Antik Zamanlarda İskit Kraliçesi..Tomris

Antik Zamanlarda İskit Kraliçesi..Tomris

 EMRE ERTEN

Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü, İstanbul.emre.erten@istanbul.edu.t- Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi/Mediterranean Journal of Humanities VI-2, 2016, 237-263.

Antikçağda âdeta efsaneleşmiş öyküsü ile pek çok antik yazarı etkilemiş olan Tomyris ünlütarihçi Herodotos’a (I. 205) göre εassagetlerin kraliçesidir (ayrıca krş. εoorman-Uitterhoeve1λλ5, 6κ4ν Kytzler 1λλι, 161ν Högemann 2002, 6ι3). τrijinal şekli To/murij olan bu isme antikyazarlarda Tameris, Tamiris, Tamyris, Tomiris veya Tomaris olarak da rastlanmaktadır(Hermann 1λ30, 212κ, κν Ziegler 1λ3ι, 1ι02, 1-14, 1ι04 43). Gera bu ismin “demir ” anlamınagelen Türkçe kökenli bir kelimeyle veya İran kökenli bir başka kelimeyle ilişkili olabileceğini belirtmektedir (Gera 1λλι, 1κι dn. 2). Polyainos, Theon, Suda ve Strabon’da da Tomyris’tenεassaget olarak söz edilmekle beraber, pek çok antik yazarda Tomyris bir İskit kraliçesi olarakkarşımıza çıkmaktadır. Söz gelimi, Sukianos’ta ( Khar . 13) hemMassage/tidoj (Sassaget), hemdeo th\n Skuqda(İskit sınırında), Diodoros’ta isim  (İskitlerin kraliçesi)ν Frontinus, Iustinus, τrosius, Ammianus εarcellinus (Kyros’un İskit seferi ile Dareios’unkini karıştıran bu yazar için bk. Ziegler 1λ3ι, 1ι03, 51-54), Ampeliusve Anthologia δatina gibi kaynaklarda da yine Scytharum regina(İskitlerin kraliçesi) olarak anılmaktadır (Ziegler). Ünlü tarihçiHerodotos’a göre büyük ve güçlü bir ulus olan εassagetler, Hazar Denizi’nin doğusunda,kendileriyle Persler arasında doğal bir sınır teşkil eden Arakses Nehri’nin ötesindeki uçsuz bucaksız düzlüklerin büyük kısmını ellerinde tutarlardı (Hdt. I. 201-202, 204ν ayrıca bk.Herman). Günümüzde de εassagetlerin genel olarak Aral Gölü civarında yaşadıkları kabuledilmektedir (Gera 1λλι, 1κιν Högemann 2002, 6ι3ν εemiş 2005, 2λ). Diğer yandanHerodotos, εassagetlerin İskit soyundan olduklarını söyleyenlerin olduğunu belirterek onlarıngiyim kuşam ve yaşam tarzı bakımından İskitlere benzediklerini anlatmakta ise de εassagetlerve İskitler arasında farklılık olduğunu da özellikle vurgulamaktadır. Söz gelimi erkeklerin tek kadınla evlenmeleri ama ortak faydalanmalarına dair bir âdeti Hellenlerin İskitlere yakıştırdığınıama bunun aslında εassagetlere ait olduğunu belirtir (Hdt. I. 201-204, 215-216ν Hermann 1λ30,2126, 25 vd.ν Ziegler 1λ3ι, 1ι03, 26-30ν Gera 1λλι, 1κκ-1κλν Sauter 2000, 13ι-140). Diğeryandan εemiş (2005, 2λ, 41-42), εassagetlerin Sakalardan nadiren ayırt edilebildiklerini fakatırksal tespitlerin kesin olmadığını belirtmektedir. Hermann (1λ20, 1ικι, 51-56), Kyros’undöneminde Saka adının εassagetler için de kullanıldığını söyler, Durmuş (200κ, κ, 22, 42 ve51) da εassagetleri İskit/Saka topluluklarının en büyük grubu olarak nitelemektedir (ayrıca krş.ἐurchard 2001, 1235). Diodoros (II. 43) ise εassagetleri bir İskit boyu olarak görürken,Strabon (XI. κ. 2) Hazar Denizi çevresinde hüküm süren İskitlerin Dahalar olarak adlandı-rıldıklarını belirtir.

*

Dahaların MÖ IV. yüzyıldan itibaren Hazar Denizi ile daha doğudaki τkhos Irmağı arasına yerleştikleri, daha sonradan batıya, Hazar’ın kuzeydoğu kıyılarına yerleştikleri bilinmektedir (Tezcan 2014, 55 vd.).Strabon (XI. κ. 2) buna ilave olarak daha doğudakiİskitlerin de εassagetler ve Sakalar olarak adlandırıldıklarını belirtir. Flavius Arrianos (anab.IV. 16. 4,ιν 1ι. 1-ι) εassagetleri Sogdiana’nın civarında oturan İskitler olarak görmekte vessagetlerle İskitlerin adını pek çok defa synonim olarak anmaktadır (ayrıca krş. Sauter 2000,140 dn. 265). Hekataios ise Karadeniz İskitleri, Hazar Denizi’nin doğusundaki geniş düzlük-lerde yaşayan εassagetler ve onların da doğusunda bulunan Sakai Amyrgioi adlı kavimlerdensöz eder (Durmuş 200κ, κ. εassagetler için özellikle bk. Hermann 1λ30, 2124 vd.ν Sauter 2000,13λ).εassagetler tarih sahnesine ilk olarak büyük Pers kralı II. Kyros’un egemenliğinin sonzamanlarında çıkarlar (εÖ 530/52λ). ἐu dönemde bağımsızlıklarının Kyros’un düzenlediği birseferle tehlikeye düştüğü anlaşılmaktadır. Herodotos gerek εassaget tarihinin bu kısmından ge-rekse onların kraliçesi Tomyris’ten detaylı şekilde bahseden kaynaklarımızın başında gelmekte-dir. Tarihçiye göre, giriştiği savaşlarda hep zaferler elde eden Pers kralı bu halkı da ele geçirmek için sabırsızlanmaktaydı. O sırada εassagetlerin başında, kocasının ölümünün ardındanyönetimi ele almış olan Tomyris bulunmaktaydı. Duncker (153, 56), bu halklarda esir düşenveya ölen kocalarının yerine eşlerinin yönetimi ellerine aldıklarını belirtir. Kyros elçiler gön-dererek onunla evlenmek istediğini bildirir, fakat bu isteğin altında yatan asıl sebebin ülkesininyönetimini ele geçirmek olduğunu anlayan Tomyris bunu kabul etmez (Högemann 2002, 6ι3).Bunun üzerine Kyros ordusunu εassagetlere karşı düzenleyeceği sefer için hazırlamaya başlar.bu esnada Tomyris, Kyros’a bir elçi gönderir ve onu bu savaştan vazgeçirmeye çalışır. Şayet bu düşüncesinden vazgeçmeyecekse de εassagetlerin ırmaktan üç günlük yol kadar çekileceğini veo zaman ülkesine girmesini ya da istiyorsa Kyros’un aynı şeyi yapmasını söyler. Kyros, Persileri gelenleriyle durumu görüşür ve δydialı Kroisos’un önerisi üzerine εassagetlerin ülkesinegirmeye karar verir. Tomyris kendi yaptığı teklife uygun şekilde geri çekilir ve Kyros yönetimi oğlu Kambyses’e bırakıp Arakses Irmağı’nı geçer. ἐir süre sonra da Kroisos’un önceden kendi-sine verdiği öğüdü tutarak εassagetleri kandırmak için bir miktar askerini bolca yemek veşarapla bırakıp asıl savaşçı gücüyle geri çekilir. εassagetler bu hileye aldanarak saldırırlar ve bu az sayıdaki askeri yendikten sonra buldukları yiyecek-içeceklerle kendilerine bir şölentertiplerler. İyice doyup yerlerinden bile kalkamaz hale gelince de Persler saldırıya geçer ve pekçoğunu öldürürler. Tomyris’in ifadesine göre εassaget ordusunun yaklaşık üçte biri yokedilmiştir (Hdt. I. 212). bu arada Tomyris’in oğlu Spargapises’i de esir alırlar. Gera, bunun bir başka İskit adı olan ve Herodotos’ta (IV. ι6) da anılan Spargapeithes (Spargapeyhw) ile büyük benzerlik gösterdiğini belirtmekte ve İran kökenli bir isim olabileceğini düşünmektedir (Gera ). bunun üzerine Tomyris, Kyros’a yeniden bir haberci gönderir. Haberci de onun bu zaferi εassagetlerin bolca içtiği şarap sayesinde yanihileli bir şekilde kazandığını söyleyip, Tomyris’in oğlunu geri vermesini ve ülkesinden çıkıp gitmesini, yoksa onu kana doyuracağını bildirir, fakat Kyros bu sözlere aldırmaz. Tam buesnada Tomyris’in esir tutulan oğlu da bir fırsatını bulup kendini öldürür. ἐunun ardındanTomyris bütün kuvvetleriyle Kyros’un üzerine yürür. Uzun ve kanlı bir çarpışmanın ardından εassagetler galip gelir, Kyros da bu savaşta ölür. Tomyris savaş meydanında elinde kanla dolu bir tulumla Kyros’un cesedini arar ve bulunca da kesik kafasını bunun içine daldırır. Gera,Kyros’un başını gövdesinden bizzat Tomyris’in ayırdığını düşünmektedir (krş. δukian. Khar .13). Gera, Tomyris’in bunu cesetle alay etmek için yapmadığını, yalnızca daha önce verdiğisözü yerine getirmeyi amaçladığını eklemektedir. Gera bazı araştırmacıların Tomyris’in kesilenkafayı kanla dolu tuluma daldırması eylemini İskitlerde âdet olan ve Herodotos’un (IV. 64-66)da söz ettiği, öldürülen düşmanın kafasının kesilip şarap kupası yapılmasına yakın gördüklerinide belirtir (Gera). Ancak Tomyris’in sonradan Kyros’un başını bu amaçlakullanıp kullanmadığına dair bir bilgimiz bulunmamaktadır. sizce, çok öfkeli olan Tomyris bizzat cesedin başında ifade ettiği gibi, bunu acımasız Kyros’u kanla doyuracağına dair öncedenverdiği sözün gereği olarak yapmış görünmektedir. σitekim Valerius εaximus, Iustinus veτrosius da onun Kyros’u kana susamışlıkla suçlayan ifadelerine yer verirler ve Herodotos’unanlatımıyla benzerlik gösterirler. Herodotos burada anlatımını bitirirken Kyros’un ölümüyleilgili başka pek çok öykü olduğunu fakat kendisine en doğru görüneni naklettiğini vurgular.Herodotos’un (I. 204-214) bu olayla ilgili anlatımıyla Iustinus, δukianos, Suda ve Valeriusεaximus’unkiler uyuşmaktadır (Ziegler 1λ3ι, 1ι02, 5κ-5λν Duchesne-Guillemin 1λιλb, κκ5).Tomyris hakkında bilgi veren belli başlı diğer yazarlara baktığımızda bunlardan ilk gözeçarpan εÖ I. yüzyıl yazarlarından Diodoros’tur (II. 44. 1-2). Diodoros’un
 Bibliotheke Historike adlı eserindeki anlatıma (II. 43. 5) göre, o zamanın en güçlü krallarından biri olan Kyros çok büyük bir orduyla “ İskit ” ülkesine sefereçıkmış fakat “bir İskit kraliçesi” Perslerin ordugâhınıyıkmış, kralları Kyros’u yakalamış ve çarmıha germiştir . İlginç şekilde Tomyris’in adını vermeyen Diodoros ayrıcaKyros’u yenilgiye uğratanların εassagetler olduğunu da belirtmemekte ve bunları ‘İskitler’ ola-rak tanımlamaktadır. Ziegler’e (1λ3ι, 1ι03) göre, Diodoros bu öyküyü Amazonlara benzeyenİskit kadınlarının erkeklere denk olan erdemlerine kanıt sunmak için nakletmiştir.ἐir başka kaynak ise ἐiblioteca εedicea δaurenziana’da muhafaza edilen εS XII.-XIII.yüzyıldan kalmaCodex Laurentianus gr. 56-1’in içinde yer alan ve olasılıkla εÖ II. veya I.yüzyıla tarihlenen γυ “ savaş konular nda zeki vecesur kadnlar ” başlığıyla yer alan küçük bir çalışmadır (Gera). modern literatürde AnonymusTractatus de Mulieribus Claris in Bello veya Anonymus de Mulieribus   olarak da anılan bu küçük çalışma, adından da anlaşılacağıüzere anonim bir eser olup, özellikle savaş alanında önemli yararlılıklar göstermiş olan on dört Hellen ve barbar kadınla ilgili kısa notlar içermektedir. Söz konusu kadınlarla ilgili buçalışmanın dayandığı kaynaklar ise genellikle εÖ V.-IV. yüzyıllarda faaliyet göstermiş yazarlarolup, neredeyse hepsinden isimleriyle söz edilmektedir (Gera 1λλι, 3ν ayrıca krş. 2κ-2λ). σitekim Tomyris hakkındaki bilgilerin de Herodotos’tan alındığı açıkça belirtilmektedir. bunagöre Kyros, bir oğlu olan gassaget kraliçesi Tomyris’e anlaşma olanağı bulunmayan bir savaşilan ettiği zaman, Tomyris Kyros’a, öncelikle kendi ülkesinde barış içinde kalmasını ya dagerçekten savaşmak istiyorsa üç günlük bir mesafe kadar geri çekilerek ordusuyla beraberTomyris’i orada karşılamasını ya da tam tersini yapıp İskitlerin ülkesine aynı şekilde girmesinisöyler. Kyros da ona karşı ilerleyip, savaşta galip gelir. τğlu canlı olarak Perslerin elinedüşünce Tomyris tekrar haber gönderir ve bu zaferle yetinip onu kendisine geri vermesini veülkesine dönmesini söyler. Fakat Kyros, çocuğun intihar ettiğini bildiği için bu teklifireddedince, Tomyris bütün ordusuyla saldırıp sadece kazanmakla kalmaz aynı zamanda ölmüşolan Kyros’u bulup oğluna karşılık onun cesedine zarar verir. Görüldüğü gibi bu çalışma ileHerodotos’un anlatımı arasında önemli benzerlikler olduğu açıktır. Özellikle de savaştan önceTomyris’in Kyros’u vazgeçirmeye çalışması ve üç günlük mesafe ile ilgili teklifi, bu çalışmadaHerodotos’tan yararlanıldığını göstermektedir. Ancak bu noktada bazı önemli farklılıkların bulunduğunu da göz ardı etmemek gerekir. ἐunların içinde en çok göze çarpan kuşkusuzKyros’un cesedine yapılan muamele ile ilgilidir. σitekim Herodotos’un yanı sıra Tomyrishakkında bilgi veren Valerius εaximus, δukianos, Iustinus, Sidonius, τrosius gibi kaynaklardaKyros’un başının kesilerek kan dolu bir tuluma sokulduğundan bahsedilmesine rağmen buradasöz konusu çarpıcı detaya yer verilmediği görülmektedir (Gera 1λλι, 203 dn. 5κ, 204). Ancak bu çalışma ile Herodotos arasındaki farklılıklar bununla da sınırlı değildir. Söz gelimi olayöncesinde Kyros’un Tomyris’e yaptığı evlilik teklifinin reddedilmesi, savaş hazırlıkları,Kroisos’un önemi ve tavsiyeleri, Kyros’un kurduğu şaraplı-yemekli tuzak, Tomyris’in bununlailgili öfke dolu sözleri ve intikam yemini, Persler ve εassagetler arasında gerçekleşen ikinci veçok şiddetli çarpışma ile bunun sonunda Tomyris’in yaptığı trajik konuşma da Herodotos’taolan fakat bu çalışmada yer