Dünyada ve Bölgede Gündem / 26-09-2020

26-09-2020/GENEL GÖRÜNÜM
1. Bölgede ve Dünyada Öne Çıkanlar
> Türkiye
• Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, Wall Street Journal gazetesinin 10
Eylül tarihli yazısına verdiği yanıtta, Doğu Akdeniz'deki gerilimi basite
indirgediklerini ifade ederek "Burada saldırgan olan Türkiye değil, aksine Türkiye
doğal haklarının altını oymayı ve o hakları görmezden gelmeyi amaçlayanlara karşı
sürekli bir mücadele içinde olan ülkedir." değerlendirmesinde bulundu.
> Avrupa
• Yunanistan’ın İmathia iline bağlı Aleksandria kasabasındaki Müslümanlar
Derneğine kimliği belirsiz kişilerce saldırı düzenlendiği bildirildi.
• Fransa'da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron arasındaki telefon görüşmesinin içeriğini yayımlayan gazeteler
hakkında soruşturma başlatıldı.
> Orta Doğu
• Suriye'nin kuzeydoğusunda yer alan Haseke ilinde 4 yıl önce terör örgütü YPG/PKK
tarafından evleri kundaklanan Keşkeş Cebur köyünün eski sakinleri, örgütü
protesto ederek, tahrip edilen evleri için tazminat istedi.
• Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud
Abbas'ın telefon görüşmesinde Fetih ve Hamas arasındaki görüşmeler ele alındı.
• İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD'nin tek taraflı yaptırımları nedeniyle en
az 150 milyar dolar zarar gördüklerini söyledi.
> Kuzey Amerika
• ABD Başkanı Donald Trump, beyazların üstünlüğünü savunan ırkçı grup Ku Klux
Klan ve ülkedeki sokak eylemlerinde yaşanan şiddetin sorumlusu görülen
Antifa'nın, "terör örgütü" olarak tanınmasını öngören planını açıkladı.
• ABD Dışişleri Bakanlığı, Doğu Akdeniz'deki gerginliğin düşürülmesi adına son
zamanlardaki diyalog girişimlerinden memnuniyet duyduklarını açıkladı.
o "Yunanistan ile Türkiye arasındaki istikşafi görüşmelerin yeniden başlamasına
ilişkin 22 Eylül duyurusunu memnuniyetle karşıladık. Şüphesiz ki iki NATO
müttefiki olan Türkiye ve Yunanistan arasındaki çatışmayı sonlandırma ve
ardından diyalog kurulmasını sağlamak çok önemlidir çünkü bu herhangi bir
kaza veya olay ihtimalini azaltır. Bu nedenle Yunanistan ve Türkiye'yi bu konuda 
ilerlemeye ve ideal olarak bir anlaşma sağlamak için teşvik etmeye devam
ediyoruz."
o Öte yandan Pompeo'nun ikili işbirliğini geliştirmek maksadıyla Yunanistan'a
yapacağı ziyarete atıfta bulunan yetkili, görüşme sırasında askeri, ekonomik ve
enerji sektöründeki ortak çalışmaların ele alınacağını ifade etti.
o Ayrıca bakanlık yetkilisi, Doğu Akdeniz'deki güvenliğin sağlanmasının hem
Türkiye hem de Yunanistan'ın yararına olduğunu vurgulayarak, "Bu, Türkiye ve
Yunanistan'ın yanı sıra Avrupa-Atlantik bölgesindeki tüm müttefiklerimizin de
yararına olur. Bölgesel güvenlik NATO'nun da öncelikleri arasındadır. Bu
nedenle bölgede olmaya devam edecek ve çözüm merkezli fırsatları dört gözle
bekliyor olacağız." dedi.
> Afrika
• Somali'de imkansızlıklar içinde yaptığı maket uçak modelleriyle sosyal medyada
ilgi odağı haline gelen genç yetenek Guled Abdi, Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu'nun talimatıyla bugün Türkiye'ye getirilecek.
o Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Twitter'daki paylaşımda,
"Bakanımız Çavuşoğlu'nun talimatlarıyla ulaştığımız Somalili kardeşimiz
Abdi'yi bugün ülkemize getiriyoruz. Teknofest Gaziantep'e katılacak, drone
eğitimi alacak ve Türkiye'nin 'Milli Teknoloji Hamlesi' kahramanlarıyla
buluşacak. Yanındayız Guled!" ifadelerini kullandı.
 
2. Ulusal Makamlardan Resmi Açıklamalar
• Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Preveze Deniz Zaferi’nin Yıl Dönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü mesajı:
1538 yılında gerçekleşen Preveze Deniz Muharebesinde Barbaros Hayrettin Paşa
komutasındaki Osmanlı donanmasının Haçlı donanmasına karşı elde ettiği zafer,
Türk denizcilik tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur.
Preveze Deniz Zaferi ile Osmanlı Devleti Akdeniz’deki hâkimiyetini perçinlemiş,
Türk donanmasının gücünü tüm dünyaya göstermiştir. Tarih, denizcilerimizin
hüküm sürdüğü tüm denizlerde barışın, huzurun, adaletin hâkim olduğunu
kaydetmiştir.
Preveze Deniz Zaferi gibi nice şanlı zaferlerle dolu bir geçmişe sahip olan Deniz
Kuvvetlerimizin, devraldığı bu büyük mirası güçlendirerek geleceğe taşıyor
olmasıyla iftihar etmekteyiz.
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde denizlerimizin emniyetini sağlayan Deniz
Kuvvetlerimiz köklü ve saygın tarihinden aldığı güçle birlikte gelişmiş imkân ve
kabiliyetleri, nitelikli personeli ve üstlendiği tüm görevlerde elde ettiği başarılarla
milletimizi gururlandırmaktadır.
Son dönemde dünyada ve özellikle Akdeniz’de yaşanan hadiseler, bize her alanda
olduğu gibi denizlerde de çok daha güçlü olmamız gerektiğini göstermektedir.
Mavi Vatanımızı savunmanın ne kadar önemli olduğunun bilinciyle
denizlerimizdeki hak ve çıkarlarımızı korumaya güçlü bir irade ve sarsılmaz bir
inançla devam etmekteyiz.
“Hazır ol cenge, ister isen sulhu salah” diyen ecdadımıza kulak vererek, ülkemizde,
bölgemizde ve tüm dünyada barışı, huzuru, güvenliği daim kılmak için ordumuzun
tüm unsurlarını olduğu gibi Deniz Kuvvetlerimizi de yerli ve milli imkân ve
kabiliyetlerle donatmaktayız.
