Demirciler OSB

DEMİRCİLER OSB
Hepimizin bildiği gibi 19 Mayıs 1919’da başlayan Kurtuluş ve Bağımsızlık Mücadelesi 17 Eylül’de Bandırma’da atılan son kurşunla zafere ulaşmıştı. Ulusal Kurtuluş Savaşı sadece emperyalist ülkelere karşı verilmedi. Onların yerli işbirlikçilerine, taşeronlarına, ağalara, beylere, bir geri düzen özlemcilerine halkın toprağını ve emeğini çalan kim varsa onlara karşı verildi. Ve biz Bandırmalılar son Kurşunun atıldığı 17 Eylül’ün mantığını ve önemini anlayamadığımız için adet yerini bulsun törenleriyle günü geçiştirdik. 
Şimdi geldik 1 Kasım’a. Bu tarih İstanbul sermayesiyle bütünleşememiş Bandırma’nın kasaba siyasetçilerinin, müteahhitlerinin, tüccarlarının bayram günü!. Dar bir kadro arkalarına aldıkları siyasal gücün desteği, bürokrasinin buyurganlığı, adı “çevreci” yerel sivil toplum örgütlerinin duyarsızlığı ve kasaba siyasetçilerinin makam hevesleriyle Ağır Metal Organize Sanayi Bölgesinin idari binasıyla fiili temelini attılar.
Burada defalarca yazdıklarımı bir kez daha başlıklar halinde aktarmak istiyorum. Halktan gizli saklı yaptıkları toplantılarda ne konuşulduğunu bilmiyorum. Şehrin ve bölge halkının çıkarını savunması gereken belediye başkanının OSB Yönetim kurulunun amacına ulaşması için yapmış olduğu çabayı ödüllendirmek onların işi. Ben burada OSB’ (yazının bundan sonraki kısmında Demirciler olarak adlandırılacaktır) nin bölgede nelere yol açacağını nasıl yalanlar söylendiğini bir kez daha anlatacağım.
1.    Demircilerin kurulacağı alan Marjinal tarım alanı değildir. Bu ifade ya bilgisizliktir yada yalandır. Marjinal Tarım arazisi yönetmelikte; “Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri ve dikili tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topoğrafik sınırlamaları nedeniyle üzerinde sadece geleneksel toprak işlemeli tarımın yapıldığı, yerel önemi olan ve kullanım kararlarının yerel ihtiyaçlara göre belirlendiği araziler” olarak tanımlanıyor.
2.    Demirci atölyelerinin kurulacağı alan birinci derece deprem fay hattı üzerindedir. Başta MTA ve birçok üniversitenin deprem bilimcilerince hazırlanan aktif fay hatları haritalamasında Demircilerin bulunduğu alan canlı fay hatlarına sahiptir. Bu raporlar, halktan ve kamuoyundan gizlenmiştir.
3.    Demirciler bölgesi için hazırlanan ÇED ve zemin etüdü raporunda bölgenin inşaat alanı açısından riskli bir bölge olduğu, fay hatları ve zeminin sıvılaşma oranının yüksekliği dolayısıyla heyelan riski taşıdığı ve diğer pek çok detaya dikkat çekilmiştir.
4.    Demirciler sonrası Bandırma’ya gelecek olan yoğun bir göç akımı yaşanacaktır. Başta Bandırma olmak üzere tüm bölgenin demografik yapısı değişecek, asayiş olayları artacak, kültürel ve ahlaki yozlaşma yaşanacaktır. Daha şimdiden alt yapısı yetersiz olan şehrin başta su kaynakları olmak üzere, trafik, yeşil alan (!) ve diğer alt yapıların hiç birisi göçü kaldıramayacak şehir tam bir kaosa dönecektir.