verilmeyen önemli detaylardır. Gera, Herodotos’ta belirenTomyris’in karanlık, coşkulu ve dramatik yönünün bu çalışmada tümüyle göz ardı edildiğini belirterek, dolayısıyla sadece bu bilgilerin değil aynı zamanda Herodotos’taki renkli veetkileyici anlatımın da tümüyle kaybolduğunu vurgulamaktadır. Diğer bir önemli farklılık daçalışmada Spargapises’in isminden söz edilmeyerek sadece Tomyris’in ‘oğlu’ olarakanılmasıdır. Gera 201 ve 204), burada Tomyris’in sade bir anlatımla yalnızcakederli ve kindar bir anne olarak gösterildiğini, fakat onun asil, güçlü ve bilge bir kraliçe olarak bundan daha derin bir niteliğe sahip olduğunu belirtmektedir. ἐunun yanı sıra, söz konusuçalışmada Iustinus, Frontinus, Diodoros ve Polyainos gibi kaynaklardaki başka bilgiler de yeralmamaktadır.MS I. yüzyılda imparator Tiberius zamanında yaşamış olan Valerius Maximus da Facta et Dicta Memorabilia( Anılmaya De ğ erİşler ve Sözler ) adlı eserinde (IX. 10, ext. 1), Tomyris’e çok kısaca değinir. İntikam konusunda meşhur olmuş iki kadından birisi olarak Tomyris’e değinen yazar, Kyros’u kana doymazlıkla suçlayarak onun başını kestirdiğini ve insan kanıyladolu bir tuluma soktuğunu söyleyerek bunu oğlunu öldürdüğü için yaptığını vurgular. YazarTomyris’in oğlunun adını vermez, ayrıca Herodotos’un aksine intihar ettiğinden değil, Kyrostarafından öldürtüldüğünden sözeder.Yine MS I. yüzyıl yazarlarından Sextus Iulius Frontinus ise,Strategemata adlı eserinde,sadece İskitlerin kraliçesi “
Tamyris” ile Pers kralı Kyros savaştığı sırada “Tamyris’in” bir kaçış hilesiyle onu kendi askerlerinin iyi bildiği dar geçitlere çektiğini ve orada ansızın geri dönüp arazinin de yardımıyla büyük bir zafer kazandığını anlatmakla Herodotos’tan tamamen farklı birbilgi sunmaktadır (Frontin. II. 5. ayrıca bk. Erim , 215).ἐir diğer kaynak ise MS II. yüzyıl yazarlarından olan ve farklı etnik kökenlerden çok sayıdakomutana ait yüzlerce savaş taktiğini bir araya getiren εakedonyalı Polyainos’tur. Roma’dahatip ve avukat olarak faaliyet gösteren yazar, εS 161-162 yıllarında dönemin Roma imparator-ları εarcus Aurelius ve δucius Verus’a Parth savaşları sırasında faydalı olması için kaleme aldığı
Strategemata
 adlı eserinde bu olaya da çok kısaca değinmektedir. Ancak yazar, aşağıdadaha geniş biçimde ele alacağımız gibi şarap ve yemekli tuzağı kuran kişi olarak Herodotos’untam aksine Tomyris’i göstermekte ve Perslerin büyük yenilgisini de ikinci bir savaştan sözetmeyip doğrudan bu olaya bağlamaktadır (Polyain. VIII. . Polyainos ve eseri için bk. Kelber1).εS II.-III. yüzyıl (ς) yazarlarından olan εarcus Iunianus Iustinus da Herodotos veFrontinus’un karışımından oluşan bir anlatım sunmaktadır. Iustinus hakkında eldeki bilgileroldukça sınırlı olup, Pompeius Trogus’un eserinin bir özetini (epitomos) yazdığı bilinmektedir(Iust. I. κν ayrıca bk. Erim Grakov 2006, 22. Iustinus’un, Tomyris hakkındakianlatımıyla benzerlik gösteren yazarlar için bk. Ziegler ve Duchesne-Guillemin ). Iustinus’un verdiği bilgiye göre Kyros, Asia’ya boyun eğdirdikten birsüre sonra İskitlerle savaşmıştır. τ zamanlar Tomyris İskitlerin kraliçesidir. Kadın olmasınarağmen düşman karşısında korkuya kapılmamış, aslında engelleyebileceği halde Perslerin aradasınır teşkil eden Arakses σehri’ni geçmesine izin vermişν bunu da savaş sırasında kendisinin iyi bildiği topraklarda bazı fırsatlar yaratmak ve düşmanın geri çekilme yolunu nehir yardımıylakesmek istediği için yapmıştır. ἐöylece Kyros σehri geçer ve İskit ülkesinde bir süre ilerleyipsonunda ordugâhını kurar. Ardından Kyros korkuya kapılmış gibi davranarak geri çekilir veordugâhı bolca şarapla ve bir şölende olabilecek her şeyle beraber terk eder. Tomyris bunuduyunca ordusunun üçte birlik kısmını oğluyla birlikte gönderir. Kyros’un ordugâhına vardıklarızaman bu tecrübesiz genç komutan savaşın asıl hedefini unutarak âdeta bir şölen verir ve barbarlar düşmanı hesaba katmadan “alışık olmadıkları” şarapla sarhoş olurlar. Kyros onların budurumunu haber alınca geceleyin geri döner ve kraliçenin oğluyla beraber hepsini yok eder.Iustinus’a göre Tomyris, ordusunun bu kadar büyük bir kısmını ve biricik oğlunu kaybetmesin-den dolayı gözyaşlarına boğulmak yerine acısına teselli bulabilmek için intikam peşine düşer ve bu zaferden dolayı sevinç içinde olan düşmanı bir tuzağa çekmek üzere harekete geçer. ἐuyenilgi yüzünden kendine güvenini yitirmiş ve korkmuş gibi davranan Tomyris geri çekilir veKyros’u dar geçitlere doğru çeker. ἐuradaki dağlarda bir pusu kurarak iki yüz bin Pers askeriniKyros ile beraber yok eder. Iustinus’a göre bu savaşın bir diğer şaşılacak yönü bu kadar büyükPers ordusundan geriye bir tek habercinin bile kalmamış olmasıdır (Aynı doğrultuda bilgi verendiğer kaynaklar için bk. Gera 1λλι, 202 dn. 53). Sonra Tomyris Kyros’un kesik başını insankanıyla dolu bir tulumun içine sokar ve acımasız Kyros’u böylece kana doyurduğunu söyler.Son olarak da Kyros’un aralıksız olarak 30 yıl boyunca çok başarılı bir hükümdar olduğunuilave eder. Gera, Tomyris’in kederinden ve erkeksi cesaretinden söz eden Iustinus’un oldukçarenkli ve patetik bir üslûp kullandıklarını belirtmektedir (Iust. I. κν ayrıca bk. Gera 1λλι, 204).Tomyris ile ilgili bu anlatımın ilk kısmında Iustinus ve Herodotos büyük ölçüde ben-zeşmektedir. τ da tıpkı Herodotos gibi Kyros’un İskit ülkesinde ilerleyişini, İskitlere karşı şarapve yemekle uyguladığı taktiği ve barbarların ordusunun üçte birinin yok edildiğini anlatır.Bununla beraber bazı farklılıklar da yok değildir. Nitekim bunlardan ilk göze çarpan, Iustinus’unsürekli olarak ‘İskitlerden’ söz etmesi ve iki kavim arasındaki ayrımı dile getiren Herodotos’unaksine Gassagetlere değinmemesidir. Ayrıca Herodotos, Tomyris’in ilk başta Kyros’u savaştanvazgeçirmeye çalışmasına, sonrasında karşılıklı üç günlük yol mesafesinde savaş yapılmasına  dair teklifine yer verirken, Iustinus bundan bahsetmemektedir. Fakat bu kısımdaki en önemlifarklılık şüphesiz