Bugün dünyada kendi savaş gemisini milli imkânlarıyla tasarlayan, inşa eden ve
idamesini gerçekleştirebilen 10 ülkeden biri olarak Mavi Vatanımızı korumak,
dostlarımızın emin olmasını sağlamak, haklarımıza göz dikenleri caydırmak için
Deniz Kuvvetlerimizi güçlendirmeyi sürdürmekteyiz.
Preveze Deniz Zaferi’nin yıl dönümü ve Deniz Kuvvetleri Günü’nde vatan için
mücadele eden bütün kahramanlarımızı ve şehitlerimizi şükranla anıyor, Deniz
Kuvvetlerimizin tüm mensuplarını en kalbi duygularımla selamlıyorum.
(TEKNOFEST Ödül Töreni)
o “Yapay zekadan siber güvenliğe kadar her alanda çığır açacak yenilikler burada
tohumlanacak, filiz bulacak, kök ve boy salacak.”
o "İHA alanında bugün dünyanın sayılı ülkeleri arasına girdik. İnşallah benzer
başarıyı otomobil ve uçan arabalarda yakalayacağız."
• TBMM Başkanı Mustafa Şentop:
o ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'yi, Türkiye'yi ABD'deki iç siyasi
hesaplaşmalarında kullandığı sakil dilin konusu ve muhatabı haline getirerek
ülkemizle ilgili cahilane ve saygısız nitelendirmelerde bulunmasından dolayı
esefle kınıyorum.
o Türkiye, 144 yıllık parlamento ve anayasa geleneğiyle, dünyanın en köklü
demokrasilerinden birisidir. Türkiye, 100 yıl önce işgali sona erdiren Millî
Mücadelesi'ni bile Meclis idaresinde ve millî iradeye dayanarak yürüten bir
devlettir.
o Nancy Pelosi, demokrasi hassasiyeti konusunda samimî ise, kullanışlı
diktatörleri ve darbeci generalleri meşru liderlere tercih eden ve Türkiye dâhil
birçok ülkede darbelere destek veren ABD politikalarının hesabını dünya
halkları önünde vermelidir.
o N.Pelosi ve türdeşi politikacılara, başka ülkelere, hususen Türkiye’ye saldırarak
seçim kampanyası yürütmemelerini; ikiyüzlü bazı Batılı politikacılar tarafından
itibarsızlaştırılmış ‘demokrasi’ kavramına sığınmadan politika yapılabileceğini
öğrenmelerini tavsiye ediyorum.
• Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu:
o @MevlutCavusoglu: Ukrayna’nın Harkiv bölgesinde meydana gelen elim uçak
kazasında hayatını kaybedenlerin ailelerinin acısını paylaşıyor, dost #Ukrayna
halkına başsağlığı diliyorum.
• Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar:
Değerli Silah ve Mesai Arkadaşlarım, Kahraman Denizciler,
Bugün, “Preveze Deniz Zaferi”nin 482’nci yıl dönümünü ve kahraman
denizcilerimizin “Deniz Kuvvetleri Günü”nü kutlamanın gurur ve heyecanını
yaşıyoruz.
27 Eylül 1538’de Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki şanlı Türk
donanmasının birleşik Haçlı donanmasına karşı kazandığı Preveze Deniz Zaferi,
Akdeniz tarihinde bir dönüm noktasıdır. Preveze Deniz Zaferi ile Türk donanması,
karşısına çıkılamayan bir deniz gücü olmuş ve Akdeniz bir Türk gölü haline
gelmiştir. 
Bu deniz savaşı, Türk donanmasına mükemmel komuta eden ve denizcilik
usullerine en üst seviyede vakıf kaptanlarımızın ve kahraman leventlerimizin
muharebe yetenekleri ile kazanılmıştır.
Türk denizcilik tarihinin müstesna sayfalarına adları yazılan ve dünya denizcilik
tarihine damga vuran bahriyelilerimizin başarılarından ilham alan Deniz
Kuvvetlerimiz de, bugün sahip olduğu yüksek teknolojisi, iyi eğitimli kahraman ve
fedakâr personeliyle “Mavi Vatanımız”da etkin, caydırıcı ve saygın bir güç olarak
varlığını devam ettirmekte, aynı zamanda dünyanın çeşitli denizlerinde üstlendiği
uluslararası görevlerle dünya barışına katkı sağlamaktadır.
Son dönemde Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler göstermektedir ki modern bir
deniz gücüne sahip olmak ülkemiz için hayati önemi haizdir.
Bu çerçevede Deniz Kuvvetlerimizin modern deniz gücü niteliklerini muhafaza
edebilmesi için çalışmalarımız aralıksız devam etmektedir. Başta MİLGEM olmak
üzere yerli ve millî savunma sanayiimizin el emeği, göz nuru yeni deniz sistemleri
projelerinin hayata geçirilmesiyle Deniz Kuvvetlerimiz çok daha güçlü bir konuma
ulaşacak; Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz başta olmak üzere tüm denizlerde hak,
alaka ve menfaatlerimizi azim ve kararlılıkla korumaya devam edecektir.
Bu anlamlı gün vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını,
Preveze Deniz Zaferi’nin mimarı Barbaros Hayrettin Paşa ve ebediyete intikal etmiş
kahraman denizcilerimizi, aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi
minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan ÖZBAL başta olmak üzere, Deniz
Kuvvetlerimizin bugünkü seviyesine ulaşmasında emeği geçen fedakâr komutan ve
mensuplarını en samimi duygularımla kutluyor, kendilerine kazasız, belasız; hayırlı
başarılı görevler diliyorum.
Kahraman Türk Denizcileri,
Denizleriniz sakin, pruvanız neta, ufkunuz ve bahtınız açık olsun!
