Bor,Hidrojen Sülfür,Eti Maden ve Gelecek..

CHP Genel Başkan Yardımcısı sayın Ahmet Akın 'ın Bigadiç Eti Maden İşletmeleri ziyaretini  ve gazetemiz Bandırma Gerçek'te  yer alan Bor'la ilgili açıklamaları içeren  haberini okuyunca bir yandan sevindim çünkü sonuçta enerji politikalarıyla ilgili bir vekilimizin Bor'dan söz etmesi çok iyi, öte yandan  üzüldüm çünkü sayın Akın örneğin "Bor'u devlet işletsin" demiş şaka gibi.. İyi de zaten devlet TEKEL ve  işletiyor ve sayın Akın'ın bor'un enerji devrimi olacak geleceğiyle  hidrojenle ilişkisiyle ilgili en ufak bir sözü yok. Acaba bu konuda bilgisi mi yok diye doğrusu kuşkuya düşmedim değil. Malüm siyasiler genelde sorunları derinlemesine irdelemez  hamasi sözlerle geçiştirir.

Oysa bu alan geçiştirilecek gibi değil çok önemli.

Karadeniz’de bulunan ve çıkarılması için düğmeye basılan doğalgaz müjdeli haberine de vatandaş olarak çok sevindim yıllardır  sıkıntısını çektiğimiz milyar dolarlarımızı borç harç tedarik edip  dış ülkelere ödediğimiz bedellerine az da olsa katkı yapacak olması biz emekçilerin yaşam kalitesinede olumlu  dokunacaktır.

Ama bakmamız gereken yer bundan sonra!

 Türkiye’nin enerji üreten ve yön veren ülkesi olacağımıza inandığım doğal gaz döneminden  sonra geleceğin enerjisi olacağını öngörülen  Hidrojen enerjisi için  Karadenizde bolca bulunan   Hidrojen sülfür gazından üretilecek Hidrojen teknolojisi ve bor ilişkisi Türkiye’nin geleceği için çok önemli .
Yapılan araştırmalarda Karadeniz dip sularında bulunan hidrojen sülfür kaynağı , bölgenin yaklaşık olarak 250 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek kapasitede hidrojen olduğu bilgisi paylaşıldı.
Yaptığım yüzeysel araştırmalara göre : 1 kg hidrojen, 2,1 kg doğalgaz veya 2,8 kg petrolün sahip olduğu enerjiye sahiptir. Petrol yakıtlarına göre ortalama 1,33 kat daha verimli bir yakıt.
Karadeniz'in 200 metre derinliğinden sonra  zengin olarak bulunduğu açıklanan Hidrojen sülfürden hidrojen elde edilme tekniği  , diğer hammadde olan  su' dan Hidrojen üretimine göre 3,235 kat daha karlı olduğundan daha kısa sürede ve daha az enerjiyle hidrojen üretmek mümkünmüş.  
Depo edilen hidrojen ise  laboratuar ve teorik  aşamada  deneylendiği gibi gerektiğinde yakıt hücresinden geçirilerek elektrik enerjisi üreten bir hammadde.
Karadeniz’de bulunan doğalgaz kaynakları için deniz sondajları, su üzerinde çalışmaya uygun platformlar ile yapılan sondaj operasyonları ve boru hatları sıvılaştırılmış doğalgazdan sonra Hidrojen enerjisi için de kullanılabileceği de düşünülürse... 
Petrolden fosil yakıtlardan yoksun bölge ülkeleri Türkiye ,Bulgaristan Ukrayna, Gürcistan ve Romanya birlikte hareket edebilir..Türkiye dünyanın 13.üncü büyük ekonomi gücüyle  Karadeniz deki hidrojen sülfür den Hidrojen enerjisi üretmek için örnek ve cesaretlendirici yatırımlara yönlendirmesiyle bölgesel liderlik gösterir ve üretilen Hidrojenin Avrupa ülkelerine taşınması mümkün olur . Çünkü Türkiye'de Bor var.
Çünkü hidrojen enerjisinin en iyi yardımcısı BOR’dur bor’suz hidrojen enerjisi pek düşünülemez Ülkemiz dünya BOR rezervlerin %70 ne sahiptir 