Herodotos’un, Tomyris’in oğlunun esir edilip sonradan kendini öldürdüğünüanlatmasına karşılık Iustinus’ta onun Kyros’un düzenlediği gece baskını sırasında öldürül-düğünden söz edilmesidir. ἐundan sonra Perslerin yenilgisiyle son bulan ikinci çarpışmaylailgili olarak ise Iustinus, Herodotos’u bırakarak Frontinus’taki anlatımın bir benzerini aktar-maktadır. ἐu kısımda Herodotos ile arasındaki en önemli farklılık Iustinus’un, Perslerin Tomyristarafından dağlarda kurulan tuzağa düştüğünü belirtmesine karşılık, Herodotos’un böyle birtuzaktan hiç söz etmemesidir. Ayrıca yine bu ikinci savaşla ilgili olarak Iustinus ile hemHerodotos hem de Frontinus arasında bir başka farklılık daha göze çarpmaktadırν Iustinus Persordusunun bu faciayı haber verecek tek kişi bile kalmayacak şekilde yok edildiğini savunurkenHerodotos onların ‘büyük kõsmõnõn’  katledildiğini söylemekte, Frontinus ise herhangi bir sayıvermemektedir. Iustinus ile Frontinus arasındaki bir diğer önemli fark ise, Iustinus’un busavaşta Kyros’un öldüğünü söylemesine ve bununla ilgili detaylar vermesine karşılık,Frontinus’ta kraliçenin Kyros karşısında tam bir zafer kazandığının belirtilmesi, ancak Perskralının bu savaşta öldüğünün açıkça dile getirilmemesidir (Hdt. I. 214 krş. Frontin. II. 5. 5).ἐunun ardından Iustinus son olarak tekrar Herodotos’un anlatımına dönmekte ve benzer şekildeTomyris’in içi kan dolu bir tuluma Kyros’un kesik başını koymasıyla ilgili detaylara yer ver-mektedir (Iustinus ile başka yazarlar arasındaki benzerlikler ve bunların Tomyris hakkındakigörüşleri için bk. Ziegler 1λ3ι, 1ι03, 44-5ι).Tomyris ile Kyros arasında yaşanan bu olayın yankılarının εS VI. yüzyıla gelindiğinde bilehalen devam ettiği anlaşılmaktadır. σitekim Got yazar Iordanes de eserinde bu konuyu kısacaele almış fakat farklı bir şekilde anlatmıştır. Yazar Kyros’un seferiyle daha sonra gerçekleşenDareios’unkini karıştırmış ve Tomyris’i de büyük olasılıkla εassagetlerden esinlenerek bir Getkraliçesi gibi göstermiştir (Ziegler 1λ3ι, 1ι04, 3ιν Fuhrmann 1λιλ, 143λ. τrta Çağ ve dahasonrasında Tomyris hakkındaki anlatımlar ve tasvirler için bk. εoorman-Uitterhoeve).Görüldüğü üzere, Tomyris hakkındaki mevcut bilgilerimizin tümünü Kyros ile aralarındagerçekleşen savaşta yaşanan hâdiseler oluşturmaktadır. Ancak bu savaşa dair antik yazarlardaçeşitli anlatımlar bulunmakta ve bunların bir kısmı birbiriyle örtüşürken bir kısmı ise önemlifarklılıklar göstermektedir. Weißbach (1λ24, 1156), Herodotos’un yazdıklarını süslü bir anlatımolarak nitelemekle beraber, Kyros’un ölümüyle ilgili kaynaklar arasında en geniş yeri onaayırmakta, ayrıca tarihçinin bu anlatımıyla antik dönemde derin bir yankı uyandırdığını ve pekçok yazarın ondan etkilendiğini belirtmektedir. Ziegler de, her ne kadar Herodotos’unanlatımının hikâye tarzında olduğunu belirterek, hem Kyros’un εassaget seferi hem de eskiPers, εed ve Suriye tarihi hakkındaki bilgilerin, antik tarih yazarlarının anlatılanlara kolayinanmalarından ve efsanelere düşkünlüklerinden dolayı fazla güvenilir olmadığı şeklindekiStrabon’un (XI. 6. 2) uyarısını hatırlatsa da, diğerlerinin yanında söz konusu olaya en yakınzaman dilimine ait olması nedeniyle Herodotos’un tarihsel gerçekliğe en yakın bilgileriaktardığını söylemektedir (krş. Duchesne-Guillemin ). Ziegler ayrıca Tomyris’inKyros’a elçi göndererek savaşın yeri ve zamanı hakkında teklif sunmasına dair anlatımın dadoğru bilgiye yönelik bir ipucu olarak görülebileceğini belirterek, bununla Vercellae Savaşıarasındaki benzerliğe vurgu yapmaktadır. ἐilindiği üzere, kuzey İtalya’da εÖ 101 yılındagerçekleşen Vercellae Savaşı’nda Kimberlerin önderi ἐoiorix, εarius’a savaşın günü ve yerininkararlaştırılması konusunda teklifte bulunmuştur (Klebs ). Ziegler ()ayrıca konuya ilişkin Herodotos dışındaki antik yazarları ikinci dereceden ve ‘Pers yanlısı’kaynaklar olarak nitelemekte ve bunların Kyros’u bir meydan savaşında yenilmiş göstermekyerine barbarca bir tuzağa düşmüş gösterdiklerini ileri sürmektedir. Hermann (1λ30, 212κ, 3vd.) da, anekdotlarla süslenmiş olsa bile εassaget tarihinin bu kısmıyla ilgili bilgileriHerodotos’a borçlu olduğumuzu belirterek tümüyle tarihçinin eserinden yararlanmaktadır. Aynışekilde Rolle de Herodotos’taki bu anekdotu kabul etmekteν Schiltz ise doğrudan Herodotos’unanlatımına yer vermekle kalmayıp, oğlunun intikamını alan Tomyris’i de acõmasõ z ” olarak nitelemekteν εoorman-Uitterhoeve (1) ve Kytzler (161-162) de Tomyris ileilgili hikâyeyi tamamen Herodotos’a dayandırmakta ve diğer yazarlardaki bilgilere yer vermemektedirler (ayrıca bk. 334). Durmuş’a ( 5-6 ve 10)göre de Herodotos İskitler hakkında elimizdeki en önemli kaynaktır ve verdiği bilgilerin çoğuarkeolojik kazılarla ispatlanmış olup, bazı yanlışları olsa da diğer antik yazarlara göre en eskitarihli bilgileri sunması bakımından da eseri İskit tarihi açısından son derece değerlidir ve “eşi bulunmaz” bir kaynaktır. Högemann (2002, 6ι3) da, Herodotos’u elde bulunan kaynakların eneskisi ve güvenilir olanı şeklinde tanımlayarak yalnızca onun verdiği bilgilerin bir özetininakletmektedir.