Atı Alan Üsküdar'ı Geçti Mi?

Bir hikâye ile başlayalım.

Zenginliği kadar gaddarlığı ile de nam salmış, atlara düşkün Bolu Beyi, bir gün seyisi Yusuf’a,

“Bana öyle bir tay bul ki, eşi emsali olmasın” demiş.

At bakıcısı Yusuf, yollara düşmüş. Sakarya dolaylarında nehir kenarında otlayan; yelesi kısa, kuyruğu uzun, alt dudağı üst dudağından ileride, yumru alınlı, kamış kulaklı, uyluğu dolu, böğrü küçük, yürürken kendini dengeleyen, önüne çıkan engelden irkilmeden sıçrayıp geçen bir Ahal-Teke kısrak ile nehirden çıkıp, ıslak beyaz tüylerinden yansıyan güneş ışıklarının ona bakanın gözlerini kamaştıran, vücudu kaslı, kalın boyunlu bir aygırın çiftleştiğini görmüş.

Seyis, kısrağı takibe almış. On bir ay yavrunun doğmasını, altı ay da anasını emmesini beklemiş.

Tay, geçen sürede bir türlü beklenen gelişmeyi gösterememiş ama tecrübeli seyis onun esaslı bir küheylan olacağını bildiğinden yedeğine katıp Bolu Beyi’nin yanına varmış.

“Beyim, benden istediğinizi getirdim,” demiş.

Bolu beyi, başı önünde, griye yakın beyaz renkli, sıska tayı görünce:

“Bunca zaman bekledim ve sen, bana bunu mu getirdin?” diye bağırmış. Seyisin gözlerine kızgın demirle mil çektirmiş.

Cılız tayla, acılar içinde evine gelen seyis, oğluna olanı biteni anlatarak:

“Oğul, bu tayı güneş girmez bir mağarada kırk gün besle ve kimselere gösterme…”

Oğul Ruşen Eşref, Tay-Kırat’a mağarada babasının anlattığı gibi bakmış. Kırk gece taşlık arazide, kırk gece de vadilerde dolaştırmış.

Kırat öylesine gelişmiş ki, uçar gibi koşmaya başlamış. ‘Körün oğlu’ –Köroğlu- intikam vaktidir deyip can yoldaşı Ayvaz ile Çamlıbel’e çıkmış.

Kırat’ın, Köroğlu’nun, Ayvaz’ın ünü yörede almış yürümüş. Köroğlu’nun yiğitliğini, Kırat’ın geçilemez olduğunu Bolu Beyi de duymuş. Hasetlenmiş, öfkelenmiş…

Kırat’ın, Köroğlu’nun elinden alınması için bir at hırsızını görevlendirmiş.

At hırsızı, nasıl yaptıysa Köroğlu’nun grubuna girerek bir punduna getirip Kırat’ı çalmış…

Köroğlu, atının çalındığına üzülmüş; kendisine yapılan ihanete öfkelenmiş. Adamlarını gruplara ayırıp atı ve haini köşe bucağı aramış. Bulamamış…

Ertesi günün akşamına doğru adamlarından biri,

“Hainin izini buldum, İstanbul’a gitmişler. Atı alan, Üsküdar’ı geçmiş pazara gitmiş.” haberini getirmiş.

Köroğlu, hazırlık yapıp Ayvaz ile İstanbul’a gitmiş. At Pazarı Meydanı’nda Kırat’ı görmüş.

Satıcıya:

“Atı alacağım ama bir tur atayım, huyuna suyuna bakayım,” demiş.

Ata biner binmez sahibini tanıyan Kırat, uçar gibi koşmaya başlamış.

Atın arkasından bakakalan satıcı, gidenlerin geri gelmeyeceğini anlamış, sağa sola koşuştururken yanına yaşlı bir adam gelmiş:

“Boşuna gayret, Atı alan Üsküdar’ı geçti. O adam atın sahibi Köroğlu idi…” demiş.

**

Şimdi gündeme dönelim.

Mutlaka okudunuz veya duydunuz.

Amerika Birleşik Devletlerinden bir petrol firması, PKK/PYD’nin oluşturduğu SDG ile petrol anlaşması imzaladı.

**

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı:

*Anlaşmayı kabul edilemez bulduğunu;

*ABD’nin uluslararası hukuku hiçe saydığını;

*Atılan bu adımın, Suriye’nin toprak bütünlüğüne, birliğine, egemenliğine kasteden ve terörizmin finansmanı kapsamına girdiği için esefle karşıladığını ifade ederek ‘çok sert bir tepki’ gösterdi.

**

Suriye Dışişleri Bakanlığı, anlaşmayı “yasa dışı” ilan etti.

Şam yönetimi, Suriye’nin petrolünü ‘çalmak’ için imzalanan anlaşmayı ‘en güçlü şekilde kınıyoruz’ dedi.

**

Anlaşmanın uzun süredir gündemde olduğu konuşulurken:

PYD/PKK ile anlaşma yapan firmanın CIA bağlantılı olduğu iddia edildi.

**

ABD Dışişleri Bakanı, anlaşmanın hükümetlerince desteklendiğini açıkladı.

ABD’nin Suriye özel temsilcisi “Ankara’nın olumsuz tepki vermediğini,” ifade etti.

**

Sanırım, birçoğumuz bu açıklamaları okuduktan sonra içinden “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş” diye düşünmüş olmalı.

Ama soru şu:

At, Üsküdar’ı hangi yöne doğru geçti,

Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçer gibi mi?

Yoksa

Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçer gibi mi geçti?

**

Bilemeyiz, aslında bir önemi de yok.

Biliriz ki, at sahibine göre kişner…

SÜHA ORAL/BANDIRMA /05-08-2020