Düşürülen Taban Puanlar ve Çalınan Umutlar

DÜŞÜRÜLEN TABAN PUANLAR VE ÇALINAN UMUTLAR

Üniversite tercihi yapacak Sevgili Gençler ve aileleri;

Bilindiği gibi son bir buçuk yıldır pandemi dolayısıyla yüz yüze eğitime ara verildi. Bu koşullar altında lise giriş sınavlarına ve üniversite sınavlarına hazırlanan ve giren gençler en büyük şanssızlığı yaşadı. Her konuda Avrupa’nın bizi kıskandığı ülkemizde uzaktan eğitimde de dünyanın kıskandığı ülkelerdendik. (Ben demiyorum, öyle diyorlardı.) Sonuç ortada. Anadil Türkçe ’den ortalama 6 net, Matematik ve diğer fen bilimlerinde ise 3-5 net arasında değişen bir ortalama. Hal böyle olunca eğitim politikasını her sene değiştiren beceriksiz ve iş bilmez yöneticiler çözümü taban puanları düşürmekte buldular. Bu durum belki ilk anda birçok gencin ve ailenin hoşuna gitmiş olabilir. Ama bu uygulamanın bana göre tek bir açıklaması var. Umut ticareti üzerinden oy avcılığı.

Nasıl mı? Anlatmaya çalışayım.

Sevgili gençler, modaya uyup bu yazdıklarımı yirmi yaş altı gençlere yazıyorum, bu uygulama kocaman bir umut ticareti ve bu ticaret üzerinden hem oy, hem ideoloji hem de para avcılığıdır.

Bazı verileri baştan koyalım. Bugün ülkemizde 300 dolayında üniversite var. Bu üniversitelerin nitelikli olanları %1-5 arası dilimle öğrenci alırken, ücretli vakıf üniversiteleri de seçici davranmakta. Bu oranın dışında kalan öğrenciler ise dört duvar bir tabeladan ibaret. Adı üniversite olan gerçekte donanımlı bir teknik lise dahi olmayan yerlere yerleşmekteler. (Yüksekokulları saymıyorum bile.) Bu durumu size somut örnekle açıklamaya çalışayım. En kolay açılan fakülteler İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi. Dört duvar, bir tabela yeteri kadar sandalye bu fakültenin ve bölümlerinin kurulması için yeterli. Bu fakülteye ait bölümleri sıralayalım. İktisat, İşletme, Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, Maliye, Ekonometri, Çalışma Ekonomisi ve diğerleri. Aynı bölümler Bilkent, Koç Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesi gibi %1’lik dilimin altında öğrenci alan, burs veren burs alamayanında yüklü paralar ödediği üniversitelerde de var. Şimdi elinizi cüzdanınıza koyamıyorsanız vicdanınıza koyun ve aklınızı tatilden çağırıp düşünün. Örneğin Türkiye’de kaç tane Uluslararası İlişkiler mezununa ihtiyaç var? Diyelim ki her yıl iki bin. İngilizce, Latince bilen yukarıda saydığım üniversite mezunlarıyla, Bandırma On yedi Eylül Üniversitesi mezunu aynı mıdır? Veya işletme mezunu. Siz büyük bir şirketin sahibisiniz. İşletme mezunu müdür alacaksınız? Hangisini tercih edersiniz? Bugün İktisat Bölümünde okuyup da Karl Marks’ı, Keynes’i, Adam Smith’i, tanımayan, onların öğretilerini okumamış bir genç nasıl Ekonomi politikası oluşturur?

Daha da somut örnekle açıklamaya çalışayım. Beş yıl önce yeğenim üniversite sınavına girdi. %1’in altında bir dilimle Bilkent Üniversitesi İşletmeyi seçti. Fakülte bitti. Yüksek Lisans yapmaya karar verdi. Yüksek Lisans yaparken üniversite asgari ücretin üstünde bir maaş ve lojman veriyor. İnternet, elektrik, su gibi giderler dâhil aylık 900 TL. Yüksek lisans bitip doktoraya karar verirse daha yüksek olanaklarla yurt dışına gönderiyor. Bu durum yeğenime özel bir durum değil. Bugün kamu üniversitelerinin Arkeoloji Bölümünden mezun kaç kişi iş bulabiliyor? Ama aynı üniversite aynı olanakları Arkeoloji ve Tarih bölümü öğrencilerine de sağlıyor. Bu iki örnek fırsat eşitliği ve kalite açısından bilmem yeterli oldu mu?

