Densizler

DENSİZLER
Memlekette çok densiz var.  

Üstünden aylar, günler geçmiş, unutulmuş konuları ne yapıp ne edip  buluyorlar.  Bilmem hangi tarihte yolsuzluk olmuş, yok bilmem nerede onlarca insan ihmal yüzünden ölmüş. Bina çökmüş, orman yanmış. O tarihte ateş düştüğü yeri yakmış, biz de üstümüze düşeni yapmışız. Yani; vah vah demişiz, tüh tüh demişiz. Işıkları yakıp söndürmüşüz, balkonlardan tencere tava çalmışız.Yani üzerimize düşeni yapmışız.  Birileri kendini aşmış konuşmuş, yazmış, protesto etmiş kendince, duruşmaları takip etmiş. Eee onların da işi gücü var, çoluk çocukları ekmek bekliyor. Yok öyle ölüm orucuna başlamak! Canına mı susadın kardeşim? Biber gazını, tazzikli suyla fırlatılmayı mı özledin ? Derdin ne? Kır dizini otur evinde! Yani üzerimize düşeni yapmışız işte! Vicdanımız, çamura dalmış manda gibi rahat. Devlet de üzerine  düşeni  o dönemde yapmış. Birkaç şüpheliyi yakalayıp atmış içeriye. Onlar hala içeride mi? Suçları kanıtlandı mı bize ne arkadaş.   Ya! Bu densizler, densizlik yapmadan duramıyorlar. İşleri güçleri yok. Çalıları dürtüyorlar. Arkasına saklanmış tavşan varsa çıksın diye. Öküz altında buzağı arıyorlar. Her yeri eşeliyorlar, eski defterleri karıştırıyorlar.    Lokma boğazdan geçtikten sonra dönüşü ancak kusarak olur. Olaylar yaşanır, ortada bir mal varsa kapanın elinde  kalır. Herkes ağzına geleni söyler. Torba değil ki büzesin! Sonra köprülerin altından çok su geçer. Atı alan ÜSKÜDAR ' da alır soluğu... Yetişemezsin! Gün bu gündür. Bizim insanımız öyle her konuyu belleğinde taze tutmaz. Zaten ne gerek var? Hani Nasrettin Hoca'nın eşeğe binip giderken sürekli arkaya baktığını görenler sormuşlar nedenini. O da arkadan gelen var mı diye baktığını söylemiş.( Önünü göremezsin böyle gidersen.) demişler.(  Ön tarafı da zaten eşek görüyor.) diye  cevap vermiş... 
     Bizim önümüzü gören bir eşeğimiz yok. Önümüze bakmak zorundayız. Geçmiş geçmiştir. Yangınlar küllemiş, yaralar kabuk tutmuştur. İlahi adalet geç de olsa gerçekleşir diyoruz, diyoruz demesine de; ( Geç gelen adalet, adalet değildir.) diyenler de var.  Haklı olabilirler mi? Adaletin gerçekleşip gerçekleşmediğini bilmek hakkımız olabilir mi? 
       Tamam unutmayalım, unutmasına! Ama hangi birini bellekte taze tutalım? Tren kazaları, maden kazaları... Biri de çıkmış diyor ki; hani cuma namazını bilmem nerede kılacaktık? Yaa insaf yahu! Bu söz söyleneli yedi yıl oldu.. Koskoca yedi yıl... Kısmet değilmiş gidemedik.
Hani defalarca( Terörün kökünü kazıdık!)  denmişti, hani dolar bir lira olacaktı? Hani analar ağlamayacaktı. Çiftçimiz memurumuz , işçimiz, esnafımız rahat nefes alacaktı?  Faili meçhul cinayetleri  yıldönümlerinde birkaç vefalı dost  anıyor.  Soyulan bankaların davaları sonuçlandı mı? Canlı bombaların aldığı canlar için direnenler, ölüm orucu tutanlara ne oldu? Öldürülen, tecavüz edilen kadınların, çocukların  yası bitti mi? Hergün sonuçlanmış eski dava suçlularının, nerede nasıl cezasını çektiğini anlatan bir program yapmak kimsenin aklına gelmiyor değil mi?  Görelim bakalım hangi suçlu cezasını nasıl ödüyor. Geride kalan mağdurların yüreğine su serpilsin. Suçluların cezalarını çektiğini görmek, bilmek, adalete güvenimizi tazeler, Potansiyel suçlular için caydırıcı olur.  Rahmetli anneannemin ( Nerde Rabiş....?) diye başlıyan bir sözü vardı. Aynen öyle. Ne Rabiş var ortada, ne Rabiş' in dallı güllü şalvarı... Görünürde iki suçlu var. Biri virüs, diğeri CE HA PE..
        Artık beyinlerimiz programlandı. Akşam olup  başımızı yastığa koyduğumuz anda siliciler devreye giriyor. Kim ne söz vermiş? Ne yemiş, ne içmişiz? Biz kime ne söz vermişiz? Hepsini unutuyoruz! Unutacağız! Unutmalıyız! 
       ( Aman unutmayalım! Unutturmayalım! Unutursak, unutturursak tekrarlarını  yaşarız .) diyenlere cevap... He ya! unutmayalım, unutturmayalım da; bundan sonra önümüzde olacakları da eşek görsün öyle mi? 
     Bu yazdıklarım umarım bir beyin fırtınası başlatır. Hayat birileri için devam ediyor. Aktivistler görev başında. Yer yer direnişler oluyor. Meclisimiz çalışıyor, kararlar alınıyor. Anayasa ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Birgün; bir de bakarız ki anayasa tamamlanmış da yürürlüğe konmuş bile! Sürpriiiiz! Eeee! ( Covit 19 nedeniyle biz evimizde kapandık sudoku çözüyorduk.) der geçeriz artık 
    Özet şu; geçmiş borçları ödemeden, geçmişin hesabını vermeden temiz bir sayfa açamayız. Özel yaşamımızda da bu böyledir. Geçmiş; o kadar tutulmamış sözler, gerçekleşmemiş adalet, üzerine gidilmemiş yolsuzluklarla  dolu ki! Önümüze bakamıyoruz, geçmişten ders çıkartamıyoruz, temiz bir sayfa açamıyoruz. Geleceği net göremiyor, körleme  gidiyoruz. Bu nedenle attığımız her adım, korkak ve tedirgin.  Yazıma başlarken sözünü ettiğim densizlere selam olsun! Her taşın altına bakın, kıyıda köşede unutulmuş ne varsa çıkartın ortaya! Herkes eve tıkılmışken, düşünecek bol zamanınız varken, geçmişi temizleyelim. Yok olan covit 19 la birlikte, sorunsuz aydınlık döneme geçelim!
06-12-2020/  ULVİYE KARA AKCOŞ