Disk Gıda- İş :Banvit İçin Zorunlu Bir Açıklama

BANVİT İÇİN ZORUNLU BİR AÇIKLAMA

Sendikal örgütlenmede işçilerin iradesi ve örgütlü bir gücüyle işyerlerine sendika girmişse orada temel hakların kısmen güvenceye alındığını, işyerlerinde işçilerin iradesinin yansıdığını bilmeyen yoktur. Banvit’te de çalışmayı böyle ele alarak örgütlenme sürecini başlattık. İşyeri mücadele örgütleri kurarak ve komiteler oluşturarak tüm bölümlere ulaşmaya çalıştık. Her işyerinde olduğu gibi, Banvit işletmelerinde de sendikal örgütlenme sürecinde birçok zorlukla ve sorunla karşılaştığımızı, fabrika yönetimi tarafından işçilere baskı yapıldığını, çalışmayı yürüten arkadaşlarımızın ücretsiz izne gönderilerek cezalandırıldığını, sendikal çalışma içinde olan işçilerin işten atıldığını ve atılmakla tehdit edildiğini ve işten atılma kaygısı duyduğunu biliyoruz.

Tekgıda-İş Sendikasının iddiası, işverenin sendikal örgütlenmeye saygı duyduğu yönündedir. Öyleyse bugüne kadar Banvit işyerinde sendikal çalışma yapan onlarca işçi neden atılmıştır? Bu soruya yanıtları ne olacaktır? Son iki aydır örgütlenmeye hız verdiğimiz Banvit işletmelerinde sendikal çalışma yaptığımız bilinmesine rağmen Tekgıda-İş Sendikası tarafından çalışmamızın sabote edilmesine yönelik hamleler olmuş, bu hamleler kısmen boşa çıkarılmıştır. Daha önce IUF üzerinden Tekgıda-İş merkezine Banvit’te sendikamız tarafından çalışma yapıldığı bilgisi verilmiştir. Banvit işyerine gelen ilgili sendika uzmanına buradaki çalışmayla ilgili bilgi verilmiş ve çalışma yapılan bir işyerine girilmesinin doğru olmadığı yönünde uyarıları yapılmıştır. Ancak söz konusu uzmanın bunu tehdit olarak belirtmesi ahlaksızlıktır.

Biliniyor ki sermaye her iş kolunda mücadeleci sendikalara karşı aynı yöntemi uyguluyor. Türkiye’de sermayenin sendikal örgütlenmeye nasıl baktığı açık olmasına rağmen, Tekgıda-İş Sendikasının hiçbir engelle karşılaşmadan, elini kolunu sallayarak 15-20 gün gibi kısa bir sürede yetki aşamasına geldiğini iddia etmesi nasıl açıklanabilir? Burada işverenin çeşitli biçimlerde Tekgıda-İş Sendikasına yol açtığı, yol gösterdiği ve formenler ve müdürler yoluyla işçileri Tekgıda-İş Sendikasına yönlendirdiği ve teşvik ettiği açıktır. İşverenden alınan icazet sonrası kısmen işçilerle görüşerek bu işbirliğini gizleyerek çalışma yaptıkları biliyoruz.