ἐuna karşılık bazı modern araştırmacılar ise Herodotos’ta anlatılan bu olaya şüpheyleyaklaşmaktadırlar. σitekim Duchesne-Guillemin (1λιλa, 41κ), Kyros’un krallığın kuzeydoğusuveya doğu sınırlarında barbar bir halkla savaşırken öldüğünü belirtmekte ve cesedinin deKambyses tarafından Pers ülkesine gönderildiğini ileri sürmektedir. ἐenzer şekilde Grakov(2006), Herodotos’un verdiği bilgilerin faydalı olduğunu söylemekle birlikte,Tomyris ile ilgili anlatımı ‘efsanevî’ olarak niteleyerek Kyros’un başının kan dolu bir tulumakonulması hadisesine şüpheyle yaklaşmakta ve cesedinin de kesinlikle düşmanların eline geç-mediğini, aksine Pasargadai’a gönderildiğini belirtmektedir. τsten ( 66) de, Kyros’unkrallığın kuzeydoğusunda gerçekleşen savaşlarda öldüğünü belirtir, ancak bununla bağlantılıolarak Tomyris’ten ve İskitlerden hiç söz etmediği gibi o da Kyros’un cesedinin Pasargadai’dagömüldüğünü söyler. Gera da eldeki kaynakların Kyros’un ölümüne dair Herodotos’ta bulunan bilgileri doğrulamak konusunda yeterli olmadığını, Herodotos’un da bizzat söylediği gibi, pekçok kaynak arasından kendisine en makul görüneni seçtiğini vurgulayarak, o da Grakov gibi,Perslerin yenilgiden sonra Kyros’un cesedini alıp Pasargadai’a götürdüklerini, ayrıca Tomyris’invarlığını bile kesin olarak tespit etmenin mümkün olmadığını vurgulamaktadır (Gera 1λλι, 203dn. 63 krş. Wiesehöfer 1. Duncker ise, bir defasında Kyros’un Sakalara karşı düzen-lediği bir seferde, onların kraliçesine yenik düştüğüne dair anlatımların olduğunu ve bu olayınAsya’nın hâkimi olan bu büyük kralın bir kadına yenildiği ve ölümü de onun elinden tattığışeklindeki bazı şiirsel yansımalara yol açmış olabileceğini belirtmektedir (Sauter, Ktesias’ın bildirdiği bu savaşın Saka kraliçesi Spamithre’ye karşı yapıldığını belirtir, bk. Sauter 2000, 140dn. 265 krş.
 . 3. bazı araştırmacılar ise onun adını Sparethra olarak verirken,δlewellyn-Jones & Robson ise bunu Sparethe olarak nakleder, bk. Duncker 1κ53, 5ι2ν Weißbach1λ24, 113ι, 41ν Gera 1λλι, 1λλ-200ν δlewellyn-Jones & Robson 2010, 1ι1. Hermann da,Herodotos’un verdiği bilgilerin nispeten güvenilir oluşuna dayanarak, Kyros’un Sakalara karşıyaptığı seferlerin εÖ 546-540 yıllarında, yani δydia krallığının düşmesiyle ἐabil savaşının başlangıcı arasında meydana geldiğini öne sürmektedir,. Ancak, yukarıda değinilen savaştan sonra, kraliçenin kocası Amorges’inKroisos’a karşı Kyros’a yardım ettiği bilindiğinden söz konusu olayın MÖ 546’dan daha öncegerçekleşmiş olması gerekir, bk. Gera . Bunun dışında Duncker (), yine Sakalara karşıyapılan bir savaşta da, Herodotos’un Massagetlere karşı kullanıldığını söylediği yiyecek-içecekle dolu bir ordugâhın düşmana bırakılması taktiğinin uygulandığını belirterek, Sakalarlayapılan savaşlardaki bu tür ilgi çekici olayların sonradan Massagetlere uyarlanmış olabileceğini,zira Kyros’un Pers krallığının kuzeydoğu sınırlarındaki bir savaşta öldüğünün bilindiğini dile getirmektedir (Hermann 1λ20, 1ιι6, 16ν ayrıca krş. Strab. XI. κ. 5).Tomyris ve Kyros arasındaki savaşla ilgili bilgi veren antik kaynaklara bakıldığında bunla-rın arasında iki temel farklılık olduğu görülmektedir. ἐunlardan ilki, Herodotos’ta anlatılanKyros’un uyguladığı bol şarap ve yemekli savaş hilesinden bazı yazarlarca ya hiç söz edilme-mesi ya da tam tersine Tomyris tarafından uygulanmış gibi gösterilmesidir. İkincisi ise bazıyazarlarca Tomyris’in uyguladığı söylenen dağ geçitlerine doğru geri çekilerek Persleri tuzağadüşürme taktiğinin Herodotos’ta yer almamasıdır. ἐunların ilki ve şüphesiz en ilgi çekici olanıdüşman kuvvetlerine “bol şarap ve yemek bIrakmak ” suretiyle kurulan tuzak olup, yukarıda dadeğindiğimiz gibi Herodotos ve Iustinus’a göre birinci çarpışmada Persler tarafındanεassagetlere/İskitlere karşı uygulanmıştır. Hatta Herodotos’un (I. 20ι) anlatısına göre, Perskralına bu tuzağı kurmasını öğütleyen kişi, esir durumdaki meşhur δydia kralı Kroisos’tur.Gerçekten de Kroisos εassagetlerin topraklarında savaşmanın gerekliliğini açıkladıktan sonra Kyros’a şu sözleri söyler“
 Massagetler Perslerdeki inceliği bilmezler. Bu adamlar õdenemek için sürüle-rimizden birçok hayvan öldürelim, yemekler pişirtelim, konak yerimizde büyük bir şölen verelim; masrafa bakmadanşarap, yemek ne varsa hepsini ortaya dökelim. Sonra konak yerinde ordumuzun en az  İşe yarayanlarını bırakıpp, gerikalanları toplayarak ırmağ a doğru geri çekilelim. Ya büsbütün yanğõl õyorum yada onlar bu kadar güzelşeyi bir arada görünce üzerine atılacaklar ve kendimizi göstermek için meydanıbize bırakacaklar ”.Gerçekten de kısa bir süre sonra Persler bu hilenin yardımıyla massagetleri büyük bir yenilgiye uğratırlar. Ancak yukarıda da değindiğimiz üzere Polyainos ise bu tuzağı kuran kişi olarak şaşır-tıcı şekilde Kyros’u değil tam tersine Tomyris’i göstermekte ve böylece Herodotos ile Iustinus’tan tümüyle ayrılmaktadır. Polyainos’un (VIII. 2κ) bu olayla ilgili sözleri şöyledirμ“Kyros kendisine dğ ru sefere çıktığında Tomyris dü şmanlardan korkmuş gibi davrandı. Massaget ordusu kaçtı, Pers ordusu da peşinden gitti ve onların ordugahında nordugâhõnda bol miktarda şarap, yemek ve kurbanl õk hayvanla kar  şõla şt õ. Persler, sanki bir zafer kazanmõ ş gibi, bütün gece boyunca bunlar õ hiç tereddütetmeden bolca yiyip içtiler. Ancak t õka basa doyduktan sonra uykuyadald õklar õnda Tomyris ansõ z õn gelip yerlerinden bile kõ põrdayamayacak haldeki Persleri Kyros da dâhil olmak üzere katletti
”.Görüldüğü gibi, Polyainos’a ait bu pasajla elimizdeki en güvenilir kaynak durumundakiHerodotos’un ve onunla benzer bilgiler veren Iustinus’un anlatımları tam bir tezat teşkil et-mektedir. bu nedenle söz konusu tuzağın gerçekte kimin tarafından kurulmuş olabileceğine dair bir şüphe uyanmakta ve bu da olayın bazı açılardan yeniden gözden geçirilmesini gerekli kıl-maktadır. Öncelikle, pek çok bilim insanının da belirttiği üzere, yaşananlara “ zamansal  ” yakınlı-ğından dolayı Herodotos eldeki en güvenilir kaynak ise, bu tuzağın Perslerce kurulduğuna dair açık ifadesini görmezden gelmek de doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Ayrıca ünlü tarihçinin buna ilave olarak, mertçe gerçekleşen bir meydan savaşı yerine böyle bir hileyle mağlup edilmiş olmaktan dolayı öfkeli olduğu anlaşılan Tomyris’in sözlerine tüm canlılığıyla yer vermişolmasını da göz ardı etmemek gerekirμ“… Kana doymayan kanlı katil Kyros, bu ba şarıyla övünme; bu zaferi,içtiğiniz vakit sizin de aklınızı başınızdan  alan, damarlarınıza indi ği ölçüde size kötü sözler söyleten üzüm kazandı. Bu zehirdir/iksirdir seni hilebazlıkla oğlumun efendisi yapan; bu, güçlerin boy ölçüştüğü bir bu tuzağa düşenlerin Persler olamayacağı, dolayısıyla Polyainos’un aktardığı bilginin bu bakım-dan hatalı olabileceği şeklinde bir düşünceye yönelmek doğru görünmemektedir.
