Deniz Grup İnşaat Şti. Başkanı Burhan Deniz'den Şok Açıklamalar.

 “Deniz Grup” inşaat şirketi yönetim kurulu başkanı Burhan Deniz yaşanan büyük felaketin ve acıların sorumluluğunu tamamen  müteahhitlerin üzerine yıkarak algı yaratılmasının haksız ve üzücü bir yaklaşım olduğunu belirterek  Bandırma ve Balıkesir Büyükşehir Belediye meclislerinin derhal toplanarak, başta beton ve demir olmak üzere tedarik malzemelerinde yaşanan kalite denetimsizliği olumsuzlukların önlenmesi , depreme karşı dayanıksız binaların belirlenmesi ve gereken önlemlerin alınması konusunda hızla hareket etmek zorundadır" dedi.

Maraş merkezli  büyük deprem felaketini yerinde inceleyerek  Bandırmaya dönen ve deprem bölgesindeki izlenimlerini de gazetecilere  aktardığı  basın toplantısında konuşan  Deniz, şunları söyledi:

Öncelikle 10 İlimizi etkileyen deprem nedeniyle hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum
Bugünkü açıklamamda, yaşadığımız deprem felaketinin ardından Bandırma’da inşaat sektörü temsilcileri ve alanında uzman kişilerle görüşmeler yaparak konut stoğumuzun ne durumda olduğu konusunda bir araştırma yaptım. Ne yazık ki görüşmelerimde depreme dayanıklı beton, demir kullanımı sorunları, yapı denetim eksikliği ve zemin etütlerinde sıkıntılar olduğunu öğrendik.
Yaşanan sıkıntıları insan hayatının önemine işaret etmek hem vatandaşlarımızı hem de ilgili kurumları deprem felaketi yaşamadan önce uyarmak amacıyla kalem kalem derledim.  

Medyada yaygın bir kanı olan 99 öncesi yapılan binalar depreme dayanıksız, 99 sonrası yapılan binalar depreme dayanıklı söyleminin yanlış olduğunu bizzat deprem bölgesinde yaptığım incelemeler sonucunda gördüm. Ne yazık ki deprem bölgesinde birçok yeni yapının yıkılmış olduğuna şahit oldum. Gerek deprem bölgesinde , gerekse kendi bölgemizdeki teknik insanlar ve inşaat müteahhitleri ile yaptığım görüşmeler sonucunda, ne yazık ki birçok acı gerçekle karşılaştım.

Öncelikle inşaat yapılmadan önce yapılan zemin etüdü raporlarında, kum ve kil yapısına sahip bir zemin ile kaya yapısına sahip sağlam bir zemine; raporlarda hemen hemen aynı değerler verildiğini gördüm. Zemin etüdü raporlarının hassas bir şekilde yapılmadığı hususu görüştüğüm kişilerin en büyük şikayetlerinden biridir. İdari kurumlar zemin durumlarına göre planlama yapmak zorundadırlar ancak bu konunun göz ardı  edildiğini tespit ettim.

İnşaat yapım aşamasında şüphesiz en önemli 2 malzeme demir ve betondur. Betonlar günümüzde artık tesislerde hazırlanarak inşaatlara gönderilmekte, burada test laboratuvarları tarafından numuneler alınmaktadır. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından bu numunelerin içine çip yerleştirilmesi zorunlu hale getirilmiştir. Ancak yine en çok şikayet aldığım konulardan biri örneğin inşaata gelen 5 mikser betondan sadece tek bir mikserinden numune alınarak bu çipler yerleştirilip testlerde bu numunelerin sağlam çıkmasıdır..Numune alınmayan diğer 4 mikserde betonun kalitesinin ne olduğunu kimse bilmemektedir. Eğer alınan bu numuneler ,döktüğünüz beton sınıfı dayanımını kurtarmıyorsa, bu binalardan belirli bir süre sonra karot alınmaktadır. Çoğu test laboratuvarının hazır beton firmalarıyla ikili ticari ilişkileri sebebiyle, bu karotların test sonuçları kötü çıkmasına rağmen sağlam raporu verdirildiğini yine birçok sektör duayeninden duydum. Bu konudaki şikayetlere de ilgisiz kalındığını öğrendim.

Yani birçok kişi, inşaatını sağlam yaptığını zannederken, gelen hazır betonu C30 sipariş etmiş olmasına rağmen, testlerde bu betonların C16 kalitesine bile zor ulaştığı, sonrasında alınan karotlarda herhangi bir çip olmadığı için bu raporlarda rahatça oynama yapılıp sağlam olarak rapor verildiği gerçeğini gördüm. Sağlam olarak onay verilen bu raporları ne müteahhitlerin ne şantiye şeflerinin denetleme imkanı bulunmamaktdır.

