Bir Zamanlar ABANT Toplantıları.

ABANT TOPLANTISI  ve KUSTULAR..!     

(RAMAZAN NARİN'İN 2008 YILINDA  ZAMANIN HÜKÜMETİNİ  İHANETE UYARDIĞI  TARİHİ YAZIYI YENİDEN YAYINLIYORUZ)
 

Abant’ta, yeni anayasa önerisi adı altında, Kürt sorunu:Geleceği ve  Barışı Birlikte Aramak safsatasıyla, görevi kimden almışlarsa APOYA AF İSTEME CÜRETİ dahil KUSTUKÇA, KUSTULAR...!
Abant Platformu’nun "Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak" konulu 17. toplantısına konuşmacı olarak katılanlar İSLAMCI BASINDAN bildiğimiz isimlerdi. Sorozun kanallarında ve basınında arzı endam eden bu maaşlı fakat bilinçli toplum mühendisleri, ülkedeki son gelişmelerden cesaret almış olmalılar ki, adeta kustular ve kamuoyunun kafasını karıştırarak, ortalığı kirlettiler.
 Amiyane tabirle “ Kustular ! ” diyorum çünkü; “ ağızlarındaki baklayı çıkardılar ” - “ maskeleri düştü ” falan desem, çok hafif kalacak. ABANT TOPLANTISININ sonuç bildirgesi ve oturumlarında yapılan konuşma metinlerini sizde okusanız, midelerindekini hatta kalın bağırsaklarındakini çıkardılarını sizde görür, ve  KUSMUK'u az bile bulabilirsiniz veya bana hak verirsiniz. 4-5-6 Temmuz-2008. Mehtap TV ve Kanal 21 canlı canlı verdi.
Abant Platformu'nda 'kapsamlı' af çağrısı..!
Neyin ve kimin affı ? PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AFFI !,  BÖLÜCÜBAŞI APONUN AFFI !
Daha evvel 27-28 Mart 2008’de Diyarbakır’da yapılmak üzere kararlaştırılan, Abant Toplantısı veya onların deyimiyle, Platformu'nda düzenlenen Kürt sorununa çözüm Toplantısının düzenleme kurulunda gazeteci yazar Ali Bulaç, Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, Dr. Ümit Kardaş, Altan Tan ve Abant Platformu Genel Sekreteri Salih Yaylacı gibi isimler vardı ve  Toplantı Türkiye gündeminin müsait olmaması nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmişti. Ergenekon operasyonundan sonra tarih müsait olmuş demek ki, bu ihanet toplantısını gerçekleştirdiler. Toplantının içeriğine bakınca, insan böyle düşünmeden yapamıyor doğrusu.
Toplantının sonuç bildirgesinde ; Kürtler için anadilde eğitim, bir arada yaşamanın gerekliliği, demokratikleşme sürecinin devamı ve AF istendi. Kapsamlı bir af zemininin oluşturulması, bu defa yüksek sesle dile getirildi. Üç gün süren sempozyum, dün sona erdi. İsimlerinin başında PROF gibi titirler bulunan  Prof. Dr. Mete Tuncay (Başkan), Altan Tan ve Prof. Dr. Mümtazer Türköne tarafından sesli ve yazılı açıklanan sonuç değerlendirme metninde ;  "Her türlü şiddet ve şiddet içeren yöntem reddedilmeli " denilerek, ordumuzun PKK’ya dönük operasyonlardan vazgeçmesi dolaylı olarak istenildi,  "Yeni acıların yaşanmaması için bir tecrübe olarak hatırlanması gerekir" ifadesi ile de, bana göre aba altından sopa gösterildi.
ABANT TOPLANTISI, diye adlandırılan bu toplantıların mimarı, Amerika’da yaşayan Said-i Nursi yani Said-i Kürd-i’nin varisi Fetullah GÜLEN’dir.

Dünya ülkelerinde 11 yıldır yapılagelinirken AKP’nin iktidarından sonra ABANT’ta 6.sı yapıldı bu sene. ABANT Ruhunu yansıtmışmış!

