Belediye Başkan Adaylığı ve Bencillik

Malum ülke seçim havasına iyiden iyiye girdi. Yerel seçim demiyorum, seçim diyorum. 31 Martta yapılacak olanın bir yerel seçim olmasına rağmen iktidar partisi ve MHP olayı bir beka noktasına taşıma gayretindeler. Ama bugün bunu yazmayacağım.

Bugün diğer partilerin kurmuş olduğu ittifak sonrası açıklanan adaylardan sonra kopan gürültünün Bandırma’daki sesini duyurmaya çalışacağım ve kendini vazgeçilmez sananlara değineceğim.

Her fırsatta gençlerin ve yeni isimlerin önünü açmaktan dem vuran yerelden genele bütün siyasetçiler iş son noktaya geldiğinde ne hikmetse bu söylemlerini hemen unuturlar.

İttifaklar tabanda ne oranda karşılık buldu bekleyip göreceğiz. Ama CHP kendi içinde aday belirleme sürecini (yanlışları ve doğruları ayrı bir tartışma) tamamlayıp isimleri açıkladıktan sonra maskeler düşmeye başladı.

Bandırma’da CHP’nin dört tane belediye başkanı aday adayı vardı. Bandırma CHP’nin son yirmi yılına bakarsanız hep aynı isimleri görürsünüz. Ya bu ağabeylerin destekledikleri milletvekili adayı olur, ya da belediye başkan adayı. Geçen dönem önseçim yapıldı hiç kimse bu kadar gürültü çıkarmadı.

Bandırma’ da siyasi gündemi bu aralar Dursun Mirza belirliyor. Sayın Mirza başkanlığı döneminde devraldığı projeleri tamamlamış, yeşil alanlar yapmış belli ölçülerde başarılı kabul edilebilecek bir isimdir. Ama partisi tekrar aday göstermedi. Bu andan itibaren daha önceki helalleşmeler bir kenara bırakıldı haram etmeler başladı.

Tolga Tosun’u tanımam. İki seçim döneminde de halkla en fazla iç içe olan seçim dönemleri dışında da halktan hiçbir zaman kopmayan Metin Ok’un adaylığı diğer isimleri ve ağabeyleri rahatsız etmiş olmalı ki hemen bir ‘’Bandırmalılık’’ icat ettiler. Bir kere kendisini sosyal demokrat ve sol kültürden sanan hiçbir kimsenin şaka yollu dahi söylememesi gereken bir söylem. Bu iktidar partisinin yeri geldiğinde kullandığı ırkçı söylemlerden farksız bir söylem. Hadi bunu geçtik.

Son ana kadar kendi isminin açıklanacağını sanan Dursun Mirza adı açıklanmayınca değerlendirmeler ve dedikodular aldı başını gidiyor. Bütün bunlara da Sayın Dursun Mirza prim veriyor.

Jane Austen’in “Mansfield Park” isimli romanında “Bencillik affedilmelidir, çünkü hiç iyileşme ümidi yok’’ diye ekler.

Sayın Mirza’nın çıkışları ve girişimleri bende bu düşünceyi uyandırdı. Bencillik öyle bir duygudur ki en çok sevdiğini söylediğin kişiye ve yere zarar verir. Eğer Sayın Mirza partisine, Bandırma’ya ve ilkelerine bağlı ise ve gerçekten seviyorsa önce partisine sonra Bandırma’ya zarar vermeyi bırakmalıdır. Böyle devam ettiği sürece iktidar partisinin değirmenine su taşımaktadır.

Lütfen Sayın Mirza. Şöyle sakince ve yalnız bir düşünün. Son üç yıldır halktan koptunuz. Ulaşılmaz oldunuz. Çevrenizi sarmış üç beş mütahitten başka size ulaşabilen kendi partinizde

bile kimse yoktu. Hem siz her fırsatta makam mevki peşinde olmadığınızı söylüyordunuz. Eğer ruhunuzun derinliklerinde gizlenmiş ‘’bencilliğiniz’’ şimdi sizi ele geçirmek istiyorsa ona teslim olmayın. Bir ‘abi’ olarak dışarıdan deyimlerinizi aktarın. Amaç zaten halka hizmet etmekse bunun için başkan olmaya gerek yok. Sivil bir vatandaş olarak da beklentisiz halka hizmet edip daha çok dua alırsınız.

İktidardan vazgeçmek istemeyenlerin kafalarının içinde gizli bir gündemlerinin olduğunu düşünmüşümdür. Bu gizli gündem siyasi veya ekonomik bir çıkar ilişkisidir. Sosyal demokrat kültürün egemen olduğu Avrupa ülkelerinde kaç belediye başkanı veya milletvekili veya Genel Başkan üst üste iki ve daha fazla süre için adaylık talebinde bulunur?

Hırslarınızın esiri olmadan, Bandırma’ya katkı sunmaya devam edin Sayın Başkan. Milletin ağzı torba değil. Büzemezsin.

Bencil olmadığınızı bize gösterin Sayın Mirza.

Bir bölen olmayın. Koltuk bu. Oturunca demek ki kolay kalkılmıyor.

Yine de takdir sizin.

11.02.2019