BİR KÖPEK FİLMİ : STRAY
15 AĞUSTOS 2024 Perşembe akşamı Barış Manço Kültür Merkezi’nde Elizabeth Lo’nun Stray adlı belgesel filmini izledim. Filmin gösterilmesinde Atölye Gölge inisiyatif almış,iyi de olmuş. Başından sonuna ilgiyle , merakla izlediğim bir film oldu.
Yazının başlığından da anlaşılacağı üzere bu filmin kahramanları köpekler. Zeytin,Nazar,Kartal ve isimsiz olanlar…Filmin geçtiği mekanlar İstanbul’dan. Şehirli köpekler kahramanlarımız. istanbul gibi kaotik, sürekli devinen bir şehre uyum sağlamışlar.
Her ne kadar film bir köpek filmi olsa da ,köpek hikayeleriyle insan hikayelerinin kesişmesi kaçınılmaz. Çünkü kamera sokaklarda, caddelerde, köprülerde. meydanlarda geziniyor. Her şey ortada yani her şey göz önünde. İnsan tarafından hoş karşılanacak görüntüler verdikleri gibi, nahoş algılanabilecek görüntüler de veriyorlar. Alan ya da yiyecek için kavga etmek, uluorta dışkılamak, çiftleşmek gibi. Bastırmaya çalıştığımız hayvan yanımızı hatırlatıyor, bastırırken kurduğumuz uygarlığın dünya üzerindeki yükünü bir de.
İnsan ırkının hayvanlarla ilişkisi uzun süre ve ağırlıklı olarak halen faydacı bir perspektifle yürütülmüş. İşimize yarayanları kullanıp mümkünse evcilleştirip çoğaltıp, işimize yaramayanları en iyi ihtimalle görmezden gelmişiz. İnsanın hayvan üzerindeki hakimiyeti ve tahakkümü, kendi ırkına uyguladığı aynı pratiğin provası olmuş. Irkçılık ya da türcülük acımasız,otoriter düşünceler. Hayvana ya da insana yönelmiş farketmiyor. Hayvanın ya da insanın insana yoldaş olması için daha ne kadar zaman geçecek ve daha ne bedeller ödenecek bilemiyorum.
İnsanın kendi dışındaki varlıklara ve canlılara bakışı, zaman içinde farklılaşarak ve dönemin paradigmasıyla belirlenerek genişleyerek akış halinde. Bu paradigma içinde yeralan estetik, insan ile diğer varlıklar arasındaki mesafeyi de önemli ölçüde belirlemiş. Mesafelenme, genel olarak ilişkilenmenin derinliği hakkında bilgi veriyor. Bir başka varlığa duyulan sevgi, mesafeyle duygusal içeriğini ortaya koyuyor. Bir yavru sokak köpeğini ayağınızın ucuyla mı seviyorsunuz yoksa onu üşürken battaniyenizin içine koynunuza alabiliyor musunuz?
Bir de sınırlar var. Ülkeler, şehirler, evler arasındaki sınırlar. Güvenlik ihtiyacına göre şekillendiği söylenen ama kendi varlığı güvenlik sorunlarına yol açan sınırlar. Düşman yaratma ihtiyacına katkı sağlayan sınırlar. Kafamızda yaşattığımız sınırlar. Küresel kapitalist kötülüğün sonucu olan savaşlar, işgaller, yoğun sömürü ve talanın sonucunda yersiz yurtsuzlaşmış insanların en düşkün konumdaki Suriyeli, Afgan vd. sokak çocuklarının en yakın arkadaşları yine onlarla aynı hayatı yaşayan sokak köpekleri oluyor.
Hazin ama sokakta bir yoldaşlık hikayesini ortak yazıyorlar.
18-08-2024/AYGÜN ÖZAR /EDİNCİK