Ben, hatırlayamadım ABANT RUHU ne demek ?

Göl kenarında, yüzme havuzlarında, 5 yıldızlı otellerde keyf sürmek mi acaba? Yoksa Cumhuriyete atılan dinamitin fitilini ateşlemek mi ?  2. Cumhuriyetçilik mi ?
KÜRT SORUNU, kürt sorunu derlerdi de, bir türlü açınımını yapamazlardı. Çünkü o zamanlar sıkmıyordu ! Şimdi ERGENEKON, ANAYASA MAHKEMESİ falan, ortalık toz duman yaaa. Onların aradığı bulanık su ortamı var ve puslu havayı gördüler ve ortaya çıktılar ve kustular bence…!
AKP’nin kuruluş temelinin, 16-19 Temmuz 1998 tarihinde Abant’ta yapılan bir toplantıda atıldığı da ayrı bir gerçekmiş. Bu tarihli toplantıda alınan kararlar gereği AKP SİYASİ HAREKETİNE ivme kazandırılmış. Garip değil mi ? ABANT RUHU, bu mu yoksa ? Tesadüf mü bilemem, AKP'nin eski kurucusu Abdüllatif ŞENER bile, 17. ABANT Toplantısının sonuna denk gelen bir günde, PARTİ KURACAĞINI açıklayıverdi. Yeni ivme..!
1998 yılı Toplantısını, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı düzenlemişti. Bu vakfın Onursal Başkanı, Fethullah Gülen’di. 1. Abant Toplantısı olarak adlandırılan o toplantının bilimsel başkanlığını ise, Prof. Dr. Mehmet Aydın yürütüyordu. Daha sonraki toplantıların da düzenleyicisi olan Sayın Aydın, 2002 Kasım ayında yapılan seçimlerle, AKP’den TBMM’ye girmiş ve Devlet Bakanı da olmuştur. O ilk toplantıda yer alan bazı isimler şunlardı hatırlayalım :

Prof. Dr. Ahmet Arslan, Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu, Yard. Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu, Prof. Dr. E. Nazif Gürdoğan, Fehmi Koru, Halit Refiğ, Hüseyin Gülerce, Ali Bulaç, Prof. Dr. Bekir Karlığa, Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Prof. Dr. Mehmet Hatipoğlu, Prof. Dr. Mehmet S. Aydın, Prof. Dr. Salih Akdemir, Prof. Dr. Süleyman Ateş, Prof. Dr. Yaşar N. Öztürk, Prof. Dr. Ahmet Y. Özemre, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Dr. Cüneyt Ülsever, Doç. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Av. Kezban Hatemi, Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Namık Kemal Zeybek, Nevval Sevindi, Prof. Dr. Niyazi Öktem, Doç. Dr. Sami Selçuk.
2008 toplantısında ise; kimler yok ki ?

- Platform Başkanı olarak Mete Tuncay, - Bolu Valisi Halil ibrahim Akpınar, – Prof. Dr. Mehmet ALTAN, - AKP Diyarbakır milletvekili Abdurrahman Kurt,  - AKP Ankara Milletvekili Zeynep DAĞI ve İhsan DAĞI, -MİT eski müsteşarı Cevat ÖNEŞ, - Doç. Dr. Kemal SAYAR, -Gazeteci Yazar Ümit FIRAT,- Gazeteci Cengiz ÇANDAR, Gazeteci Ali BULAÇ, - HAK-İŞ  Genel Başkanı Salim Uslu, - Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Mehmet KAYA, -  Araştırmacı yazar Mustafa AKYOL, - Prof. Dr. Mümtazer TÜRKÖNE, - Hakkari’den gelen Av. Rojbin Tuğan KALKAN v.d.
KUSMUKLARDAN BİR DEMET SUNAYIM ; " Her türlü şiddetin ve şiddet içeren yöntemlerin mutlak olarak reddedilmesini, Kürt Sorunu’nun çözümü için vazgeçilmez bir ön şart addediyoruz. Kürtlere ve diğer unsurlara yönelik asimilasyon politikalarını reddediyoruz. Türk ve Kürt ayrımının karşılıklı olarak homojenleştirmek, ötekileştirmek ve yabancılaştırmak amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz.
Kürtlerin yoğun oldukları doğu ve güneydoğu bölgelerimizde ekonomik kalkınma büyük önem taşımakla birlikte, yöre insanlarının şeref ve haysiyetlerinin hak ettikleri gibi yüceltilmesi de zorunludur." (şeref ve haysiyet istiyorlar? Kim yok ettiyse?) 
 