Tabii ki işverenle işbirliği yapmak yetmez, sinsice ve Göbelsvari politikalarla işçilerin en “geri” bilincine seslenip, işçileri sürece uygun biçimde katarak sanki işverenden bağımsız bir çalışma yapılıyor görüntüsü vermek de işbirlikçi sendikal anlayışa has bir durum. Elazığ işletmesine gidip “Diğer yerler bitti sıra sizde”, İzmir işletmesine gidip “Diğer yerler bitti”, Bandırma işletmesine gidip “Diğer yerler bitti” deyip, üç ayrı işletmeye tek yalan söyleyerek işçilerin geri bilincine seslenmek bürokrat ve sarı sendikal anlayışın başvurduğu bir yöntemdir. Üyemiz işçilere “Gıda-İş Sendikası barajın altında, hepiniz üye olsanız bile sözleşme olmaz, bunlar sendikacı değil siyaset yapıyorlar” gibi kara propaganda yapmak da bu sinsi politikalar kapsamındadır. Evet, siyaset yaptığımız doğrudur, işçi sınıfının ve emekçilerin siyasetini yapıyoruz, bunu inkâr etmiyoruz. Ama esas tehlikeli olan işçiden yana olup patronların kılıcının kuşananlardır. Tıpkı salgın sürecinde patronları suçlamak ve önlem alınmasını istemek yerine işçileri suçladıkları gibi. Öne çıkan bir başka konu ise “Şimdi üye olmayanlar üç yıl sözleşmeden yararlanamaz” diyerek yetki alındığında üç yıllık sözleşme yapacaklarını itiraf etmeleridir.

Buradan soruyoruz kamuda, özelde sendikalara sonuna kadar kapılarını açan, “Sendika sizin demokratik hakkınız, gelin örgütlenin” diyen bir işveren var mıdır? İşverenlerin sendikal örgütlenmeye karşı her silahı kullandıklarını, sendikal örgütlenmeyi yenilgiye uğratmak için devletin ve sermayenin tüm olanaklarını nasıl kullandıklarını bilmeyen var mı? İşverenlerin gerçek anlamada işçilerle örgütlenen sendikalara karşı nasıl tutum aldıklarını bilinmez mi? Sendikalaşırken işten atılan bütün işçiler bu soruların cevaplarını iyi biliyor...

Tekgıda-İş Sendikası, sendikamızın örgütlenme çalışmasının olduğunu bilmesine rağmen Banvit’te sendikal örgütlenmeye yönelmiştir. Burada işverenin Tekgıda-İş ile işbirliği içinde oldukları, bu işbirliğini ustaca yaptıkları açıktır. İşçilerin Tekgıda-İş’e bağlı işyerlerinin bürokratik ve sarı sendikacılıktan kurtulmak için sendikamıza başvurdukları çok örnek vardır. Üç dönem sendikamızda örgütlü hareket eden Danone işçilerine kendi talepleriyle tekrar gittikleri Tekgıda-İş Sendikasında nasıl ihanete uğradıklarını sormak gerekiyor. Ancak sendikamız bu zamana kadar “Kendi sendikanız içinde mücadele edin ve demokratikleştirin” şeklinde tutum almıştır. Ama bundan sonra böyle davranmayacağımız açıktır.

Sendika olarak işçilerin iradesine saygılıyız, ancak işverenlerle kol kola, işbirliği yapılarak işçilerin içinde zayıf halkaları “satın alarak”, işverenin formenler ve ustabaşılarını ustaca kullanarak yaptıkları örgütlenmeleri tanımayacağımızı ve süreci her aşamada takip edeceğimizi ifade etmek istiyoruz. Kendisini mücadeleci olarak ifade eden, kimi anlayışların ve kişilerin işverenle yapılan bu açık işbirliğini görmeden sanki mücadele ederek örgütlenme yapılmış gibi övgüler düzülerek şakşakçılık yapılması tarihe not olarak düşmüştür. Sendika olarak sendika bürokrasisinin ve işbirlikçi sendikal anlayışlara rağmen; nerede, nasıl, hangi iş kolunda olursa olsun, dün olduğu gibi bugün de tüm işçilerin mücadelesinde yanlarında olmaya devam edeceğiz. Cargill, Sütaş gibi işyerlerinde olduğu gibi, o sendikanın merkezinde işbirlikçiler varmış yokmuş demeden, uzmanları her türlü kirli ilişkiler içinde olmuş bakmadan, esas işçilerin mücadelesine destek vermeye ve dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz...

Saygılarımızla.

DİSK/Gıda-İş Genel Yönetim Kurulu

30-11-20207/DİSK GIDA - İŞ