• İletişim Başkanı Fahrettin Altun:
(Bir ulusal TV kanalında canlı yayın)
o Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile
kurulan bir kurum olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi'nin, güçlü ve büyük Türkiye ideali noktasında çok önemli bir dönüm
noktası olduğunu söyledi.
o Altun, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye çok önemli bir çığır
atlamıştır. Hükümet sistemi sorununu bu anlamda çok net bir şekilde çözdüğü
bir adımdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'nin yeni dönemde 
hem içeride hem dışarıda hükümetinin imkan ve kabiliyetleri artmıştır. Bu
noktada Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi ile aslında hükümetimizin icraatlarının çok hızlı ve denetlenebilir olduğu
bir yapılanma ön plana çıkmıştır." diye konuştu.
o İletişim Başkanlığının devletin geçmişten getirdiği bazı kabiliyetleri devralan, bir
geleneği de tevarüs eden bir kurum olduğunu anlatan Altun, Basın Yayın ve
Enformasyon Genel Müdürlüğünün yürüttüğü işlevlerin tümünü devralındığını,
Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki basın müşavirliğinin fonksiyonlarının
üstlenildiğini söyledi. Altun, daha önce bir başbakan yardımcısının koordine
ettiği Anadolu Ajansı, TRT ve Basın İlan Kurumu gibi kurumlarla ilişkiyi
hükümet adına sürdüren, koordine eden ve yeri geldiğinde denetimini yapan bir
kurum olduklarını ifade etti.
o İletişim Başkanlığının ülkenin kamusal iletişim standartlarını belirlemek ve
yürütmek gibi bir fonksiyona sahip olduğunu belirten Altun, şunları kaydetti:
"İletişim Başkanlığı, stratejik iletişimin Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla
kurumsal hale gelmesinin somutlaşmış hali. Bu yönüyle baktığımızda
'Başkanlığın yaptığı en önemli fonksiyon nedir?' diye sorarsanız, buna vereceğim
cevap şudur; Türkiye markasını daha da güçlendirmek, Türkiye'nin itibarını
uluslararası alanda daha da artırmak için fonksiyon icra ediyoruz. Bu anlamda
kamu diplomasisinin imkan ve tekniklerini kullanarak, Türkiye'nin dünyadaki
yerini, dünya halklarına anlatmaya çalışıyoruz. Kamu diplomasisini yürütürken,
Türkiye'nin marka değerini artırmaya dönük çalışmalar yaparken bir taraftan
pozitif birikimimizi, olumlu geçmişimizi ve halihazırdaki imkanlarımızı
tanıtmak, diğer taraftan da elbette Türkiye'ye karşı birtakım mahfillerden
kaynaklanan olumsuz tezlere, dezenformasyon çabalarına, kara propaganda
girişimlerine de karşı mücadele etmek önemli fonksiyonumuz."
o Altun, devlet ve millet arasındaki iletişimi daha nitelikli hale getirmek için halkın
taleplerini, hükümetin ilgili organlarına, birimlerine ulaştırmak noktasında ciddi
bir fonksiyon üstlenmeye çalıştıklarını, CİMER'in bu anlamda katılımcı
demokrasinin son derece nitelikli örneklerinden biri olduğunu belirtti.
o İletişim Başkanı Altun, CİMER'e 2019'un Eylül ayına kadar 2 milyon 270 bin olan
başvuru sayısının dün itibarıyla 2020 yılında 4 milyon 270 bine yükseldiğini
belirterek, şöyle devam etti: "Yani yüzde 90'lık bir artıştan bahsediyoruz. Bu
anlamda baktığımızda taleplerin, yeri geldiğinde şikayetlerin gündeme geldiğini
görebiliyoruz. CİMER üzerinden gelen talepleri, yeri geldiğinde şikayetleri ilgili
kurumlara yönlediriyoruz, ilgili kurumlar cevaplarını veriyorlar, aksiyonlarını
alıyorlar ve bir şekilde bu anlamda sağlıklı, nitelikli bir süreç işliyor. Biz bu 
9 GÜNDEM BİLGİLENDİRME RAPORU
26 Eylül 2020
sürecin daha da kısalmasını, daha da etkin bir şekilde işlemesini sağlamaya
dönük yoğun gayret sarfediyoruz."
o Altun, yabancı misafirlerine CİMER'i anlattıklarında çok olumlu dönüşler
aldıklarını vurgulayarak, "Önümüzdeki dönemde CİMER modelini farklı ülkelere
tabiri caiz ise ihraç etmeye, bir anlamda da o ülke demokrasilerine katılımcı bir
kültür geliştirmek üzere sunmak istiyoruz. Bu noktada da her türlü iş birliğine
açık olduğumuzu da muhattaplarımıza net olarak ifade ediyoruz." diye konuştu.
o Altun, CİMER'in sadece bireysel başvuruların alındığı bir platform değil, aynı
zamanda gerçek anlamda milletin kendilerini nasıl gördüğüyle ilgili çok gerçek
bir veri bütünü olduğunu söyledi.
o Bu verinin analizi üzerinden hangi alanlara daha fazla yoğunlaşmak gerektiği,
hangi meselelerde, hangi adımların atılması gerektiğiyle alakalı önlerine çok net
bir rehber çıktığını aktaran Altun, şunları kaydetti:
o "Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda son derece hassastır. Kamuoyunun
yaklaşımını, temel meselelere verdiği reflekslerin ne olduğunu anlamak,
dinlemek noktasında çok net bir perspektife sahiptir. CİMER de bu noktada çok
önemli bir zemin sağlıyor.
o CİMER süreçlerini yönetirken önümüze koyduğumuz iki temel başarı kriteri var.
Birincisi başvuruların en hızlı, etkin şekilde sonuçlandırılması, ikincisi de ilgili
kurumların CİMER çerçevesinde kendilerine gelen talepleri, şikayetleri yerli
yerinde karşıladıklarının tam olarak garanti altına alınması. Nihayetinde bu
yaşayan, dinamik bir süreç fakat bu noktada CİMER'in Türkiye'deki pozisyonu
uluslararası alanda da takdir edilen bir süreç. Bu noktada farklı ödüller de aldı
CİMER. Hem Birleşmiş Milletler Telekomünikasyon Ajansından hem
Uluslararası Halkla İlişkiler Derneğinden altın madalya, birincilik ödülleri aldı.
Bu noktada CİMER'in uluslararası alandaki başarısı tescillendikçe biz de bu
sürece ilişkin daha da fazla yatırım gerektiğini de görüyoruz. Ama gün sonunda
şunu çok açık ve net şekilde söylememiz lazım, nihayetinde Sayın
Cumhurbaşkanımızın yönetim modeli, halkımızın istek, talep ve
yönlendirmelerine bağlı olarak şekillenen bir modeldir. Dolayısıyla CİMER de
bunun aracı bir platformdur."
o CİMER'in geliştirilmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çok net
katkısının olduğunu aktaran Altun, bu platformu geliştirmek noktasında
çalışmalarını sürdürdüklerini aktardı.
o Altun, İletişim Başkanlığının bir başka fonksiyonunun da medya alanının
regülasyonu olduğunu ifade ederek, basın meslek alanında profesyonellerin 
çalışma koşullarının iyileştirilmesinden akreditasyonlarının yürütülmesine,
medya sektörünün yeni dönüşümlere hazırlanmasına kadar bu noktada ciddi bir
fonksiyon icra etmeye çalıştıklarını söyledi.
o Bir taraftan da medyanın bilgilendirilmesi noktasında da bir gayret sarf
ettiklerini dile getiren Altun, şu değerlendirmelerde bulundu: "Devletin söylem
birliğini tesis etmek ve bu anlamda kamu kurum ve kuruluşlarının kamusal
iletişim standartlarını belirlemek ve yürütmek bizim önemli
fonksiyonlarımızdan biri. Bu noktada kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini
temin etmek, hiç kuşkusuz hükümetimizin en önemli fonksiyonlarından biri.