 
Buna karşılık, İskitlerin şarapla ilgili göreneklerine göz attığımızda yine karşımızaHerodotos’un aktardığı bazı önemli bilgiler çıkmaktadır. ἐunları şöyle sıralayabilirizμ İskitlersavaş esirlerini kurban ettikleri sırada ritüel gereği şarabı bunların başlarına dökerler (töreninayrıntıları için bk. Hdt. IV. 62)ν valiler yılda bir, kendi bölgelerinde suyla şarabı bir krateros  içinde karıştırırlar, savaşta bir düşmanı alt etmiş olan her İskit gelip bundan içer, fakat böyle bir başarı elde edemeyenler bu onur şarabından içemezler. Çok sayıda düşman öldürmüş olanlar iseiki kupayla gelir ve üst üste içerler (Hdt. IV. 66). Şarap ayrıca İskitlerin yemin törenlerinde dekullanılır. İskitler toprak bir kabın içine şarap doldururlar, yemin edecek kişiler buna ayrıcakendi kanlarını da karıştırırlar, sonra kabın içine bir pala, oklar, bir balta ve mızrak daldırılır.ἐundan sonra tanrısal öfke adına yemin ederler ve kaptaki şaraptan az miktarda içerler, orada bulunanlardan ileri gelenler de bunlarla beraber içerler (Hdt. IV. ι0). Herodotos’un bu anlatım-larında İskitlerin şarapla olan ilişkileri daha ziyade insan kurbanı, savaşta gösterilen başarının kutsanması veya yemin törenleri gibi ritüellerle bağlantılı görünmekte olup, tarihçi bu içkinin İskitlerdeki “  günlük kullanIMI” hakkında bilgi vermemektedir. Buna karşılık Hippokrates’in İskitleri şişman, tembel ve vakitlerinin çoğunu şarap içerek geçiren kimseler olarak gösteren anlatımlarının dışında ayrıca İskitlerin Hellenlerden dokuma ürünleri ve zeytinyağının yanı sıraşarap ithal ettiklerine dair arkeolojik kanıtlar da vardır (). Ayrıca İskitlerin şaraba kısa zamanda alıştıkları, içkiye olan düşkün-lüklerine ve “ gürültülü içki âlemlerine” Hellenlerin aşina oldukları, şarabı sulandırmadan içtikleri ve antik yazarlarda şarabın bu tarz içilmesinin “ İskit tarzI” olarak adlandırıldığı da bilinmektedir (Grakov 2006, 110-111). σitekim

MÖ VI. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan ünlü lyrik şair Anakreon’un şu sözleri de günlük yaşamda İskitlerin şarabı nasıl içtiklerini açıklayıcı niteliktedirμ “Gelin, bõrakalIm bir yana
 İskitler gibi gürültü patIrtIyla içmeyi, güzel şarkılarla sakince bulalım kafayı” (Anakr. III. ι6. İskitlerde şarap tüketimi ve ithali ile ilgilidaha detaylı bilgi için bk. Rolle

 Hellen filozoflarının ölçüsüz içmeye dair görüşleri için bk. Ünsal 1λλι, 40νἑluzeau 2013, ι4). bu noktada, yabancı toplumlara ait ilginç etnografik bilgileri tarihsel amaçlıolarak bolca kullanan (Sauter 2000, 132-133) ve bunları bilhassa Hellenlere tanıtmayı amaçedinmiş olan, bu bağlamda İskitler için de elimizdeki en önemli kaynağımız durumundakiHerodotos’un, onların günlük hayatında şarabın yaygın kullanımından bahsetmemiş olmasıdikkat çekicidir. ἐunun da sebebi aslında yine tarihçinin İskitlerle ilgili anlatımının daha en başında verdiği bir detayda yatmaktadır. Buna göre İskitlerin “
esas içkileri” şarap değil kısrak sütünden elde ettikleri bir içecektir. Şüphesiz bu, orta Asya’da günümüzde de tüketilen hafif alkollü bir içecek olan kımızdır (Hdt. I. 216, IV. 2). Dolayısıyla İskitlerin günlük hayatlarında aslında bu sütten yapılma hafif içkiyi yaygın olarak tükettiklerini, yani şaraba fazla dayanıklı olmadıklarını söylemek mümkündür. belki de yukarıda değindiğimiz gürültülü şarap eğlen-celerinin sebebi biraz da burada yatmaktadır. Nitekim Iustinus’un İskitlerde şarap tüketimikonusunda verdiği küçük fakat önemli bir detayda bunu destekler niteliktedir. Yazara göre İskitler“şaraba al õ şk õn olmad õklar õiçin” sarhoş olmuşlar ve bu yüzden Perslerin gece baskınında yenil-giye uğramışlardır (Iust. I. κ). Iustinus’un verdiği bu bilgi aslında İskitlerin asıl içeceklerininkısrak sütü olduğunu vurgulayan Herodotos’un anlatımıyla da uyuşmakta ve onların günlükhayatlarında şarabı çok kullanmadıklarına işaret etmektedir. ἐenzer şekilde Tomyris’in, oğlunuşaraplı tuzak neticesinde esir vermesinden sonra Kyros’a söylediği öfke dolu sözlerin arasındaşarapla ilgili olanlar da bu bakımdan dikkat çekicidir. σitekim Gera da, εassagetlerin bu içkiyealışkın olmadıklarını belirterek Tomyris’in şarabı tanımlamak için kullandığı ifadelerin buna işaret ettiğini vurgulamaktadır. Gerçekten de Tomyris, şarabı insanın aklını başından alan vekötü sözler söyleten bir tür ‘zehir’ (to\ fa/rmakon) olarak tanımlamaktadır (Hdt. I. 212). Bu sözlerinden onun, zarar verici etkilerini bildiği şaraba karşı olumsuz bir tutuma sahip olduğu da anlaşılmaktadır. Gera ayrıca, bu olayı şarap hakkında bilgisi olmayan primitif varlık kyklop  Polyphemos’un τdysseus tarafından kandırılıp alt edilmesi öyküsüne benzeten yorumların daolduğunu belirtmekte, ancak şaraplı tuzağın daha sofistike düşmanlara karşı da sıkça kullanıldı-ğına değinmektedir (Gera 1λλι, 1λ6 dn. 33 ve 34).Bu bağlamda Herodotos’un birinci kitabında gözümüze çarpan bir başka anlatım, İskitlerinele aldığımız olaydan epey önce de benzer bir içkili tuzağa kurban gittiklerini göstermesi bakımından ilgi çekicidir. ἐuna göre Asya, uzun bir süre İskitlerin boyunduruğu altında kaldık-tan ve yağmalandıktan sonra bunların bir kısmı Kyaksares’e ve εedlere konuk olmuşlar fakat“sarhoş edilip” boğazlanmışlardır (Hdt. I. 106ν Durmuş 1λλ3, 6ι-6κ). Konuyla ilgili yineoldukça ilginç bir başka bilgi de Strabon’da yer almaktadır. τna göre Kyros bir keresindeSakalara karşı sefere çıkmış ve ilk başta yenilip kaçmak zorunda kalmıştır. Fakat hemenardından ordugâhını bol miktarda şarap ve yiyecekle terk ederek uygun bir mesafeye çekilmiş, bunun üzerine Sakalar gelip hazır şöleni görerek kendilerinden geçinceye kadar yiyip içmişler-dir. Öyle ki, Kyros ordusuyla beraber baskına geldiğinde bunların bir kısmını uyurken, birkısmını da şarap yüzünden kendilerini kaybetmiş vaziyetteyken yakalamış ve neredeyse hepsinikılıçtan geçirmiştir (Strab. XI. κ. 5ν ayrıca krş. Duncker 1κ53, 5ι6). εassagetlerle Sakalararasındaki yakınlık bilindiğinden, bu anlatım onların içki karşısındaki durumlarını ve böyle birtuzağa aldanma olasılıklarını güçlendirmesi bakımından önemlidir (Hermann 1λ20, 1ικι, 51-56ν Durmuş 200κ, κ, 22, 42, 51). Sonuç olarak söz konusu şaraplı tuzağa gerçekte kimin düşmüşolabileceğini her iki toplumun “şarap kültürleri
