Erkek Egemen Kültürü ve Eril Dil Üzerine (1)

ERKEK EGEMEN KÜLTÜRÜ VE ERİL DİL ÜZERİNE(1)

İnsan, yeryüzünün belli bir ülkesinde,yöresinde, mahallesinde, belli bir ailede dünyaya gelir. Başka bir söyleyişle,kendisinden önce var olan bir kültür ortamına doğar.

Anne babasıyla,akrabalarıyla, konu komşularıyla sürekli oluşum sürecinde olan bir topluluk içinde büyür, gelişir. Onların dilini, töresini, geleneklerini öğrenir. Toplumsal varlığın bir üyesi olur. Dünyaya gelmekle birlikte toplumsal yaşamda da kaçınılmaz olarak bir rol üstlenir. Değişimin, dönüşümün öznesi olur.

Kimse içinde bulunduğu yaşadığı ortamı yeterli bulmaz. Eğer öyle olsaydı toplumsal gelişme olmazdı. Hiç kuşku olmasın ki toplumsal eylemlilik değişimi, tarihi, kültürü, her seferinde yeniden üretir. Toplumların düzeyi, o toplumu oluşturan bireylerin düzeyi ile yakından ilintilidir. Çünkü herkes, kaçınılmaz olarak devinim halinde olan bu kültür oyununda rol alır. Bu oyundan çıkış yoktur. İster etkin ol, ister edilgen ol. Sen de bu oluşumun bir yapı taşısın, taşıyıcısısın. Rolün kadar varsın. Cürmün kadar yakarsın…

Ne ki; sınıflı toplumlarda özellikle kapitalist toplumlarda bu rol bölüşümü adil ve eşit olamaz.Tam da bu nedenle benzer toplumlarda rol dağıtan, rol çalan yetkeye gereksinim vardır.Söz konusu sistemde  büyük yetke devlettir. Üzerinde bulunduğumuz ülke toprağı da vatanımızdır. Devlete “devlet baba” dendiğini, vatana da“vatan bizim anamızdır” dendiğini çok duymuşuzdur. Bu durumda, anamız olan vatanla babamız olan devletin, yani yetkenin çocukları da vatandaş olmalı. Sistem, tornadan çıkmış gibi tek tip vatandaş(uysal çocuk) yaratmak ister. Ayıp, yasak, günah burgacında, eğitim-öğretim adı altında, vatandaşa form vermek istenir.Gel gör ki sonuç her zaman istendiği gibi olmaz. Çocukların kimi öz, kimi üvey, kimi uysal itaatkar, kimi ise asi, kimi meşru, kimide gayri meşru… Kimi donuk zekalı, kimi üstün zekalı, kimi süper yetenek, kimileride son derece beceriksiz diye kategorize edilir. Hepsinden önemlisi, insanlar var olan yeteneğini, birikimini her zaman sistemin istekleri doğrultusunda kullanmak istemez, sürüye uymamakta direnenler olur.Doğaldır ki egemenlerin gözünde bunlar,başlı başına karmaşanın,başı bozukluğun dinamikleridir. Bunları hizaya geçirmek için yetkeye ihtiyaç vardır.Yetkenin yapı taşları yaşamın her alanında döşenmelidir. Ve de döşenir…

Ailede yetke baba, okulda öğretmen, askerde komutan, camide imam, iş yerinde şef ya da patron, dairede müdür, partide lider, kulüpte başkan, gemide kaptan… Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Yetke kültürü yaşamın her alanını örümcek ağı gibi sarmıştır. Tepesinde yetkenin konuşlandığı bu ve benzeri küçük küçük piramit selyapılar, aynı zamanda büyük piramidin de yapı taşlarını oluşturur.Yetke ister erkek olsun isterse kadın, kültürü erkek egemen kültürü, dili de eril dildir. Emir kipiyle, üsten konuşmayı çok sever. Hegomonik yapının, otoritenin, faşizan uygulamaların belirleyici olduğu toplumlarda yetkenin dili daha da sertleşir. Bu noktada kabalaşan, küstahlaşan, tehditkar olaneril dille amaçlanan,toplumu korku sarmalına alıp yetkenin otoritesini mutlak kılmaktır.

Kadının yok sayıldığı, toplumsal yaşamın dışına itildiği, izole edildiği kültürlerde, eril dilin düzeysizliği tavan yapar. Sokakta, kahvehanelerde, özellikle maçlarda bu dilin aczini,kabalığını, seviyesizliğini tüm çıplaklığı ile görürüz, işitiriz.Son zamanlarda siyasetin dilide, ne yazık ki sokağın diline benzemeye başladı.

Tüm çıplaklığı ile, özellikle maçlarda tanık olduğumuz erkek egemen kültürünün olmazsa olmazı, eril dili bir anımsayalım.Bir maçı birlikte izleyelim. Hayır hayır maçı değil, maçı izleyenleri izleyelim, onlara kulak verelim…

Hakemin, kendi tuttuğu takım aleyhinde karar verdiğini düşünen eril kalabalık, öncelikle hakemin halını hatırını sormakla sövgüye başlayıp, sonra yedi sülalesine kadar uzanır. Maç kendi sahalarında ise,sansür, oto sansür hakgetire, bagajında ne kadar ağzı açılmadık küfür varsa ortama salarlar… Hızını alamazlar rakip takım oyuncularına, taraftarlarına ve bu kez onların yedi sülalesine göndermeler başlar. Sanırsın yedi meydan savaşı kazanacak silaha sahipler.Uzvum silahımdır. (US) Burada us başta değildir. Artık dona düşmüştür. Bu holiganlar,giderek kendilerini daha da kudretli görürler. (SS) olduklarını sanırlar. Bu kez de s….im silahımdır moduna geçerler.Söylemeye dilim varmıyor. Siz biliyorsunuz her gün tanık oluyorsunuz, bunların çoğunluğu, a… koyucu (AK) rakibin anasını, avradını kirletici küfürler ederek güç bende derler. Sorsan, sütten çıkmış ak kaşık gibi de temiz olduklarını söylerler.

Erkek egemen kültürünün er kişileri, eril dil sahipleri, güç bende diyenler. Kadını eve hapsetmeye çalışanlar, toplumsal yaşamda görünmez kılmaya, edilgen tutmaya uğraşanlar!..Kadın karşısında mutlak iktidar benim diyenler!..Gerçekten o kadar muktedirler mi? Mutlak erk onlarda mı? Hükmünü sürdükleri, iktidarsızlığın iktidarı olmasın sakın…

Bu da bir başka yazı konusu olsun…

hgencerucar@gmail.comH.Gencer Uçar

DEVAM EDECEK