" Kürt sorunu etrafında hukuk devleti sınırları dışına çıkan bütün uygulamaları reddediyoruz. Irak’ta yaşayan tüm halklarla birlikte Kürtler de bizim kardeşimizdir. Kürt Federe yönetimi ile her türlü dostane ilişkinin geliştirilmesini elzem görüyoruz." (BARZANİYİ tanıyın ve muhatap alın ! diyorlar.)
 
“ Kürtlere dönük asimilasyon” ifadesinin diğer Türkiye vatandaşlarını da ilgilendirmesi gerektiği konusunda istek yapıldı. Katılımcıların da onayıyla bu kısma <diğer unsurların da> ibaresi eklendi." (Diğer unsurlar kim mi? Lazlar, Çerkezler, Gürcüler v.s) Asimile ediliyormuş Türkiye halkı da haberimiz yokmuş ! JENOSİT demediklerine dua edelim.
 
Katılımcıların İNCİLERİ ?
- Araştırmacı Yazar Mustafa AKYOL ; “ Bütün Türkiye Kürdistan’dır, İstanbul başkenttir. Çünkü en büyük Kürt kenti İstanbul'dur. Bütün Türkiye aynı zamanda Türkistan’dır.” (Ölmüşüz de…, Eyvah ki eyvah!)
 
- Prof. Mümtazer TÜRKÖNE ; “ Ben asker çocuğuyum. Asker ölüsünde yaşananları hissedebiliyorum ama dağda öldürülenlerin acısını da anlıyorum. “ (Yazıklar olsun sana ! asker babandan yediğin ekmeğe rağmen, benim şehidime  ASKER ÖLÜSÜ ! diyorsun, )
 
- İhsan DAĞI ; “ Türkiye Cumhuriyeti kendini kuran milli kültürlerin üzerinden bir silindir gibi geçti. Fakat geçemediği ortaya çıktı ve bugün şimdi işte o kurucu kültür tekrar ortaya çıkmaya başlıyor.” (Türkiye Cumhuriyetini kurduklarını iddia ettiler ya ; bize yol görünüyor dostlar, yol…Adını becerememişler, şimdi düzeltip KÜRDİSTAN yapacaklar herhalde !)
- MİT’çi Cevat ÖNEŞ : “Aydınlığın yolunu, gerçek anlamda demokratlar açacaktır.” ( Aydınlıktan ve demokratlardan kastedilen neyse? )
- Gazeteci Yazar Ümit Fırat : “ Tek parti döneminde Kürtlere baskı yapıldı ve Çıkarılan Takrir-i Sükun kanunuyla başlatılan diktatörlük döneminde, idam edilen onca insanın cesetlerini bile vermediler.” (CHP-İNÖNÜ dönemine atfetmiş)
 Doç. Dr. Kemal SAYAR :  “ Biz ve Onlar : Kürt Sorununda Psikolojik Dinamikler’di.”
 Cengiz ÇANDAR ; “ Kürt yoğun bölgelerde Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi ve hatta trafik levhalarındaki uyarıların, Kürtçe ve Türkçe olarak birlikte yazılması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtlerle Türkler'in ortak devleti haline gelecek bir dönüşüm geçirmesi lazımdır. “  (Kürdistan-Türkistan ortak devleti yani ! ) Ey ÇANDAR, SENİNLE ORTAK OLAMAM kusuruma bakma !
 