” bakımından ele aldığımızda aslında iki taraftada bazı olumsuzlukların olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla Herodotos ve Iustinus’u ya da bunların tam aksi yönde bilgi veren Polyainos’u bu açıdan kesin bir şekilde çürütebilmek ya dadoğrulayabilmek zor görünmektedir. Ancak, İskitlerin geleneksel içkilerinin kımız olması veIustinus’un İskitlerin şarap içmeye alışkın olmadıklarına ilişkin açık ifadesiν Sandanis’in aksiyöndeki iddiasına rağmen Perslerdeki şarap kültürünün inceliklerine dair Herodotos’un sözlerive İskitlerin daha önce εedler döneminde de sarhoş edilerek katledildiklerine dair anlatımıνayrıca şarabı sek içmeyi ve gürültülü patırtılı içki eğlencelerini (Grakov 2006, 111) sevdiklerinedair bilgiler ve Strabon’un Sakalarla ilgili anlatımları kesin birer kanıt olmamakla beraber,kanımızca içkili bir tuzağa düşme olasılığında dikkatleri İskitlere doğru çevirmekte, dolayısıyla bunlar Polyainos’un hatalı bilgi verdiğini düşündüren ilk ipuçları olarak göze çarpmaktadır.Daha önce değindiğimiz üzere, bu konuyla ilgili olarak pek çok araştırmacı da Herodotos’taanlatılan öyküde olduğu gibi tuzağa düşenlerin İskitler olduğunu kabul etmektedirler.Yine düşünülmesi gereken diğer bir konu, şarabın yanı sıra bolca yemeğin de kullanıldığı butuzağın İskit ve Pers ordusunun “ yiyecek ihtiyaçlar õ” açısından bir etki uyandırmış olup olmadı-ğıdır. ἐurada ilk akla gelen şey, İskitlerin sıkça uyguladıkları geri çekilip yiyecek ve su kaynak-larını yok ederek düşmanı açlığa-susuzluğa mahkûm etmek şeklindeki savaş taktiğidir (Hdt. IV.46ν λιν 120-122ν 126-12ιν 131ν εemiş 2005, ι0-ι1ν Durmuş 200κ, 43-44). ἐu nedenle, yabancıtopraklarda ilerleyen Pers ordusunun İskitler karşısında dezavantajlı konumda olduğu ve erzaksıkıntısından dolayı böyle cazip bir tuzağa düşmüş olabileceği, dolayısıyla Polyainos’unsöylediği gibi bu tuzağı gerçekten İskitlerin kurmuş olması ilk bakışta ihtimal dâhilindegörülebilir. Ancak gerek Herodotos gerekse Iustinus’a göre bu olay Persler Arakses σehri’nigeçtikten çok kısa süre sonra - Herodotos’a göre bir gün sonra - gerçekleşmiştir (Hdt. I. 211νIust. I. κ. krş. Duncker 1κ53, 5ι4ν Hermann 1λ30, 212κ, 1λ). Yani Pers ordusunda erzaksıkıntısının baş göstereceği uzun bir zaman dilimi söz konusu olmadığından bu seçenek sıkça uyguladıkları geri çekilme taktiğine bağlı olarak hayvanlarını ve ailelerini de yanlarındagötüren, yük arabalarını evleri gibi kullanan, dolayısıyla planlı hareket eden düzenli bir ordudanziyade anlık gelişmelere göre hareket eden göçebe bir topluluk bulunmaktadır (ayrıca bk. Dur-muş 1λλ3, ι, κλ-λ0, 151ν Sauter 2000, 135ν εemiş 2005, ι1, ι4ν Hasanov 200λ, 13). σitekimdaha sonraları Dareios’un İskit seferi sırasında gerçekleşen bir olay da İskitlerin ordu disipli-niyle ilgili bir ipucu sunması bakımından ilgi çekicidir. ἐuna göre, İskitler artık geri çekilmeyi bırakıp Perslerin karşısında savaş düzeni aldıkları bir sırada, savaşçılar birdenbire önlerindengeçen bir ‘tavşanın’ peşine takılıp naralar eşliğinde saflarını bozmuşlar ve savaşı bırakıp tavşanavına başlamışlardır (Hdt. IV. 134 krş. Gera 1λλι, 1λ1). Dareios bu davranışı İskitlerin onlarıumursamayışı olarak yorumlamıştır. Fakat bu olay aynı zamanda İskit savaşçılarının atılgan-lıklarının bir sonucu olarak kimi zaman başlarına buyruk olabildiklerine ve savaş disiplinindenkopabildiklerine işaret etmesi bakımından önemli bir ipucudur. ἐu bağlamda, incelediğimizşaraplı-yemekli tuzağa geri dönersek, İskit savaşçılarının yukarıdaki olaya benzer şekilde ‘anlıkgelişen’ bir düzensizlik örneği sergileyerek terk edilen ordugâhta kendilerinden geçinceye kadaryiyip içmiş olmaları, Pers ordusunun böyle bir tuzağa düşmüş olmasından daha güçlü bir olası-lık gibi görünmektedir. Fakat İskitlerin yakınlardaki büyük düşman tehlikesini nasıl göz ardıedip de kendilerine böyle bir ziyafet çektikleri konusu elbette düşündürücüdür. ἐelki de bununyanıtı onların yukarıda değindiğimiz karakteristik özelliklerinde yatmaktadır. εuhtemelen, gö-çebe bir hayatın sertleştirdiği bu insanların cesaret ve atılganlıkları kendi yurtlarında oluşlarınınverdiği öz güvenle birleşmiş ve bunun sonucunda Pers ordusunun büyük gücünü küçümsemiş-lerdi. ἐuna karşılık, disiplinli bir ordu olmaları bir yana, bilmedikleri düşman topraklarında iler-leyen ve çok dikkatli olmaları gereken Perslerin böyle bir zamanda daha ilk başta şüphe uyandı-ran bu tür bir içkili ziyafete kendilerinden geçecek kadar kapılmış olmaları bizce uzak bir ihti-maldir. Dolayısıyla Polyainos’un Persleri bu tuzağa düşüren kişi olarak Tomyris’i gösteren söz-lerini doğru kabul etmek bu açıdan da mümkün görünmemektedir.