiz huzuru içinde doya doya nefes almanın ne demek olduğu anlayarak, her sabah doğan güneşin yeni umutlarla odasına dolmasını izleyerek, merhaba yeni gün, merhaba yeni hayat,merhaba özgürlük diyerek geçmişin acılarını unutmaya, ruhundaki izlerini silmeye başlamış.. . bu sonunda başarmış. kendini kurtarabilen çok az kişiden biri.. Ekonomik özgürlüğü olmayanlar, tahammül etmek, sabırla katlanmak zorunda kalanlar,.. hiç sevmediği şarkıları hiç sevmediği kötü insanlara söylemek zorunda kalan çaresizler gibi, hiç sevmediği yollardan isteksiz ve amaçsız yorgun adımlarla yürüyüp ,hiç sevmedikleri işlerine giderek ekmek parası için, gün boyu nefret ettiği insanların emrinde çalışan insanlar gibi...devam etmekteler yollarına.. özgürlük bunlar görünüşte. Kaçıp gitme özgürlüğü vardır. Hayatına son verme özgürlüğü vardır...ya da nefret ettiği kişiyi öldürmeyi başarırsa Hapse gitme özgürlüğü vardır..Ama, mutlu olaya, sevdiği biriyle,huzurlu bir hayat yaşama özgürlüğü yoktur..İsyan etme özgürlüğü yoktur... Bu mutsuz evlilik öykülerini dinleyen gençler evlilik kararı almaya korkar oldular.. Evlenenden çok boşanan var.. Mahkemeler boşanma davası dosyalarıyla doldu.. Çok az da olsa , 40 yıl 50 yıl süren mutlu evlilikler var . Bunlara hayretle ve gıptayla bakıyor gençler. Sanırım bunlar son örnekler.. Bundan sonra 10 yıl bile çok uzun süren evlilik sayılacak.. Hayaller hep güzeldir, herkes umutlarla, hayallerle başlar,yeni bir hayata, oysa Hayat la Hayal hiçbir zaman denk düşmez.. Oysa Bir tek Harftir Hayat la Hayal i ayıran.. Ve bize sormadan akıp gider, kimi zaman hain bir rüzgar gibi savurur, yerden yere vurur, kimi zaman seller sular bizi alıp başka kıyılara götürür.. Oysa büyük bir kaya gibi güçlü olup dimdik durabilsek, bütün rüzgarlar bize değmeden geçip gitse, bütün nehirler üzerimizden akıp gitse üstümüzdeki tozu kiri yıkayıp.. Huzursuz yataklarda uykusuz geçen gecelerden bıktık, huzursuz bacaklarla istemediğimiz yerlere gitmekten bıktık. Artık Güneş aydınlatmalı hayatları, ısıtmalı yürekleri. Kahve falına bakan kadının söylediği gibi çok güzel günler gelmeli. Bütün sıkıntılar, üzüntüler, hastalıklar, bütün kötülükler, bereketli yağmurlar ile nehirlere karışıp gitmeli. Bahar gelmeli evlere, umut gelmeli yüreklere ve bebeler ağlayarak değil gülerek başlamalı hayata.. Sondaki-T- yi atalım - L - getirelim Hayata.. Hayal de olsa, Mutlu Yaşayalım biraz da...