Bunu yürütürken tabii ki esas olan bir söylem birliğinin tesis edilmesidir.
Söylemsel dağınıklık esasında sadece kamuoyunu yanlış bilgilendirmeyi
beraberinde getirmez, aynı zamanda bu stratejik kültür açısından da son derece
önemlidir. Sizi dış güçlerin manipülasyonuna, müdahalesine açık hale getirir. Bu
noktada devletin söylem birliğinin tesisi oldukça stratejik ve milli güvenliğimizle
ilgili de bir meseledir. Dolayısıyla bu fonksiyonunun icra edilmesi hususunda da
gayret sarf ediyoruz Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla."
o Yaşanan herhangi bir sorun ya da açıklanacak olumlu gelişmenin de kurumun
uhdesinde bulunduğunu dile getiren Altun, bunun bütün açıklamaların İletişim
Başkanlığınca yapılacağı anlamına gelmediğini kaydetti.
o Altun, bakanlıklar, başkanlıklar, ofisler ve politika kurullarının kendi faaliyet
alanlarıyla ilgili açıklamalar yaptığını, kamuoyunu bilgilendirdiklerini
vurgulayarak, yeni hükümet sistemiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın talimatlarıyla bu sürecin bir koordinasyon, eş güdüm içinde işlemesi
için kurumun kolaylaştırıcı vazifesi gördüğünü anlattı.
o Altun, hedeflenenin, çoğulcu bir mantığı, bir söylem birliği etrafında kamuoyuyla
paylaşmak olduğunu, bunun için de kurumun kurulduğunu dile getirdi.
o İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi
Başkanlığı'nın kurulmasına ilişkin soru üzerine, kara propagandayla
mücadelenin faaliyet alanlarında olduğunu söyledi.
o Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde çok ciddi bir dönüşüm
geçirdiğini, 2002 sonrasında yaşanan bu dönüşümün ülkeyi adeta yeni bir lige
taşıdığını belirten Altun, şöyle devam etti: "Türkiye yeni dönemde eski
dönemden farklı olarak ekonomi, dış politika ve güvenlik alanlarında adeta
özerkleşti. Kendi özgün politikalarını milli çıkarları etrafında hayata geçirebilir
hale geldi. İddia sahibi olarak ortaya çıktı ve bölgesel bir güce dönüştü.
Türkiye'nin bölgesel güce dönüşmesi uluslararası alanda denklemleri değiştirdi.
Bu ciddi rahatsızlıkları da beraberinde getirdi. Bağımlılık tuzağı içerisindeki bir 
11 GÜNDEM BİLGİLENDİRME RAPORU
26 Eylül 2020
Türkiye, öngörülebilir bir Türkiye, tamamen belli Batı başkentlerinden emir alan
bir Türkiye bazı dış mahfiller açısından tercih edilebilir bir Türkiye'ydi. Fakat
Cumhurbaşkanımızın siyasi liderliği, milletimize, halkımıza sürekli açıkça beyan
ettiği siyaset felsefesi tam da bu yaklaşımla mücadele esasına dayanıyordu. Bu
yaklaşımla mücadele ede ede, kavga ede ede Sayın Cumhurbaşkanımızın siyaset
felsefesi adeta galip geldi ve Türkiye bir yandan ekonomide, bir yandan dış
politikada, bir yandan güvenlik politikalarında bir özerkleşme yaşadı. Bu süreç
beraberinde vesayetten ayrılma süreciyle birlikte işledi. Bir demokratikleşme
süreciyle beraber işledi."
o Altun, halkın iktidarın merkezine oturduğu bir süreç yaşandığını, bunların da
Türkiye'nin dönüştüğü bir fotoğrafı gösterdiğini anlatarak, bu dönüşümün
stratejik sonucunda da Türkiye'nin bölgesel bir güç olduğunu kaydetti.
o Bölgesinde etkin bir aktör olan Türkiye'nin önüne yeni olan küresel bir güç olma
hedefini koyduğunu ifade eden Altun, bu açıdan atılan adımlardan da rahatsızlık
duyulduğunu söyledi.
o Altun, "Eğer siz bir güç mücadelesine giriyorsanız, bu mücadelede ben de varım
diyorsanız, birilerinin size hiç adım atmadan, herhangi bir şekilde mücadele
vermeden, 'Buyrun gelin sizde baş köşeye oturun' demesini beklememelisiniz.
Burada bir mücadele süreci söz konusudur." dedi.
o Bu mücadele sürecini Türkiye'nin önüne koyulmaya çalışılan engellerde
gördüklerini, son 7-8 yıldır yaşananların bunun bir özeti olduğunu, 2013'teki Gezi
kalkışmasının Türkiye'nin bölgesel güç olmaktan küresel güç olmasına doğru
yürüyüşünü engellemeye yönelik bir girişim olduğunu belirten Altun, 17-25
Aralık kumpas girişiminin, 6-8 Ekim olaylarının bunun başka bir yansıması
olduğunu söyledi.
o Altun, oryantasyonları farklı olan terör örgütleri DEAŞ'ın, PKK'nın ve FETÖ'nün
bir araya gelerek ortak hareket edip, Türkiye'de ardı ardına terör faaliyetlerine
girmesinin bunun başka bir yansıması olduğuna işaret etti.
o 15 Temmuz darbe girişiminin de Türkiye'nin uluslararası alandaki stratejik
pozisyonuna karşı atılan bir adım olduğunu dile getiren Altun, Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın liderliğinin bu anlamda Türkiye'nin bu yürüyüşünü daha tahkim
etmek ve kavi hale getirmekle ilgili olduğunu, bunu yaparken de meydan
okumalarla ve engellerle karşılaştığını anlattı.
o Prof. Dr. Fahrettin Altun, bu engelleri üretmeye, bu bentleri çekmeye çalışanların,
Türkiye'de sokak kalkışmalarından darbe girişimlerine, terör eylemlerine kadar 
birçok olumsuz hadiseye zemin hazırlayanların ortadan kalkmadığını belirterek,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
o "Bu mahfiller hala varlar. Bir yerlerde Türkiye karşıtı pozisyonlarını sürdürmeye
gayret sarf ediyorlar. Bunu yaparlarken ellerindeki yürüttükleri mücadele
Türkiye'ye karşı bir olumsuz iletişim enformasyon savaşı üretmek ve yürütmek.