Bu nedenle yapım aşamasındaki binalardan , hazır beton firmalarını kurtarma yöntemi olan karot alma işlemine yasak getirilmelidir. Demir konusuna gelecek olursam birçok inşaat mühendisiyle yaptığım görüşmeler sonucunda inşaatlarda kullanılacak demir sınıfının mevcut deprem yönetmeliğine göre ''S420B'' kodlu demir olması gerektiğini öğrendim. Fakat inşaat mühendisleri bazı inşaatlara giden demirleri kontrol ettiklerinde, yönetmeliğe göre kullanımı yasak olan ve yurtdışına ihraç için üretilen ''S420C'' kodlu esnekliği az ,kırılganlığı fazla demirle karşılaştıklarını ve bunları iade etmekte oldukça zorlandıklarını söylediler. Sektörün ileri gelen mühendisleri ve müteahhitleri tarafından anlatılan bu olaylar karşısında derin bir endişe ve üzüntüye kapıldım. Henüz inşaatın ana taşıyıcı malzeme kalitesi bile tutturulamamışken depreme dayanıklı yapılar yapmamız sizce bu şartlarda mümkün mü? Bu hususta yetkili birimlerin acilen harekete geçip hazır beton firmalarını ve test laboratuvarlarını çok sıkı bir şekilde denetlemeleri gerekmektedir.

Önemli konu başlıklarımdan biri de yapı denetim sistemidir. Son uygulanan yapı denetim havuz sistemine göre yapılacak olan inşaatları denetleyecek olan firmalar, il genelinde kura usulüne göre belirlenmektedir. İlçemiz Bandırma'da yapılan inşaatlara ortalama 200 km uzaklıktaki Ayvalık ,Edremit gibi İlçelerden yapı denetim firmaları atanmaktadır. Bu firmaların inşaatları denetlemesi siz de takdir edersiniz ki mümkün değildir.Böylece yapı denetim sistemi sadece kağıt üzerinde yürümektedir. Bu konuda Çevre Şehircilik Bakanlığı'na yapılan şikayetler ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır.

Diğer bir konu başlığım ise tüm Türkiye'de vatandaşlarımızın büyük bir bölümünün deprem sonrası olan panikle, ilgili kurumlara başvurular yaparak binalarının depreme dayanıklı olup olmadığını öğrenme çabası içine girdiklerini görüyorum. Yaptığım araştırmalar neticesinde bir binanın test sonucunda oturmaya uygun çıkmaması halinde bunun geri dönüşünün olmayıp insanların zorunlu olarak binadan tahliye edildiğini öğrendim. Tabiki vatandaşlarımız depreme dayanıklı binalarda oturmalılar ancak bu kadar yoğun talepten sonra çıkacak yıkım kararları neticesinde evsiz kalan vatandaşlarımız nerede barınacaklar.Bu konuda ilgili idarelerin bu vatandaşlarımıza güvenilir konut edinme konusunda herhangi bir çalışması bulunmamaktadır. Gün geçtikçe binaları depreme dayanıksız çıkan bu vatandaşlarımızın sayısı hızla artmaktadır.Acilen bu vatandaşlarımıza güvenilir konut tahsis edilmesi veya bina güçlendirme çalışmalarında gerekli desteklerin sağlanması ile ilgili çalışma yapılmalıdır. 
BANDIRMA’DA NE YAPILMASI GEREKLİ?

Yukarıda anlattığım sorunlar Bandırma’da ciddi anlamda insan hayatını tehdit eder derecededir. Bu konuda Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere Büyükşehir Belediyesi ile Bandırma Belediyesi’ni görev davet ediyorum. Bu konuyla ilgili acilen belediye meclisleri toplanarak Bandırma’daki yapı stoğunun durumu yapılan araştırma ve etüt çalışmalarıyla belirlemelidir. Sağlıksız olduğu belirlenen yapıların yıkımı ya da boşlatılması gerçekleştirilirken halkımızın da barınma ihtiyacı sağlanmalı., mağdur edilmemelidir.  Bu veriler ortadayken hiç bir şey yapılmaması durumda tarih üstüne düşen görevi yerine getirmeyenlerden elbette ki hesap soracaktır. Binaların durumuyla ilgili hiçbir araştırma yapmamak, Bandırma’da sorun yokmuş gibi davranmak cinayetlere adete sebebiyet vermektir. 

15-02-2023/ SEDAT KUTBEK