5.    İşsizlik sorunun çözeceklerini söyleyen müteahhit ve tüccar tayfasının asıl derdi beton yığınına çevirdikleri şehirdeki emlak ve kiradan elde ettiği gelirleri artacak olanların kocaman bir yalanından ibarettir. Daha şimdiden emlak ve kira fiyatlarının çok yüksek olduğu şehirde nüfusun 400 binlere çıkması asgari ücretli çalışacak olanların daha büyük bir sefalete sürükleneceğinin göstergesidir. Bunun somut örneği üniversitedir. ODTÜ’nün öğrenci mevcudu 20 bin iken 17 Eylül üniversitesinin öğrenci mevcudu 24 binlere ulaşmıştır. Şehrin kültürüne, ekonomisine (kafe ve bar dışında) bir katkı sağlayamayan üniversite Bandırma için bir şans değil sorun oluşturmaktadır. Artan kira fiyatları, sıkışan trafik ve diğer birçok gösterge bunun kanıtlarıdır.
6.    Demirciler sadece bu bölgenin değil tüm Güney Marmara’nın ekolojik ve jeopolitik yapısını bozacaktır. Bu durum ülke güvenliği açısından da büyük bir sorundur. Bunun somut örneğini 17 Ağustos depremiyle yaşadık. Belli bir alana sıkıştırılan yatırımlardan deprem sonrası ülke yaklaşık 20 milyar dolarlık bir kayıp yaşadı.
7.    Demircilerin inşaat alanları ile halen faaliyet gösteren ve geniş bir alana sahip Organize Sanayi Bölgesinin arası yaklaşık 10 kilometredir. Hiçbir tarım alanı vasfı taşımayan ve zemin sağlamlığı açısından tartışma götürmeyen bu alan değerlendirilmezken tarım alanlarının yok edilmesi en hafif deyimle ihanet değilse aymazlıktır.
Bitmedi ve bu iş bitmeyecek. Her fırsatta bu durumu yazacağım. Şimdi okuru sıkmamak adına ara verip Demirciler Yönetim Kuruluna ve heyete sorularım var.
1.    Yaklaşık on yıldan bu yana bu işin takipçisi oldunuz. Müteşebbis heyeti olarak bunca zamandır kapalı kapılar arkasında yaptığınız toplantılarda aldığınız kararları bölge halkından niçin saklıyorsunuz? Toplantılarınızı niçin gizli yapıyor halka açmıyorsunuz? Niçin yerel basının olacağı bir basın toplantısı düzenlemiyorsunuz?
2.    Bandırma’nın son on yıllık yerel yöneticileri ve tüm siyasetçileri. Karides çiftliği yapımına karşı çıkarken, Leventte ölen köpekler için gece vakti şov kokan tavırlarla olay yerine giderken, sokak hayvanlarına yem dağıtırken, kitap günlerinde boy boy resim çektirip, Bandırma sporun maçlarında amigoluk yaparken bu kadar yaşamsal bir soruna karşı neden sesiniz çıkmıyor? Bir yerlerden talimat mı aldınız? Yoksa hepinizin farklı beklentileri mi var?
3.    Açılışta gördüğüm kadarıyla din görevlisi eşliğinde dualar okunmuş. Allah kabul etsin. Madem bu kadar dindarsınız, hiç mi Allah’tan korkup kuldan utanmıyor, hiç mi vicdan azabı çekmiyorsunuz? Kazanacağınız dolarlar bölgede yaşayan tüm canlıların hayatından yok ettiğiniz tarım alanlarından daha mı değerli? Mantık çıkarımı dahilinde beklenen dindar insanların ahlaklı olacağıdır. Bu güne kadar yaptıklarınızı hangi ahlaka sığdırıyorsunuz?
4.    Elinize mikrofon geçtiğinde, haktan, hukuktan, ezilmiş, horlanmış insanların umudu olmaktan ve ağzınıza hiç yakışmayan inanmadığınız Mustafa Kemal Atatürk’ten bahseden, sözde sosyal demokrat, devrimci, yurtsever, emekçi dostu çakma CHP’liler, hiç mi utanmanız arlanmanız kalmadı?

Son sözüm gelin, ister yerel bir kanalda, ister cumhuriyet meydanında tartışalım. Mademki yaptıklarınızdan bu kadar eminsiniz hadi buyurun.  
 

04-11-2021/CEVDET AYAN/BANDIRMA