Bir tespitimdir, belki katılırsınız belki katılmazsınız. Dağdaki ve ovadaki BÖLÜCÜ  kürtlerimiz Amerikalılara bayağı benziyorlar. Onlarda uzak plan yapmışlar. Önce solcularla, komünist ve marksistlerle devlete karşı, vatanseverlere-ülkücülere karşı savaşmışlar, sonra alevileri yanlarına çekmeye çalışmışlar, en sonunda da damarı bulup DİNDAR olmuşlar. Şimdi de;  din-tarikat kisvesiyle, KÜRDİSTAN kurmaya kalkışıyorlar. ILIMLI İSLAM bayağı işlerine yaramış !  

BOP Projesinin parçası olmalarından belli değil mi ? 
 
Yukarıda sunduklarıma göre ; ABANT OPERASYONU gerekmiyor mu acaba ? 17 ABANT Toplantısına katılanları alsak mesela, konuştuklarını ve imzaladıklarını önlerine koysak neler olurdu acaba ?
Sizden ricam ; lütfen bir daha, bir daha okuyun ve okutun ve anladıklarınızı tartışın. Ben dehşet içerisindeyim. Bu yazımı kaleme alırken mübarek sabah ezanı okundu. KUSULANLARI temizlemem lazım ! ABANT ile ilgili yorumlarımı yarın sunacağım. 

İŞTE 17. ABANT TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
Abant’ta yeni anayasa önerisi 
Abant Platformu’nun düzenlediği “Kürt Sorunu: Geleceği ve Barışı Birlikte Aramak” konulu toplantısı sona erdi.

Amiyane tabirle “Kustular ! ” diyorum çünkü; “ağızlarındaki baklayı çıkardılar”-“maskeleri düştü” falan desem çok hafif kalacak. ABANT TOPLANTISININ sonuç bildirgesi ve oturumlarında yapılan konuşma metinlerini sizde okusanız, midelerindekini hatta kalın bağırsaklarındakini çıkardılar bence ve  KUSMUK kelimesini az bile bulabilirsiniz veya bana hak verirsiniz. 4-5-6 Temmuz-2008. Mehtap TV ve Kanal 21 canlı canlı verdi.
Abant Platformu'nda 'kapsamlı' af çağrısı..!
Neyin ve kimin affı? PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AFFI !, BÖLÜCÜBAŞI APONUN AFFI!
Daha evvel 27-28 Mart 2008’de Diyarbakır’da yapılmak üzere kararlaştırılan, Abant Toplantısı veya onların deyimiyle, Platformu'nda düzenlenen Kürt sorununa çözüm Toplantısının düzenleme kurulunda gazeteci yazar Ali Bulaç, Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, Dr. Ümit Kardaş, Altan Tan ve Abant Platformu Genel Sekreteri Salih Yaylacı gibi isimler yer aldı.  Toplantı Türkiye gündeminin müsait olmaması nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmişti. Ergenekon operasyonundan sonra tarih müsait olmuş ki, bu ihanet toplantısını gerçekleştirdiler. Toplantının içeriğine bakınca, insan böyle düşünmeden yapamıyor doğrusu.