Kara propaganda, dezenformasyon faaliyetleri yürütmek. Bunlara karşı bizim
elbette bir mücadele zorunluluğumuz var. Bu mücadele reaksiyonel, tepkisel bir
mücadele olamaz. Proaktif bir mücadele olması gerekir. Bu anlamda
baktığımızda Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi tam da bu fonksiyonu
icra etmek üzere uluslararası alanda Türkiye'ye karşı yürütülen bu kara
propaganda savaşına karşı faaliyet yürütmek üzere konumlandırılmıştır. Bu
kara propaganda faaliyetlerini yürütenlerin işbirlikçilerinin net olarak teşhis
edilmesi ve işbirlikçileriyle devlet adına, halk adına mücadele edilmesi için
kurulmuş bir yapıdır. Bu demokrasimizi, ülkemizi güçlendirecek bir adımdır, bir
yapıdır. Buradan farklı anlamlar çıkarmak, bundan rahatsızlık duymak eğer iyi
niyetliyseniz anlamlı değil. Türkiye'ye karşı yürütülen bu propaganda savaşını,
yıpratma savaşını benimsiyorsanız, bu farklı siyasi ideolojik saiklerle size sıcak
geliyorsa Türkiye'de olduğunuz, faaliyet gösterdiğiniz halde o taktirde bu
adımdan, bu faaliyetten tabii ki rahatsızlık duyarsınız. Cumhurbaşkanımız böyle
bir yapıyı kurarken, tam anlamıyla bu yürütülen enformasyon savaşına, kara
propagandayla mücadele savaşına daha etkin bir yapılanma kavuşturmak için
bu adımı atmıştır."
o Bu yapının eleştirilmesine ilişkin Altun, böyle bir daire başkanlığının her şeyden
önce ülkenin beşinci kol faaliyeti yapılabilen bir ülke olmadığını ortaya
koyduğunu, farklı meslek adları altında farklı ülkelerin nüfuz ajanlığı yapılabilen
bir ülke olmadığı gösterdiğini kaydetti.
o Altun, bu daireyle, doğrudan psikolojik harekat ve harp yapılacağı gibi
söylemlerle kamuoyunu yanıltmaya çalışanların, "Uzun yıllar, 2002 öncesinde
Türkiye'de halka karşı psikolojik harekat yapılan bir kültürün içinden geliyoruz."
itirafında bulunduklarını, "Bir dönem devletin halka karşı yaptığı bu kültür
yeniden gündeme geliyor" iddiasını ortaya koyduklarını aktardı.
o Devletin çıkanlarını halk ve millet adına savunmak için böyle bir girişimde
bulunulduğunu dile getiren Altun, "Birileri propaganda savaşı yürütürken, terör
örgütleri propaganda savaşını yürütürken, terör örgütlerinin hamileri birtakım
başkentlerde medya organları üzerinden bu söylemleri bize boca etmeye
çalışırken, bunların birtakım işbirlikçileri burada beşinci kol faaliyeti yürüterek,
bu faaliyetlere hız verirken devletimizin bunları seyretmesi söz konusu olamaz. 
Burada medya alanında yürüyen bir faaliyet var. Kamu otoritesi olarak elbette
faaliyet göstermek zorundayız." diye konuştu.
o İletişim Başkanı Fahrettin Altun, kuruma ve kendisine yönelik eleştirilerle ilgili,
meslek hayatı boyunca eleştirilerden çok istifade ettiğini, siyasette de eleştirinin
çok kıymetli olduğunu belirterek, eleştirinin hakaretten, iftiralardan, mesnetsiz
iddialardan, sistematik yalan kampanyalarından ayrılması gerektiğini söyledi.
o "Cumhurbaşkanımızın kurumumuza çizdiği hedefler, bu doğrultuda ulaşmaya
çalıştığımız idealler uğruna gayret sarf ederken burada mesnetsiz iddialarla,
yalanlarla muhatap olduğunuzda bunu eleştiri olarak görmeniz mümkün değil.
Bunu bir yıpratma kampanyası olarak değerlendiriyorum. Bu kampanyaya karşı
da hiçbir şekilde bugüne kadar da prim vermediğimizi düşünüyorum. Özel
hayatımızla alakalı olarak hiçbir şekilde olmaması gereken müdahalelerin
yapılmaya çalışıldığını, hiçbir şekilde kabul edilemeyecek şekilde yaklaşımlarla
yıpratma savaşına muhatap olduğumuzu da bütün kamuoyu gördü. "
Altun, bugüne kadar hiçbir açıklama yapmadığını, bireysel olarak karşı karşıya
kaldıkları mesnetsiz iddialarla ilgili kamuoyunu hiçbir şekilde meşgul
etmediğini belirterek, kuruma yönelik mesnetsiz iddialarla ilgili kurumun ve
kendisinin de açıklamalar yaptığını, kamuoyunun çok daha önemli ve kritik
meseleler varken meşgul ettiği için üzüldüğünü kaydetti.
o İşlerinin, ülkenin tanıtımını yapmak, ülkeye karşı yapılan kara propagandayla
mücadele etmek, ülke ve devlet arasındaki ilişki ve etkileşimi daha da nitelikli
hale getirmek, devletin söylem birliğini tesis etmek olduğunu aktaran Altun,
bunların milletin ve devletin menfaatine adımlar olduğu söyledi.
o Cumhurbaşkanına ve millete mahçup olmamak için gayret gösterdiklerini
anlatan Altun, "Yıldırma, geriletme, susturma amacıyla yapılan bana,
kurumumdaki diğer arkadaşlarıma bu çabaların bizim nazarımızda hiçbir
hükmü yok. Biz zaten gayretimizden, niyetimizden geri adım atmıyoruz." diye
konuştu.
o Altun, mesnetsiz iddialarla ilgili belli merkezlerde kurgulanıp talimatların
verildiğini, karalama kampanyalarının yoğun bir şekilde başladığının da
kamuoyuna yansıdığını dile getirdi.