Bor, teknik olarak ne işe yarıyor peki?
Bor’un en önemli özelliklerinden biri, hidrojen üretim işlemini müthiş kolaylaştırıyor olması. Hatta tek alternatif.  Hidrojen sadece BOR  ile elektrik üretimini mümkün kılıyor. Örneğin sodyum bor hidrür (nabh4) yakıt pilleri ile, bor’un depoladığı hidrojeni yakıt olarak kullanmak suretiyle, su ile hidroliz işlemi sonrası açığa çıkan hidrojen ile kolaylıkla elektrik enerjisi elde edilebiliyor. Bu enerjiyi kullanarak bir otomobilde, konutlarda ,ulaşım araçlarında uygulanabilir. Bu teknoloji  küresel büyük şirketlerce patentlenmiş uygulamalarla denenmiş seri üretimi bekliyor.  
Gelelim Bandırma ile alakalı konuya. 
Bandırma bir sanayi ve ticaret liman kenti. Bu gerçek artık kanıksanmalı. Bandırma Çelebi Limanı  ülkemizin en önemli ilk 7 limanı arasında yer almakta. Yetmez diğer liman projeleride vakit kaybedilmeden gerçekleştirilmeli. Öte yandan Roterdam Limanı denilen proje bölgede yapılacak temiz sanayi ile entegre edilirse dünyanın en önemli merkezi olabiliriz.. Bandırma Havayolu Karayolu demiryolu bağlantılarıyla önemli bir lojistik konuma sahip. Nitekim Bursa demiryolu bağlantısı için geri sayım başladı. 
1964 yılından beri Bandırma’da Bor madeni işleme ve üretimi yapan Bandırma Eti Maden  işletmesi Bor üretiminde  önemli bir yere sahip . Ama yatırımların hızla gerçekleştirilmesi elzem bir durum.Nitekim  katma değeri yüksek Bor karbür tesisleri içinde Çin destekli  proje başlatıldı. Bunlar gurur verici sevindirici gelişmeler ama yetmez. 
Karadeniz’in dibinde bulunan hidrojen sülfür potansiyelinin enerji olarak hayata geçirilebilmesi çok yüksek maliyet gerektirdiği için devlet,sanayi ,üniversite işbirliğine gidilmeli, akademik düzeyde çalışmalar ve projeler üretilmeli,AR-GE çalışmalarını arttırmalıdır

Bandırma Eti Maden İşletmelerine entegre  Hidrojen Üretim ve Araştırma Enstitüsü kurulmalı diye düşünüyorum.  Bandırma Üniversitesi'de klasik teorik eğitim modelinden  uygulamalı alana el atmalı böylece  BOR Enstitü ile işbirliğinde ortaklaşa AR-GE  konusunda ortak müthiş bir sinerji elde edilebilir. Bandırma'nın dünya BOR endrüstrisi bölgesi olması işten bile değil. Bu konuda vatanseverlere ihtiyaç var. 

Bor’dan yüksek katma değerli ürünleri  üretemiyoruz. Şimdilik. Ve   bor’la ilgili yapılan deneysel çalışmalarda kullanılan Nabh4 (Sodyum borhidrür, )ü bile yurtdışından alıyoruz.Maalesef .
Kısacası Hidrojen enerjisi önemli bir enerjidir Hidrojen yakıt hücreleri 50 yıl önce  Neil Armstrong ' un aya çıkmasına yardımcı oldu. Bir düşünün ...

Fosil yakıtlar için vahşi kapitalizmin miyonlarca insanı uyduruk gerekçelerle göz göre göre öldürdüğünü görüyoruz.  Enerji savaşlarına bir rekabet olarak Bor-Hidrojen enerjisinin  dünya barışına ve gelişmesine  iyileşmesine katkıda bulanacağı kuşkusuz. 

Türkiye Hidrojen enerjisi ekonomisine doğru hamasi  söylem ve demeçlerle değil ciddi bir hamleyle büyük ve uzun vadede Allah’ın izniyle kazananlardan ve söz sahibi olanlardan olacaktır ve devler ligine çıkacaktır .Buna inanıyorum .Daha büyük güçlü  ve kalkınmış  bir Türkiye bölgemiz coğrafyasındaki  vahşi boğazlaşmaya son verecek barışın tek umududur. Tıpkı geçmiş 500 yılda olduğu gibi.. 

30-08-2020/BERKAN KOZAN/BANDIRMA

Yazarın Diğer Yazıları