Bugün Çevre İçin Ne Yaptınız?

5 Haziran Dünya Çevre Günü Münasebetiyle

BUGÜN ÇEVRE İÇİN NE YAPTINIZ? 

Fikret ÇAĞIN.

 

Çevre bilimciler dünyamızda “her gün” yaklaşık iki milyon ton kimyasallı zehirli, sulu ve kuru atığın doğa’ya bırakıldığını ifade ediyorlar.

Doğanın kirlenmesinde bireysel olarak az da olsa hepimizin payı vardır, lakin İnsanoğlunun yaşamını devam ettirebilmek için sanayi haricinde ürettiği atıkları doğa kısa zaman içinde sentezleyebiliyor.

Ancak, dünyada eksik yapılaşan sanayi kuruluşlarının ürettikleri asit, siyanür vs gibi kullanılmış kimyasalların ve çeşitli yağların, yakıtların kullanım sonu tortu ve artıklarının doğaya bırakılması, Petrokimya ürünlerinin hurdaları, Plastik Pet şişe ve su damacanaları, sert plastikten mamul sebze ve meyve kasaları ve benzeri ürünleri, naylon poşet ve çeşitli plastik eşya atıklarını doğa yüzyıl içinde bile sentezleyemiyor.

Çözümü var mı? Doğanın yükünü epeyce azaltabilecek çözümü var elbet. Arıtma ve Geri dönüşüm. Ama maliyet bahanesiyle yapılmaz, Selamla ÇED raporları alınır ama çevre önlemleri alınmaz.

(Sanırım kapitalist dünyada da duyarsızlığın bu kısmı böyle).

Ancak, ülkemizdeki durum dünya ülkelerinden biraz farklı. Biz kendi yeşil çevremizi, Oksijen depolarımızı, orman varlıklarımızı, akarsularımızı ve yeraltı sularımızı kirletip yok etmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyorken, beceremediğimiz yerde yabancı ülkelerin ALTIN arayıcı Çakallarına! Pardon şirketlerine yurdumuzun en güzel ve temiz kalabilmiş yerlerini, “HES” lerle akar sularını PEŞKEŞ mi denir İZİN vererek yok ettirmek mi denir siz takdir edin, küçük çıkarlar için veriyoruz.

Bu şirketler de kendi ülkelerinde yapamadıkları Çevre katliamlarını bizim ülkemizde acımasızca ve hoyratça yapıyorlar, güzelim çevreyi Bozkır’a, step arazi görüntüsüne çeviriyor, yeraltı sularımızı SİYANÜRLE zehirleyip, HES lerle yok ediyorlar. (son örnekler ARTVİN, EDREMİT KAZ DAĞLARI, MADRA DAĞLARI, BURSA KİRAZLI YAYLA ve yurdumun birçok dağlarındaki doğa faciaları).

Bunu niçin yaparlar, daha çok kazanmak, başkasından daha zengin olmak için. Otomotiv Sanayii ve her türlü tüketim eşyası Araç ve gereçlerini üreten diğer Fabrika ve firmalar da aynı duyarsızlıkta.

Onlar doğayı ve geleceği umursamadan, gerekli çevre önlemlerini almadan çevreyi kirletiyor, sorumsuzca üretiyorlar.

Pekii bizler ne yapıyoruz, bizler de de çılgınca tüketiyoruz. Kocaman kocaman alış veriş merkezlerini yaşamımızın da merkezleri haline getirdik, adeta onlarsız yaşayamıyoruz.

Bakınız 11 Mayıs pazartesi günü AVM ler açıldı, ancak, Sinemalar, çocuk oyun reyonları ve lokantalar kapalı hatta dükkanların bile bir çoğu kapalıydı, peki bizler ne yaptık? Böylesi yarım hatta çeyrek hizmet veren AVM leri tıka basa doldurduk, SOSYAL MESAFE mi, o da ne?.

Dünyaya felaket getiren bu salgın hastalığa karşı bile yeterli önlemleri almadan, hatta umursamadan, kendimizi ifade etmek, etrafa hava atmak için, deliler gibi alışveriş yapıp tüketiyoruz, ama yine de mutlu olamıyoruz, “o da başka bir şey” (Kısıtlama günlerinde bile İki günlük sokağa çıkmayın önerisini duyar duymaz marketleri boşaltmıştık).

Eğer bu anlayış devam ederse, ki ediyor, dünyamızdaki yaşamın temellerini oluşturan biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynaklar hızla tükenmeye doğru gidiyor. Nehir, Göl, Gölet gibi yerüstü sularının, hatta Denizlerin aşırı kirlenmesi, tarım topraklarının zehirlenmesi, Tohumların Genetiğinin değiştirilmesi gibi doğal sisteme, doğal işleyişe, “Daha çok kazanmak için” insan eliyle müdahale ederek, Dünyamızı yaşanmaz kılmaya dönük bu gidişe, teknolojik gelişme ve uygarlık diyoruz iyi mi?.

Bence bu uygarlık tanımına, farklı bir yaklaşımla, yeni bir dönem tanımı gerekiyor.

Geçmiş tarihteki Taş, Tunç, devrine dönüş veya(Çılgın kapitalizmin “Çok kazanma hırsı), (Umursamazlık), Ya da “BOŞVER, BANA NE” dönemi gibi.

Dünyamızda yaşayan en yetkisiz bireylerden en yetkili yöneticilerine, Çevre Derneklerinden ÇEVRE Bakanlarına “BUGÜN ÇEVRE İÇİN NE YAPTINIZ, YARIN NE YAPMAYI DÜŞÜNÜYORSUNUZ”? Sadece 5 Haziranda süslü beyanatlarla çevreden dem vurmak yeterli oluyor mu? Desem, çok şey sormuş, ya da ukalalık mı etmiş olurum?.

Bilindiği gibi her devlet varlığını sürdürmek için kendi ülke sınırlarını dış düşmanlara karşı titizlikle korumak zorundadır.

Ancak öyle düşmanlar vardır ki; sınır mınır tanımazlar, dünyayı etkisi altına alan “PANDEMİK” yani dünyayı saran salgın mikropları ve ÇEVRE KİRLİLİĞİ gibi, işte bu tür düşmanlara karşı devletler çok daha titiz davranıp her an teyakkuz durumunda olmalıdırlar.

Koronavirüs - Kovit 19’un dünyaya yaptığı hasarı görüyoruz. Çevre kirliliği nedeniyle doğanın intikamı bundan kat be kat fazla olacaktır unutulmasın.

Yaşanabilir, temizce bir çevre dileklerimle…

Hijyen, Maske ve Sosyal mesafe kurallarına uyarak sağlıklı kalınız…

FİKRET ÇAĞIN/02-06-2020