Daskyleion Antik Kenti ve Tarih Boyunca Göç Almak

DASKYLEİON ANTİK KENTİ VE TARİH BOYUNCA GÖÇ ALMAK
Bandırma’nın Kzykos kadar önemli bir diğer antik kenti de Daskyleion’dur. Her iki yerleşkenin geçmişi M.Ö. 6 bin yılının ortalarına denk gelen Neolitik dönem ve 5 bin yılının sonlarına tarihlenen Kalkolitik döneme değin uzanmaktadır.
Aksakal yöresinde bulunan ve Ergili Köyüne 2 km. uzaklığı olan Daskyleion antik kentinin ortaya çıkarılması 1936 yılında James Barrington’un bölgede araştırmalar yapmasıyla başlamıştır. 1950’lerde Akurgal, araştırmaları sürdürmüş ve kazı çalışmalarına öncülük etmiştir. 1988-2008 yılları arasında Tomris Bakır başkanlığında yapılan kazılarda üç yüz altmış sekiz adet eser çıkarılmıştır. Tarihi eserler ile birlikte 500 adet kilden yapılma bulla, 2003 yılında kurulan Bandırma Müzesinde sergilenmeye açılmıştır.
Profesör Tomris Bakır, ”Doğal ve Tarihi Çevrenin Korunması, Çevre ve Turizm Bilincinin Geliştirilmesi” başlıklı makalesinde, bu kazılarda ortaya çıkan tarihi eserleri ve Bandırma Müzesi’nin kuruluş öyküsünü en küçük detayına kadar anlatmaktadır; “ Daskyleion kazılarında ( Aksakal ) M.Ö. 3 ve 2 bin yıllarına ait olan seramikler bulunmuştur. Özellikle de M.Ö. 2 bin yılı sonlarında Balkanlar’dan Anadolu’ya göç eden Avrupalı kavimlerin kullandıkları “buckel seramik” örneklerinin varlığı dikkati çekmiştir. Güney Marmara (Propontis ) bölgesinde ilk kez bu türde seramiklerin ele geçmesiyle M.Ö. 2 bin yılın sonlarında bu bölgeye kadar Balkan kökenli insanların gelip yerleştikleri kanıtlanmıştır. Demir Çağ ( M.Ö. 1200 – 525 ) ile birlikte Bandırma bölgesinin belirgin bir şekilde önem kazandığını ve artık Ege Dünyasından, Balkanlar’dan Anadolu’ya göçlerin başlaması ve yörenin yeni kültürlerle tanıştığı anlaşılmaktadır ve bu dönem, Anadolu ve Ön Asya’da yazının da kullanılmasıyla, zengin bilgilere ulaşılmasını da sağlamaktadır.*1
Kazılara 20 seneden fazla emek veren, müzenin kurulması için gayret sarfeden ve bu çalışmalarıyla takdir toplayarak, Bandırma’nın “Fahri hemşehrilik ünvanı”nı kazanan, kıymetli bilim insanı Prof. Tomris Bakır da makalesinde Daskyleion ve Güney Marmara bölgesine Balkan kökenli insanların göç edip yerleşmesinden söz etmektedir. Bu göçleri,  Perslerin göç ve istilaları takip etmiştir. Persler bölgeye yerleşerek, bu coğrafyada 200 seneden fazla hakimiyetlerini sürdürmüşlerdir. Daskyleion’un demografik yapısı, Balkan kökenli insanlar ve Perslerle de bitmiyor; Mysia, Phhrygia, Lydia, İonia kökenli insanları da içeren, karışık bir insan topluluklarını içeriyor. 
Daskyleion, konumu itibariyle ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yüzden, Kzykos ve Gordion’la da diğer İonia şehirleriyle olduğu gibi ticari ilişkilerini sürdürmektedir. Şarap, zeytinyağı gibi temel gıda maddelerinin yanı sıra seramik kap kacak, kâse, vazo gibi o dönemin ticaret malları, Yunan toprakları ile Batı Anadolu arasındaki şehirlerde el değiştirmektedir.