Toplantının sonuç bildirgesinde, Kürtler için anadilde eğitim, bir arada yaşamanın gerekliliği, demokratikleşme sürecinin devamı ve AF istendi. Kapsamlı bir af zemininin oluşturulması, bu defa yüksek sesle dile getirildi. Üç gün süren sempozyum dün sona erdi. İsimlerinin başında PROF gibi titirler bulunan  Prof. Dr. Mete Tuncay (Başkan), Altan Tan ve Prof. Dr. Mümtazer Türköne tarafından sesli ve yazılı açıklanan sonuç değerlendirme metninde ;  "Her türlü şiddet ve şiddet içeren yöntem reddedilmeli " denilerek, ordumuzun PKK’ya dönük operasyonlardan vazgeçmesi dolaylı olarak istenildi,  "Yeni acıların yaşanmaması için bir tecrübe olarak hatırlanması gerekir" ifadesi ile de, aba altından sopa gösterildi.
ABANT TOPLANTISI, diye adlandırılan bu toplantıların mimarı Amerika’da yaşayan Said-i Nursi yani Said-i Kürd-i’nin varisi Fetullah GÜLEN’dir. Dünya ülkelerinde 11 yıldır yapılagelinirken AKP’nin iktidarından sonra ABANT’ta 6.sı yapıldı bu sene. ABANT Ruhunu yansıtmışmış! Ben, hatırlayamadım ABANT RUHU ne demek ? Göl kenarında, yüzme havuzlarında, 5 yıldızlı otellerde keyf sürmek mi acaba? Yoksa Cumhuriyete atılan dinamitin fitilini ateşlemek mi? 2. Cumhuriyetçilik mi ?
KÜRT SORUNU, kürt sorunu derlerdi de, bir türlü açınımını yapamazlardı çünkü o zamanlar sıkmıyordu ! Şimdi ERGENEKON, ANAYASA MAHKEMESİ falan, ortalık toz duman yaaa. Onların aradığı bulanık su ortamı var ve puslu havayı gördüler ve ortaya çıktılar ve kustular…!
AKP’nin kuruluş temelinin, 16-19 Temmuz 1998 tarihinde Abant’ta yapılan bir toplantıda atıldığı da ayrı bir gerçekmiş. Bu tarihli toplantıda alınan kararlar gereği AKP SİYASİ HAREKETİNE ivme kazandırılmış. Garip değil mi ? ABANT RUHU, bu mu yoksa ?
1998 yılı Toplantısını, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı düzenlemişti. Bu vakfın Onursal Başkanı, Fethullah Gülen’di. 1. Abant Toplantısı olarak adlandırılan o toplantının bilimsel başkanlığını ise, Prof. Dr. Mehmet Aydın yürütüyordu. Daha sonraki toplantıların da düzenleyicisi olan Sayın Aydın, 2002 Kasım ayında yapılan seçimlerle, AKP’den TBMM’ye girmiş ve Devlet Bakanı da olmuştur. O ilk toplantıda yer alan bazı isimler şunlardı: 

Prof. Dr. Ahmet Arslan, Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu, Yard. Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu, Prof. Dr. E. Nazif Gürdoğan, Fehmi Koru, Halit Refiğ, Hüseyin Gülerce, Ali Bulaç, Prof. Dr. Bekir Karlığa, Prof. Dr. Hayreddin Karaman, Prof. Dr. Mehmet Hatipoğlu, Prof. Dr. Mehmet S. Aydın, Prof. Dr. Salih Akdemir, Prof. Dr. Süleyman Ateş, Prof. Dr. Yaşar N. Öztürk, Prof. Dr. Ahmet Y. Özemre, Prof. Dr. Burhan Kuzu, Dr. Cüneyt Ülsever, Doç. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, Av. Kezban Hatemi, Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Namık Kemal Zeybek, Nevval Sevindi, Prof. Dr. Niyazi Öktem, Doç. Dr. Sami Selçuk.