o İletişim Başkanlığınca düzenlenen Uluslararası Doğu Akdeniz Konferansı'nın,
Türkiye'nin Doğu Akdeniz politikasını dünyaya aktarmak üzere
gerçekleştirildiğini anlatan Altun, konferansta Türkiye'nin tezlerinin dünyaya
aktarıldığını, bu tür organizasyonlarda kurulan iş birliğinin ülke lehine
kullanılabildiğini söyledi.
o İletişim Başkanlığının Rusça Twitter hesabı açmasının özel bir anlamı olup
olmadığı sorusu üzerine Altun, Rusya'nın Türkiye'nin önemli stratejik ilişkiler
kurduğu bir ülke olduğunu vurguladı. İletişim Başkanlığının 30'a yakın dilde
faaliyetleri olduğunu kaydeden Altun, farklı kamuoylarının gündemlerini de
Türkiye'ye aktarmaya çalıştıklarının altını çizdi.
o Altun, basın taramaları yaptıklarını, ikili ilişkilerin geliştirilmesi noktasında
kurulan sosyal ilişki ağlarının faydasını gördüklerini vurguladı. Türkiye'nin
tezlerini diğer ülkelerdeki kamuoyunun dikkatini çekecek şekilde aktarmaya
çalıştıklarını belirten Altun, Türkiye'nin kendisini anlatmasının en önemli
fonksiyonları olduğunu dile getirdi.
o Türkiye'nin ciddi bir sahada mücadele verdiğini vurgulayan Altun, "Bu, güçlü
siyasi liderlikle verilen bir mücadeledir. Bu mücadelenin hatırına biz bu anlamda
uluslararası itibar başarısı elde ediyoruz. Türkiye'nin sahada ve buna bağlı olarak
masada elde ettiği kazanımlar, iletişim tarafına da yansımasını buluyor. Bu
yönüyle evet kamu diplomasisi çok hayatidir fakat kamu diplomasisi
faaliyetlerimiz başta olmak üzere, bizim için en kritik unsur lider diplomasisidir."
diye konuştu.
o Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşme yapacağı ülkelerin
liderlerine o ülkenin dilinde kitapçıklar hazırladıklarını anlatarak, şu bilgileri
verdi: "Lider diplomasisiyle Sayın Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü diplomasiyle
biz uluslararası alanda, gerçek anlamda bir lig atladık. Şu an itibarıyla Türkiye,
dünyanın temel, kritik meselelerinde, ortaya çıkan krizlerde fikri mutlaka
alınması gereken bir ülke konumuna gelmiştir. Bu, Sayın Cumhurbaşkanımızın
aktif, girişimci dış politikası sayesindedir, yürüttüğü lider diplomasisi
sayesindedir."
o Dijital Gösterim Merkezlerinde teknolojinin son imkanlarının kullanıldığını
anlatan Altun, farklı bölgelerde kurulan bu merkezlerde vatandaşlara gündeme
ilişkin sunumlar yapıldığını söyledi.
o İletişim Başkanı Altun, soru üzerine, Anadolu Ajansı (AA) ve TRT'nin
Türkiye'nin köklü kurumları olduğunu hatırlattı. AA ve TRT'nin, Türkiye'nin
tezlerinin dünyaya aktarılmasında kritik kurumlar olduğunun altını çizen Altun,
şunları kaydetti: "Anadolu Ajansının farklı dillerde yürüttüğü yayınlar, anlık
olarak Türkiye'nin tezlerini dünyaya anlatmak noktasında son derece kritik bir
mecra konumunda. Anadolu Ajansının fotoğraf servisi, bütün dünyada ördüğü
ağ, onu son derece kritik ve kıymetli bir yere taşımış durumda. Benzer şekilde
TRT, özellikle son dönemde TRT World ve TRT Arabi ile birlikte Türkiye'nin
tezlerini uluslararası alana yaymak noktasında çok ciddi bir noktaya geldi. Biz şu
iki kavramı çok önemsiyoruz: İtibar ve güven. Ne olursa olsun, Türkiye'nin 
itibarını artırmak ve Türkiye'ye olan güveni artırmak noktasında bütün
kurumlarımızın çok ciddi gayreti var, olmalı. Bununla ilgili biz de elimizden gelen
bütün gayreti ortaya koyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız önümüze sürekli bu
hedefi koyuyor, daha da ileri gitmek, daha da yoğun şekilde çalışmak
mecburiyetindeyiz."
o Fahrettin Altun, Avrupa Birliği toplantılarında Türkiye karşıtı bir yaptırım kararı
beklenip beklenmediği yönündeki soru üzerine, "Böyle bir beklentimiz söz
konusu değil. Böylesi bir adım, uluslararası ilişkiler tarihinde atılabilecek en
irrasyonel adımlardan biri olur." dedi.
o Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikili diyaloglarını da sürdürdüğüne değinen Altun,
şöyle devam etti: "Türkiye-Avrupa ilişkileriyle alakalı Sayın
Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu perspektif, verdiği mesaj çok açık ve net.
Kamuoyumuzun da yakından bütün boyutlarıyla bildiği bir mesaj bu.
Türkiye'nin milli çıkarlar ekseninde yaptığı yolculuk, ortaya koyduğu dış
politika, rasyonel bir liderlik söz konusu olduğunda Avrupa ülkeleri açısından da
benimsenmesi gereken bir yolculuktur. Fakat burada küçük hesaplarla ne yazık
ki birtakım kendi dar alanlarında girdikleri ilişkiler dolayısıyla söz konusu olan
küçük hesaplarla hareket edildiğinde Türkiye'ye dönük zaman zaman olumsuz
yaklaşımlar söz konusu olabiliyor. Bizim söylediğimiz çok açık ve net bir şey var.