Tekrar üniversite enflasyonuna dönersek, her ili bıraktık, ilçelere hatta yakında köylere de üniversite kurulacak. Ekonomik ve toplumsal sorunları çözemeyen siyasal iktidar dört duvar

bir tabelayla, üniversite açtı. YÖK’ü kaldırmayan iktidar, onun yapısını değiştirebilmek için yandaşlarına kadro açmak zorundaydı. Bununla birlikte adeta Vakıf Enflasyonu yaşanan bu dönemde kurulan vakıflara gerek öğrenci gerekse para transferi yolu açıldı. Bugün ODTÜ dahil (3-5 özel üniversite dışında) bütün üniversitelerde Ak Gençlik, Ensar, Türgev, Tügva başta olmak üzere Meşale Derneğine kadar ne kadar gerici yapılanma varsa üniversite yöneticilerinin desteğiyle egemen halde. Onyedi Eylül Üniversitesi Öğrenci Topluluklarına bir bakın. Yani üniversiteye gidecek öğrencilerin büyük çoğunluğu mutlak surette bu yapıların ocağına düşecek. Uçan araba yapmayı hayal eden siyasal iktidar nedense Kredi Yurtlar Kurumunun kontrolünde öğrenci barınma ihtiyaçlarını gideremiyor. Böylece öğrenciler ya vakıflara ya da yüksek kiralara maruz kalıyor.

Üretemeyen Türkiye, velilerin ve öğrencilerin hem emeğini hem de geleceğini çalıyor. Uzağa gerek yok. Bandırma’yı göz önüne alın. Üretime yönelik en küçük bir atölye dahi açılmazken her köşe başı, öğrencilere hitap eden kafe ve büfelerle dolu. Pandemi dolayısıyla 15 ay üniversiteler kapalı kalınca en büyük sıkıntıyı gençlerin harçlığını kazanç kapısı gören sektörler yaşadı.

Çok net olarak söylüyorum, niteliksiz üniversitelere ve onların bölümlerine tercih eden çocuklar yoksul aile çocuklarıdır. Aman oğlum- kızım okusun, belki bir iş buluruz umuduyla borç harç okula gönderen ailelerin çocukları. 4-5 yıl büyük bir hayal ve umutla, varını - yoğunu ortaya koyan aileler okul bittikten sonra büyük bir düş kırıklığına saplanıyor. Geçen zaman ve giden para ise geri gelmiyor. Üniversite mezunu olmuş bir gencin yeni bir meslek öğrenme zamanı ise çoktan geçmiş bir halde. İş bulma şansını yakalasa bile en fazla asgari ücret.

Bu koşullar altında taban puanların düşürülmesi ne ifade eder?

Üç-beş cümlede öğrenci ve eğitim kalitesinden söz etmek istiyorum. Taban puanların düşürülmesi daha fazla niteliksiz öğrencinin yerleşmesi demek. Zaten eğitim kalitesi yerlerde sürünen bir çok üniversite ve yüksekokuldan mezun bu gençlerin umutlarını, hayallerini ve geleceğini çalmak hangi akla hangi vicdana sığar? Bugün fakülte bitirmiş bir öğrencinin ısı birimi Fahrenheit’in ne olduğunu bilmemesi, bitki hücrelerinde kitin tabakasından bahsetmesi (hayvanlarda, bazı mantarlarda ve eklem bacaklılarda bulunur) niteliksizliğin en somut örnekleridir. Pratikte hiçbir karşılığı olmayacak taban puan düşürme saçmalığı da ancak Devlet Bahçeli’den beklenirdi.

Bugün ülkemizde çok çalışmış ama az gelişmiş KOBİ, ve tüm sektörlerde en büyük ihtiyaç ara eleman ihtiyacıdır. Ancak abuk sabuk bir sistemiyle ara eleman yetiştiren meslek liselerini kapatan veya için boşaltanlar ülke gençliğinin geleceğini çaldılar.

Gençlerin geleceği ucuz siyasal oyunlara, tarikat-siyaset ve ticarete indirgenemeyecek kadar önemlidir. Gelecek onların umutları ve hayalleriyle şekillenecek.

Son bir hatırlatma olarak üniversitelere yapılan eş-dost atamalarını ve Sayıştay Raporlarına yansımış yolsuzluk ve usulsüzlükleri de ekleyelim. Örneğin Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi; Milli Eğitim Bakanlığınca yetkilendirilmemiş bir eğitim kurumuna Bodrum’da hizmet içi eğitime karşılık kaç para ödendi? İki yıl önce sorduğum bu soruya halen daha bir yanıt alamadık. Bu da para transferine örnek olsun.

12-08-2021