2008 toplantısında ise kimler yok ki ? - Platform Başkanı Mete Tuncay, - Bolu Valisi Halil ibrahim Akpınar, – Prof. Dr. Mehmet ALTAN, - AKP Diyarbakır milletvekili Abdurrahman Kurt,  - AKP Ankara Milletvekili Zeynep DAĞI ve İhsan DAĞI, -MİT eski müsteşarı Cevat ÖNEŞ, - Doç. Dr. Kemal SAYAR, -Gazeteci Yazar Ümit FIRAT,- Gazeteci Cengiz ÇANDAR, Gazeteci Ali BULAÇ, - HAK-İŞ  Genel Başkanı Salim Uslu, - Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya, -  Araştırmacı yazar Mustafa Akyol, - Prof. Dr. Mümtazer Türköne, - Hakkari’den gelen Av. Rojbin Tuğan KALKAN v.d.
KUSMUKLARDAN BİR DEMET SUNAYIM ; Her türlü şiddetin ve şiddet içeren yöntemlerin mutlak olarak reddedilmesini, Kürt Sorunu’nun çözümü için vazgeçilmez bir ön şart addediyoruz. Kürtlere ve diğer unsurlara yönelik asimilasyon politikalarını reddediyoruz. Türk ve Kürt ayrımının karşılıklı olarak homojenleştirmek, ötekileştirmek ve yabancılaştırmak amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz.
Kürtlerin yoğun oldukları doğu ve güneydoğu bölgelerimizde ekonomik kalkınma büyük önem taşımakla birlikte, yöre insanlarının şeref ve haysiyetlerinin hak ettikleri gibi yüceltilmesi de zorunludur. (şeref ve haysiyet istiyorlar? Kim yok ettiyse?) 
Kürt sorunu etrafında hukuk devleti sınırları dışına çıkan bütün uygulamaları reddediyoruz. Irak’ta yaşayan tüm halklarla birlikte Kürtler de bizim kardeşimizdir. Kürt Federe yönetimi ile her türlü dostane ilişkinin geliştirilmesini elzem görüyoruz. (BARZANİYİ tanıyın ve muhatap alın ! diyorlar.)
“Kürtlere dönük asimilasyon” ifadesinin diğer Türkiye vatandaşlarını da ilgilendirmesi gerektiği konusunda istek yapıldı. Katılımcıların da onayıyla bu kısma “diğer unsurların da” ibaresi eklendi. (Diğer unsurlar kim mi? Lazlar, Çerkezler, Gürcüler v.s) Asimile ediliyormuş Türkiye halkı da haberimiz yokmuş! JENOSİT demediklerine dua edelim.
- Araştırmacı Yazar Mustafa AKYOL ; “ Bütün Türkiye Kürdistan’dır, İstanbul başkenttir. Çünkü en büyük Kürt kenti İstanbul'dur. Bütün Türkiye aynı zamanda Türkistan’dır.” (Ölmüşüz de…, Eyvah ki eyvah!)
- Prof. Mümtazer TÜRKÖNE ; “ Ben asker çocuğuyum. Asker ölüsünde yaşananları hissedebiliyorum ama dağda öldürülenlerin acısını da anlıyorum. “ (Yazıklar olsun sana ! asker babandan yediğin ekmeğe rağmen, benim şehidime  ASKER ÖLÜSÜ ! diyorsun, )
- İhsan DAĞI ; “ Türkiye Cumhuriyeti kendini kuran milli kültürlerin üzerinden bir silindir gibi geçti. Fakat geçemediği ortaya çıktı ve bugün şimdi işte o kurucu kültür tekrar ortaya çıkmaya başlıyor.” (Türkiye Cumhuriyetini kurduklarını iddia ettiler ya ; bize yol görünüyor dostlar, yol…Adını becerememişler şimdi düzeltip KÜRDİSTAN yapacaklar herhalde !)
- MİT’çi Cevat ÖNEŞ : “Aydınlığın yolunu, gerçek anlamda demokratlar açacaktır.” (Aydınlıktan ve demokratlardan kastedilen?)
- Gazeteci Yazar Ümit Fırat : “ Tek parti döneminde Kürtlere baskı yapıldı ve Çıkarılan Takrir-i Sükun kanunuyla başlatılan diktatörlük döneminde, idam edilen onca insanın cesetlerini bile vermediler.” (CHP dönemine atfetmiş)
- Doç. Dr. Kemal SAYAR :  “ Biz ve Onlar: Kürt Sorununda Psikolojik Dinamikler’di.”
- Cengiz ÇANDAR ; “ Kürt yoğun bölgelerde Kürtçenin resmi dil olarak kabul edilmesi ve hatta trafik levhalarındaki uyarıların, Kürtçe ve Türkçe olarak birlikte yazılması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtlerle Türkler'in ortak devleti haline gelecek bir dönüşüm geçirmesi lazımdır. “  (Kürdistan-Türkistan ortak devleti yani!” 
Sizden ricam ; lütfen bir daha okuyun, bir daha okuyun ve okutun ve anladıklarınızı tartışın. Ben dehşet içerisindeyim. Bu yazımı kaleme alırken mübarek sabah ezanı okundu. KUSULANLARI temizlemem lazım !

ABANT ile ilgili yorumlarımı yarın sunacağım.

18-04-2022/ BANDIRMA / RAMAZAN NARİN 2018 BAYRAK