Eşşeğin Gölgesi

EŞŞEĞİN GÖLGESİ

Yüz yıllar önce, ağzına koyduğu küçük çakıl taşları ile çalışa çalışa kekemeliğin üstesinden gelen, ateşli konuşmaları ile hitabet sanatının piri olmuş bir adam kürsüde anlatıyormuş da, anlatıyormuş…

(Neler anlattığını tam olarak bilemiyoruz ama hayat hikâyesine bakınca O’nun, demokrasiye olan inancı, tiranlığa olan nefreti ile halkı ve ülkesini ilgilendiren konuları ele aldığını ve “dış güçler” konusunda konuştuğunu tahmin edebiliriz.)

Ünlü siyasetçi hatibimiz, konuşmanın uzayıp halkın kendisini dinlemek istemediğini fark edince:

“Size bir hikâye anlatmak istiyorum,” diyerek dinleyicilerin ilgisini üzerinde toplamayı başarmış ve anlatmaya başlamış:

Günün birinde: Adamın biri, kendisiyle aynı yöne giden birinin eşeğini kiralamış. Kiraya veren yaya, kiralayan semerin üzerinde yola koyulmuş, konuşa konuşa ilerlemeye başlamışlar.

Öğlen olmuş. İki yanında gölgesine oturulacak bir kaya, bir ağaç olmayan cılız bir dere kenarında mola vermişler.

Kiraya veren, çıkınını açıp eşeğin gölgesine sığınmış.

Kiralayan, gölgeye sığınan eşek sahibine kızarak:

“Eşeği ben kiraladım, gölge benim hakkım,” deyince,

 “Ben sana eşeği kiraladım, gölgesini kiralamadım,” cevabını almış ve aralarında kavga çıkmış.

Tam bu anda da bizim konuşmacı kürsüden inmiş.

Onu dinleyenler:

“Nereye gidiyorsun? Hikâyenin sonunu anlatsana. Gölge işi nasıl çözülmüş?” dediklerinde, kürsüye dönmüş:

“Dinleyin! Sizin iyiliğiniz için anlatıyordum ama beni dinlemek istemediniz. Şimdi de eşeğin gölgesini mi merak ediyorsunuz?..” diyerek kürsüden inip yürüyüp gitmiş.

 **

Bize, bugüne dönelim.

Birçoğumuz, TV dizileri takip etmek yerine ülkenin gündemi olan konulardan:

***

Covit-19 korkusu ile grip ve zatürre aşılarına yönelen insanlarımızın bu aşıları bulamadığını, eczanelere sorulduğunda “Ekim ayında görüşelim” dendiğini ve fiyatlarının “uçmuş” olduğunu gördüğünü,

***

Avrupa’nın salgından korunma önlemi olarak kapılarını bize kapalı tuttuğunu,

***

Sağlık çalışanlarının tükenmişlik sendromu ile boğuştuğunu,

***

Rusların ve Almanların geliştirdikleri Covit-19 aşılarının işe yarayıp yaramadığı ve yan etkilerinin neler olacağının belirleneceği üçüncü faz denemelerinin neden Türkiye’de yurttaşlarımıza yapılacağını,

***

Rus doğalgazını 133 dolara satın alan Moldova Gaz Şirketi’nin, Türkiye’nin aynı gaza %40 daha fazla ödediğini belirten açıklamasını,

***

Bir milletvekilinin, Karadeniz'de bulunduğu açıklanan doğal gaz rezervi için, “Allah'ın sadece Türkiye'nin değil, dünya tarihinin de değiştirecek keşfi Türk milletine nasip ettiğini” söylemesini,

***

Dünya paraları karşısında eriyen Türk Lirasını,

***

Yap-işlet-devret sistemi ile gerçekleştirilen yol, köprü, tünel ve hastanelere, geçen araba ya da hasta başına dolar cinsinden verilen garantilerin bütçeye getirdiği yükü,

***

Döviz rezervimizin azaldığını hatta eksi bakiye verdiği iddialarını,

***

Venezüella’dan gümrüksüz ithal edilecek peynir ve ülkemizde yere düşünce asfalt kenarında bile yetişen gündöndü/ayçiçeği tohumu ile çeşitli tarım ürünlerini,

***

Yeteri kadar camiimiz yokmuş gibi Ayasofya’dan sonra mozaik ve freskleri ile dünya mirası olan Kariye müzesinin ibadete açılmasını,

***

Tutuklu veya hükümlü olarak hapiste bulunanlara elektrik, su, yemek faturası kesildiğini Murat Ağırel sayesinde öğrenince Beyaz Saray’ın da ABD başkanı için misafirhane olduğunu, ailenin kendileri ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını karşılamak zorunda olduğunu, bu uygulamanın ülkemizde nasıl yapıldığını,

***

Patara Antik Kenti sahiline gidilip, çip takılmış üç adet caretta caretta türü deniz kaplumbağasını denize bırakma “töreni” için yapılan seyahati,

***

Anayasa’nın 101. Maddesinde yazan, “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmünün 2023’de veya erkene alınmış bir seçimde uygulanıp uygulanmayacağını konuşuyorlar, konuşmaya da devam edecekler.

**

Ülkemizde, depremden sel felaketine; muhalefetten iktidar yanına geçişe kadar gündemin sık değiştiğini, konuların çabucak eskidiğini hepimiz biliyoruz. Bir ay önce neler konuşulduğunu bile hatırlamakta zorluk çekiliyor. Vatandaş, ekonomik sorunlar ve Covit-19 ile boğuşurken haklı olarak sıkılıyor, kendisine anlatılanlara ilgi duymuyor. Hatta çoğu zaman ve ne yazık ki  “eşeğin gölgesi” bile merak edilmiyor.

“ Bunlar da geçer ya hu” diyerek yazının başında sözünü ettiğimiz, kekemeliğini yenen ünlü siyasetçi ve hatibin bir sözü ile bitirelim.

“ Adaletsizlik, yalan tanıklık ve ihanette kalıcı bir güç bulunması olası değildir.”

NOT:

1-Kürsüde konuşan adam: Milattan önce 384 ila 322 yılları arasında yaşamış Demostenes isimli ünlü politikacı ve hatip, “dış güçler” ise Gönen-Sarıköy’de Persleri yenen Büyük İskender’in babası Makedonyalı Philip’dir.

24-08-2020/BANDIRMA