“Daskyleion’un Arkaik ve Klasik Dönemde Atina ile Ticaret İlişkileri” başlığını taşıyan makalesinde, Araştırma Görevlisi Çiçek Karaöz, konuyu derinlemesine incelemiş ve şunları not etmiştir; “ Tüccarlar Kzykos’a gelen Attika üretimi seramiği bu yolla Daskyleion’a getiriyor olmalılardı. Ticaret gemileri Ege – Karadeniz arasında gidip gelirken Propontis’in ( Marmara Denizi ) güney kıyılarındaki limanlara da uğruyor olmalıydı. M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısı için siyah figürlü Attika seramiğinin dağıtımında başlıca rolü Aegina, Korinthia ve İonialı tüccarların üstlendikleri anlaşılmaktadır ( Roebuck 1950: 238 ). Phokia, Samos, Erythrai, Teos, Rhodos ve Megara’da bu alanda kolonileri olan kentlerdir ( Boardman 1980: 284-286; Roebuck 1959: 110-115, 119-124 ). Doğu Yunan kentleri bu seramiği özellikle Propontis ve Karadeniz ticaretinde pazarlamış görünmektedir. Daskyleion’un Anadolu’nun Attika seramiği ithalatında nasıl bir konumda yer aldığını anlayabilmek için kültürel anlamda yakın olduğu Sardis ve Gordion merkezleri ile ilişkilerine değinmek gerekir. Gordion, bilindiği üzere Daskyleion’un merkezi olduğu Hellespontiake Phrygia Satraplığı içinde yer almaktadır… Gordion ile en çok benzerlik gösteren Daskyleion’dur ( Lynch-Matter 2014: 110 ). Bu iki merkezde ele geçen Doğu Yunan ticari amphoralarında da büyük benzerliklerle karşılaşılmıştır ( Koçak Yaldır 2011)… Daskyleion’un Phrygia, Lydia, Mysia, İonia kökenli insanları içeren karışık demografik yapısı sebebiyle bölgeler arasındaki ticari ve kültürel transferde bütünleyici bir rol oynadığı söylenebilir ( Koçak Yaldır 2011: 373 ).*2
Kzykos ve Daskyleion yerleşim merkezlerinde gördüğümüz gibi, bu kadim topraklar sürekli olarak göç almış, istila edilmiş, savaşların acısını yaşamış topraklardır. Bu coğrafyada medeniyetler kurulmuş, medeniyetler yıkılmıştır. Günümüzde de Suriyeliler, Afganlar, Afrikalılar yaşadıkları topraklarını terkedip Anadolu’ya gelmekte, buradan, Avrupa Devletlerine geçerek, yaşamlarını endüstrileşmiş ülkelerde sürdürmek istemektedirler. Mülteci statüsünü bile kazanamamış bu kişiler, çaresizce içine düştükleri bu serüveni tamamlama peşinde koşarken, karın tokluğuna, en ucuz şekilde emek-güçlerini satmaktadırlar. Kendileri geçim sıkıntısında kıvranan, iş bulamayan ülkem insanları da bütün hınçlarını, nefret duygularını bu “sığınmacı” konumundaki göçmenlere doğrultmaktadır. Her konuda, her tartışmada olduğu gibi, bu “hassas” göçmenler-mülteciler konusunda da, ”Sınıf mücadelesi” eksenli düşünceden uzaklaşınca, yorumların hepsi sonuçsuz kalmaktadır. Kendi sınıfına mensup, emek-gücünü satarak hayatını sürdürmek zorunda olan ve sömürülmeye mahkûm yaşayan insanların birbirlerini itip kakmasına yol açmaktadır. Çaresizlik, çaresizliği üretmektedir.
*1- Antik Çağ’dan Cumhuriyet’e Bandırma ve Yakın Çevresi Tarihi, Editör: Ulaş Töre Sivrioğlu, Bandırma Belediyesi Kültür Hizmeti, 1. Baskı 2018, sy. 28
*2- A.g.e. Çiçek Karaöz, sy,52-53.
14.08. 2021 / Sedat PAMUK
Bu yazı vesilesiyle, Bandırma Müzesi’nin kuruluş sürecinde 5 yıl süreyle ana sponsor olarak önemli katkılar sunan Kocaman Ailesinin değerli büyüğü Avni Kocaman’ın vefatı dolayısıyla taziyelerimizi sunarız.