Birileri Gıda Krizi Mi Dedi?

"Türkiye’deki tarımsal birliklerin en üst yöneticilerine baktığınızda mutlaka ya siyasal iktidarla yada iş dünyasıyla organik bağını görürsünüz. Birlik kongrelerinde büyük kavgalar çıkmaktadır. Bu kavgaların nedeni çiftçi sorunlarının çözüm metotları üzerine değil rantı ele geçirme kavgasıdır."

BİRİLERİ GIDA KRİZİ Mİ DEDİ?

Ülkelerinde uygulanan Tarım Politikalarının yanlış olduğunu düşünen önce Alman sonra Fransız Çiftçileri protesto gösterilerinde bulundu.

Sadece üretim değil, üretim üstüne alınan kararlarda etkili bir güç olan Alman ve Fransız çiftçisi bu gücü nereden alıyor?

Tabii ki kooperatiflerden ve birliklerden.

BAZI ÖRNEKLER VERMEK İSTİYORUM.

Almanya 'da tarımsal amaçlı 7 binden fazla kooperatifin 20 milyon üyesi bulunmakta.

Kalaitzis (2015), Avrupa Birliğindeki (AB) 13 milyon çiftçinin 6,2 milyonunun 22.000 tarım kooperatifi altında örgütlendiğini ve tarım sektörü toplam çıktısının % 40’ının kooperatiflere ait olduğunu belirtmektedir. Aynı kaynağa göre Avrupa’daki tarım kooperatifleri 660.000 kişiye iş sağlamakta ve 350 milyar Euro’luk ciro üretmektedir.

Dünyanın en büyük gıda ihracatçıları listesinde ABD’nin ardından ikinci sırada gelen Hollanda’nın yıllık toplam gıda ihracatı yaklaşık 95 Milyar Dolardır. Kooperatiflerin payı ise yaklaşık % 70’tir. (Türkiye’nin 2020yılı toplam ihracat değeri 195 milyar dolar.)

İtalya’da tarımsal gıda sektörünün %50’si kooperatifler tarafından yönetiliyor .

En çok kooperatife sahip üç Avrupa ülkesi: İtalya, Türkiye ve İspanya'dır.

En çok kooperatife sahip ikinci Avrupa ülkesi olmasına karşın ortak sayısı, çalışan sayısı ve yıllık ciro sıralamalarında Türkiye ilk üç ülke arasında yoktur.

Ülkemizde 422.994 ortağıyla, 30 farklı türde, 53.259 kooperatif (ILO) bulunmaktadır.

Faaliyet alanına göre kooperatif sayılarına bakıldığında en çok kooperatif, konut yapı alanında; tarımsal kalkınma kooperatifleri ve motorlu taşıma kooperatifleri ikinci ve üçüncü sırada yer almaktadır.

Ülkemizde üye sayısı ve örgütlenme olarak en yaygın kooperatif Tarım Kredi Kooperatifidir .

O'da özel bankalar gibi çalışmaktadır.

O yüzden TKK'yı bir çiftçi kooperatifinden öte devlet eliyle örgütlenmiş müdür, memur ve yönetim kurulu üye atamaları ilgili bakanlıklar tarafından yapılan finansal bir satış örgütü olarak görmek gerekir.

Üyelerin sorununa çözüm odaklı değil.

Kar odaklıdır.

Elde ettiği karı üyelerine değil, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği aracılığıyla "belli bir kesime!" aktarmaktadır.

**

Yıllardır köylü ve çiftçi odaklı politikalar yerine ithalat odaklı tarım politikaları ve serbest piyasa ekonomisi masalıyla uyutulan, ürününe hak ettiği fiyatı vermeyen harman zamanları buğday ithal edilen ülkemin çiftçisi ,örgütsüzlüğü nedeniyle önüne ne konursa kabul etmek zorundadır.

Ülkenin en büyük çiftçi örgütü Ziraat Odaları adeta Tarım Bakanlığının "Çiftçi Uyutma Birliği"ne dönüşmüştür.

Taşradaki delegelikten birlik başkanlığına kadar herkes siyasal bir kariyer hedefi içindedir.

**

Üniversitelerin üstüne ölü toprağı serpilmiş halde. Konuşan bir kaç yurtsever aydın da seslerini duyuracak mecra bulamamakta. Hal böyle olunca çiftçi örgütsüz sahipsiz bir haldedir.

Ülkenin yeraltı ve yer üstü kaynakları yok edilirken, her gün daha fazla yoksulluğa itilirken uluslararası şirketlerin eline teslim edilirken çaresiz kalmakta.

Geleceğini gelmiş geçmiş siyasi iktidarların insafına terk etmiş buna mecbur bırakılmış bir ülke çiftçisinden ülke tarımını yön verecek politika oluşturulmasını beklemek saflık olur.

Tarımsal üretim krizinden çıkışa yönelik yapılan toplantılarda üretici kesiminden elle tutulur hiçbir örgütün düşünceleri sorulmamaktadır.

Türkiye’deki tarımsal birliklerin en üst yöneticilerine baktığınızda mutlaka ya siyasal iktidarla yada iş dünyasıyla organik bağını görürsünüz. Birlik kongrelerinde büyük kavgalar çıkmaktadır. Bu kavgaların nedeni çiftçi sorunlarının çözüm metotları üzerine değil rantı ele geçirme kavgasıdır.

33 yıllık birikimime dayanarak kişisel düşüncem, bugün Türk Köylüsünün en büyük eksiği: açık, dürüst, demokratik örgüt eksiğidir.

Bu eksik devam ettiği sürece Türk tarımı yok olma çiftçide kendi toprağında ırgat olma sonuna hızla yaklaşmaktadır. Irgatlık süreci sözde OSB adıyla tarım alanlarının talanı ve artan girdi fiyatlarıyla zirve yapmıştır. Son on yılda ortalama 8-9 milyon ton buğday ithal eden Türkiye pandemi sonrası satın alacak buğday da bulamayacak gıda krizi her gün daha da derinleşecektir.

ŞŞşşşşt.

Sessiz olun.

Yerel muktedir OSB yapacak, genel muktedirin işine sual olunmaz.

28-11-2021/ CEVDET AYAN /BANDIRMA