Avrupa'nın güvenliği Türkiye'den başlar. Güçlü bir Avrupa-Türkiye ilişkileri,
Türkiye'ye olduğu kadar Avrupa ülkeleri açısından da bir kazanımdır. Türkiye
geldiği nokta, bulunduğu konum, kazandığı imkan ve kabiliyetler itibarıyla
Avrupa için bir şanstır. Bu anlamda Avrupa'nın bunu görüp değerlendirmesi
lazım."
o Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yoğun programında her ortamda
liderlerle diplomasisini sürdürdüğünü anlattı. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı
seçimleri öncesinde, "Ben koşan, terleyen bir Cumhurbaşkanı olacağım." dediğini
aktaran Altun, Erdoğan'ın "yoğun bir mesaisi ve bitmeyen bir enerjisi" olduğunu
dile getirdi.
o Erdoğan'ın her gününü "ülkeye hizmet yarışı" olarak gördüğünü ve dakikasını
bile boş geçirmemeye çalıştığını anlatan Altun, yeri geldiğinde otobüste, yeri
geldiğinde kritik bir toplantıya ara vererek ülke liderleriyle görüşmeler yaptığını
söyledi.
o Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "dosyasına hakim" olduğunun altını çizen Altun,
meselelere hazırlıklı olduğu için de muhataplarıyla görüşmelerini hızlıca
gerçekleştirebildiğini dile getirdi.
16 GÜNDEM BİLGİLENDİRME RAPORU
26 Eylül 2020
o Erdoğan'ın, "Türkiye, 1945'ten bu yana belki ilk defa uluslararası alanda merkeze
oturma fırsatı yakalamıştır." sözünü hatırlatan Altun, şu değerlendirmede
bulundu: "Kaotik bir uluslararası zemin var. Bu anlamda artık tek kutuplu bir
dünya yok. Birçok ülke açısından krizli bir uluslararası ortam var. Bu ortamdaki
fırsatları değerlendirmek noktasında Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımız
liderliğinde çok önemli adımlar atabiliyor. Cumhurbaşkanımız bu sürecin çok iyi
değerlendirilmesi gerektiği kanaatine sahip olduğu için de önce bölgemiz,
ardından da küresel coğrafyada, 'Mutlaka temel meselelerle ilgili Türkiye'nin
sözü vardır ve muhataplarının bu sözü bilmesi ve buna uygun şekilde
davranması için de ikna edilmesi gerekir.' yaklaşımıyla muhataplarıyla birebir
açık ve net ilişki ve iletişimi tercih ediyor. Bu tabii çok yoğun bir diplomasiyi
beraberinde getiriyor."
o ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Türkiye'yi "kötü örnek" olarak
gösterdiğinin hatırlatılması üzerine de Fahrettin Altun, bu ifadeleri "ciddiyetsiz"
bulduğunu dile getirdi.
o Pelosi'nin bulunduğu konumun, kendisini cevapsız bırakmamayı gerektirdiğini
vurgulayan Altun, şunları söyledi: "Türkiye son derece demokratik bir geçmişe
sahip. Ancak ve ancak bu demokratik geçmiş, darbelerle inkıtaya uğratılmış bir
geçmiştir. Peki bu darbelerin arkasında hangi aktörler vardır? Bu anlamda
baktığınızda bizde güç geçişleri bir iktidardan bir başka iktidara geçiş, halkın
iradesiyle olur. Bunun istisnası darbelerdir. Bu darbelerin arkasında kimler
olduğu da kamuoyunun bildiği bir husustur. Dolayısıyla bunu hatırlatmak
gerekir. Türkiye'nin demokrasisinin ne kadar güçlü olduğu, demokrasi
kültürünün ne kadar güçlü olduğu 15 Temmuz'da bütün dünyaya, dosta
düşmana ilan edilmiştir. 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin arkasında
kimlerin olduğu da ayrıca bir soru işareti olarak buraya bırakılması gereken bir
işarettir. Temel itibarıyla bizim çok açık ve net bunu söylememiz lazım. Ne yazık
ki Pelosi'nin de Türkiye karşıtı lobinin sözcülüğüne soyunduğunu üzülerek
görmüş durumdayız. Bu, Sayın Cumhurbaşkanımızın Amerikan Başkanı'yla
ilişkisine bir müdahale girişimi olarak da ayrıca okunabilir, iki ülke ilişkilerine
müdahale girişimi olarak da okunabilir. Ben Amerika'daki yürütme organlarının
da bu olumsuz söyleme tepki göstereceklerini ümit ediyorum."
o Amerika'daki Türkiye karşıtı lobinin, özellikle medya ağları ve düşünce
kuruluşları üzerinden işlemeye devam ettiğinin altını çizen Altun, bu aktörlerin
uluslararası alanda yürüyen güç mücadelesinde Türkiye'nin konumunu
zayıflatmak için gayret içerisinde olduğunu söyledi.
o Türkiye'ye yönelen eleştirilerin hiçbir hükmünün olmadığının altını çizen Altun,
şöyle devam etti: "Burada arzu edilen şey, Türkiye'nin iddialarından vazgeçmesi. 
17 GÜNDEM BİLGİLENDİRME RAPORU
26 Eylül 2020
Türkiye'nin bağımlılık tuzağına yeniden kapılması, yani geçmişte olduğu gibi
sorgusuz sualsiz batıcı bir paradigma ekseninde siyaset yapması. Şu an itibarıyla
Türkiye'de yeni bir paradigma var. Bağımlılık tuzağından kendisini kurtarmış bir
Türkiye var. Dış politikada, ekonomide, güvenlik politikalarında özgün,
özerkleşmiş bir Türkiye var. Bunu da yaparken halkından çok büyük bir destek
alan bir lider var. Elbette burada bir yıpratma savaşı söz konusu, bu yıpratma
savaşının unsurları bunlar. Bunu hem biz Türkiye kamuoyuna iyi anlatmak
durumundayız hem de diğer taraftan Türkiye'nin tezlerini Amerikan
kamuoyuna bütün bu frekans bozucu unsurlara rağmen anlatmak
durumundayız."
o Kısa vadede Türkiye'nin tezlerini, yaklaşımlarını anlatmak için kitaplar, sosyal
medya kampanyaları, konferanslar, paneller, çalıştaylar ve toplantılar
düzenlediklerini belirten Altun, orta vadede stratejik iletişim kampanyaları
yaptıklarını dile getirdi. Bu noktada film ve diziler gibi platformları da kullanmak
durumunda olduklarını ifade eden Altun, uzun vadede de temelde stratejik
aktörlere yatırım yaparak, onları Türkiye'ye sempati duyan aktörler haline
getirmek üzere ilişki ağları geliştirmeye çalıştıklarını söyledi.
o Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde ciddi bir mücadele verdiğini
ve bunun sonucunda elde edilen başarının batı başkentlerinde rahatsızlığa
neden olduğunu belirten Altun, Türkiye'nin, bölgesinde her zaman etkin bir ülke
olduğunu dünya kamuoyuna anlatmak ve bunu kabul ettirmek gerektiğini
sözlerine ekledi.
• Dışişleri Bakanlığı:
Nijerya’da Meydana Gelen Terör Saldırısı Hk.
Nijerya’nın Baga bölgesinde Borno Eyalet Valisi’nin konvoyuna yönelik terör
saldırısında çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği üzüntüyle öğrenilmiştir.
Bu menfur terör saldırısını kınıyoruz. Nijerya halkı ve Hükümetine taziyelerimizi
sunuyor, yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
• İçişleri Bakanlığı:
Yıldırım-2 Cilo Operasyonu kapsamında; Hakkari kırsalında, İl Emniyet Müdürlüğü
ve İl Jandarma Komutanlığınca müşterek yürütülen operasyonda, 2 bölücü terör
örgütü mensubu silahlarıyla birlikte etkisiz hale getirildi. Bölgede operasyon devam
etmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
18 GÜNDEM BİLGİLENDİRME RAPORU
26 Eylül 2020
• Milli Savunma Bakanlığı:
o @tcsavunma: Terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarımız kararlılıkla
sürüyor. Irak kuzeyindeki Metina bölgesinde keşif ve gözetleme vasıtalarıyla
tespit edilen ve eylem hazırlığında olduğu belirlenen 3 PKK'lı terörist,
düzenlenen hava harekâtıyla etkisiz hale getirildi.
19 GÜNDEM BİLGİLENDİRME RAPORU
26 Eylül 2020
3. Uluslararası Basın Yansımaları
VUÇİÇ İSTANBUL'DAN CANLI OLARAK SESLENDİ... ERDOĞAN İLE
GÖRÜŞMESİNDEN SONRA VUÇİÇ HALKA SESLENDİ
Yayın Organı: Vecernje novosti
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, görüşme konularını siyasi ve
altyapısal olarak nitelendirdi.
Sırp Cumhurbaşkanı, “Ben ve Cumhurbaşkanı Erdoğan iki saat baş başa görüştük.”
şeklinde başladığı konuşmasının başında Sırbistan'ın batısındaki Loznica şehri
yakınlarında MiG-21 tipi askeri bir uçağın düşmesi sonucu hayatlarını kaybeden
pilotların ailesine başsağlığı dileklerini ifade ederek, “Pilotlarla ilgili daha iyi bir
haber almayı umuyordum, ordu ve polis, bunlar zor ve sorumluluk sahibi işler.” dedi
ve önümüzdeki dönemde oluşturulacak komisyonların uçak kazasının nedenlerini
tespit edeceğini ve şimdiden, gayriresmi olarak öğrendikleri hakkında konuşmak
istemediğini söyledi.
Ardından Türkiye'nin sadece Akdeniz, Avrupa ve bölgesel bir güç olmadığını, aynı
zamanda dünyanın en büyük sekiz gücünden biri olduğunu hatırlatan Vuçiç,
“Erdoğan ile önemli bir görüşme yaptık. Türkiye, dünyanın en önemli yedi veya
sekiz gücünden biridir ve bir dostum olarak gördüğüm Türkiye Cumhurbaşkanı ile
konuştuğunuzda, her zaman Sırbistan'ı nasıl konumlandıracağınıza bakarsınız.”
dedi.
Vuçiç, diplomatik görüşmelerin, bu zor korona şartlarında, ekonomiyi korumak için
büyük bir mücadele verildiğinin göstergesi olduğunu belirtti.
Son bir buçuk aydır Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya Devlet
Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump, ardından da Brüksel'de
Avrupalı yetkililerle görüşmeler yaptığını hatırlatan Vuçiç, dünyadaki ekonomik
parametrelerin 1929 tarihindeki büyük kriz döneminden daha kötü olduğuna
dikkat çekti.
Vuçiç, “Meslektaşımla siyasi iş birliği ve altyapı projeleri hakkında konuştuk.” dedi
ve görüşmelerin bir diğer konusunun da Voyvodina'da ekonomiye güçlü bir ivme
kazandıracak büyük bir sanayi bölgesinin inşası olduğunu sözlerine ekledi.
Vuçiç, Kuzmin-Sremska Raca karayolu, ardından Mladenovac'tan Arandjelovac
üzerinden Bor'a giden Karadjordje karayolu gibi Türk şirketlerinin halihazırda
üzerinde çalıştıkları projeleri görüştüklerini söyledi. Ayrıca Požega-KotromanVišegrad otoyolunun inşaatının ne zaman başlayabileceğini görmekle ilgili
konuştuklarını ve bunun için proje dokümantasyonu da yapıldığını belirtti.

“Novi Pazar-Tutin yolundan da bahsettik. Bu orada yaşayanlar için çok önemli bir
yoldur. Ek teminatlar istedim ve yolun bir yıl ve bir ay içinde tamamlanacağına dair
teminatlar aldım.” şeklinde konuşan Vuçiç, onlarca yıldır yenilenmeyen o yolda
insanların trafik kazalarında hayatını kaybettiğini de sözlerine ekledi.
Vuçiç sanayi bölgesi inşa etme konusunda dünyanın ilk üç şirketinden biri olduğu
düşünülen Türk firması için Voyvodina’da da bir sanayi bölgesi kurulması için
Erdğoğan’a ricada bulunduğunu ve bu konuda olumlu yanıt aldığını da açıkladı.
 

DEĞERLENDİRME
1. Yorum & Analiz
Dış politikada sorunların barışçıl çözümünü temel alan faaliyetler içinde öne çıkan
kamu diplomasisi, yabancı ülkelerin kamuoylarını hedef alan bir iletişim
stratejisidir. Bu kapsamda İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un bugün
yapmış olduğu mülakattan hareketle, İletişim Başkanlığı kurulduğu günden
bugüne kamu diplomasisi alanında önemli projelere imza atmaktadır. Bu
kapsamda, başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla
işbirliği ve koordinasyon sağlanarak Türkiye’nin diplomatik faaliyetlerinin
çeşitlenmesi ve etkisinin daha yaygın hale gelmesi hedeflenmektedir.
Türkiye, bir süredir özellikle lider diplomasisi aracılığıyla uluslararası alanda daha
görünür hale gelmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde uzun
süredir uluslararası alanda mücadele verilmekte ve başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Türk dış politikası, kamu diplomasisi alanıyla desteklenerek uluslararası
kamuoylarında verilen mücadelelerin haklılığının anlatılması gerekmektedir.
İletişim Başkanlığı üzerine düşen sorumluluğun bilinciyle bu alanda projeler
üretmeye ve faaliyetlerde bulunmaya devam etmektedir.