ἐu bağlamda kanımızca bir başka önemli ipucuna da, yukarıda değindiğimiz İskit savaş-çılarının saflarını bozmasıyla ilgili hadiseden hemen sonra rastlamaktayız. ἐuna göre, İskitlerinumursamaz davranışları nedeniyle Gobyras, Pers kralına gece olduğunda ordugâhta ateşleryakmayı ve askerlerin işe yaramaz olanlarını bir bahaneyle geride bırakıp oradan ayrılmayıteklif eder. Geride kalanlara da, sonradan Dareios güçlü askerlerle İskitlere saldırdığı sıradaonların kampı koruyacakları söylenir ve Pers ordusu bu sayede kayıp vermeden geri çekilir(Hdt. IV. 134-135 krş. I. 20ι, 211). Şüphesiz Kyros ile Dareios’un taktikleri arasında uygulama bakımından önemli bir farklılık vardır. Zira Kyros’un seferi sırasında Persler önce geri çekilirgibi yaparak ordugâhı terk etmiş fakat İskitler gelince onlara baskın vermişlerdirν Dareios’unolayında ise Persler ordugâhı yine bırakmış ancak bu sefer geri dönmeyerek tümüyle çekil-mişlerdir. Fakat bu farklılığa rağmen bir miktar işe yaramaz askerle beraber “ordugâhõ geridebõ rakmak ” her iki stratejideki temel benzerlik olarak göze çarpmaktadır. Diğer yandan Herodotos’taεassagetlere karşı uygulandığı söylenen şarap ve yiyecekle donatılmış ordugâhı düşmana bırakma taktiğinin Strabon’a (XI. κ. 5) göre, bir defasında yine Kyros tarafından Sakalara karşıkullanılmış olması ayrıca dikkat çekicidir (Duncker 1κ53, 5ι6). Ancak daha önce değindiğimizgibi bu olayın sonradan εassagetlere “uyarlanmõ ş
” olabileceğine dair Duncker’in görüşünü degöz ardı etmemek gerekir. ἐu ipuçları, söz konusu taktiğin Perslerce bilinen bir uygulama oldu-ğunu ve Dareios’un da, önceden Kyros tarafından uygulanan bu taktikten esinlenmiş olabilece-ğini düşündürmekte, dolayısıyla olayımızla ilgili olarak Polyainos’un aksine Herodotos’un veona benzer anlatımların dikkate alınması gerektiği yönündeki görüşümüze katkı sağlamaktadır.Son olarak, bu olay sırasında dönemin en güçlü ve askerî anlamda en yetenekli krallarındanolan Kyros’un orduya ‘bizzat’ komuta ediyor olması kanımızca Polyainos tarafından aktarılan  bilginin doğruluğundan şüphe etmek açısından çok önemli bir başka husustur. σitekim,Polyainos (VIII. 2κ) ile tam aksi yönde bilgi vermelerine rağmen Herodotos (I. 211) ve Iustinus(I. κ) da Kyros’un bu olay sırasında Pers ordusunun başında olduğunu bildirmektedirler.Kyros’tan övgüyle söz eden Diodoros (II. 44) ile savaşlarda talihin hep ondan yana olduğunu vedüşmanların ona boyun eğmekten başka bir şey yapamadıklarını söyleyen Herodotos’u (I. 204)Pers kralının üstün vasıflarına değinen antik yazarlara örnek göstermek mümkündür (ayrıca bk.Gera 1λλι, 1κι). Keza, Kyros’un gerek bir kral gerekse komutan olarak olumlu yönlerine çokçayer veren Duncker’in (1κ53, 5κ1) yanı sıra Wiesehöfer (1λλλ, 101κ) de, ‘askerî dehası’ veizlediği tatlı sert politikalarıyla Kyros’un o dönemde kapsam ve tarihsel önem bakımından eşi benzeri olmayan bir dünya imparatorluğu yarattığını vurgular. Şüphesiz bununla bağlantılı diğer bir önemli konu da, içki ve yemeğe kapıldıkları esnada İskitlerin başında Tomyris’in değil‘savaş tecrübesi olmayan’ genç oğlunun bulunduğunu belirten Iustinus’un açık ifadesidir. ἐuaktarım aynı zamanda Herodotos’unkiyle de örtüşmektedir. Zira Herodotos Tomyris’in oğluSpargapises’in ‘tecrübesizliğinden’ söz etmese bile, o da Pers baskını sırasında İskitlerin ba-şında Tomyris’in yerine oğlunun bulunduğunu söylemektedir. Ayrıca Iustinus, Tomyris’in oğ-lundan söz ederken, oraya geliş amacının savaşmak değil de sanki bir şölene katılmak olduğunuve düşmanları hesaba katmadan adamlarının şarapla kendinden geçmesine sebep olduğunusöyleyerek onu eleştirmektedir (Iust. I. κ). ἐu anlatım, bizzat Kyros’un komuta ettiği Perslerdenziyade, fazla savaş deneyimi olmayan bir gencin idaresindeki İskitlerin tuzağa aldanma ihtima-lini güçlendiren önemli bir bulgu niteliğinde olup, Polyainos’un bu konuda hatalı bilgi aktardı-ğına yönelik görüşümüzü desteklemektedir. Zira uzun yıllar boyunca Pers ordusuna pek çok başarı kazandıran Kyros’un, düşman topraklarında ve İskitlerin her an saldırabileceği tehlikeli bir ortamda şarap ve yemekle cezbedici hale getirilip şüpheli bir biçimde terk edilmiş bir or-dugâhta hem kendisinin hem de askerlerinin savaşamayacak duruma düşmesine sebep olmuş ol-ması bizce inandırıcı değildir.Sonuç olarak Polyainos’un anlatımını değerlendirdiğimizde, Tomyris’i εassagetlerin ba-şında göstermesi, Kyros’un onun topraklarına girmesi, iki ordunun çarpışması ve sonunda To-myris’in galip gelerek Kyros’u öldürmesi gibi genel nitelikli bilgilerin Herodotos ile örtüştüğüanlaşılmaktadır. ἐuna karşılık Polyainos, şarap ve yemekli taktikle ilgili Herodotos ve Iusti-nus’un tam aksi yönde bir bilgi verdiğinden doğal olarak Kroisos’un bu tuzağı kurmak için ver-diği öğütlere, Tomyris’in oğlunun İskitlerin başında oluşuna, Persler tarafından esir alınmasına,sonradan intihar etmesine ve Tomyris’in Kyros’u aşağılayan sözlerine hiç değinmemektedir.Ayrıca Polyainos’a bakıldığında Persler bir tek savaşta mağlup olmuş görünmektedirler. Hâl- buki Herodotos, Perslerin önce galip geldiğini ve daha sonra gerçekleşen “ikinci bir savaşta”yenildiklerini anlatmaktadır (Iustinus’ta da benzer bir durum söz konusudur). ἐütün bunlarPolyainos’un Herodotos’tan farklı anlatımlar sunan ve Tomyris’e ait olan taktiklerden söz eden başka antik yazarlardan esinlenmiş olabileceğini düşündürmektedir. ἐu bakımdan Polyainos’tanfarklı da olsa, Iustinus ve Frontinus’un Tomyris tarafından uygulanan bir taktikten söz etmeleridikkat çekicidir. σitekim Iustinus, Perslerin uyguladığı şarap-yemek hilesinin yanı sıra Tomy-ris’in dağlara çekilip pusuya düşürme taktiğinden söz eder. Frontinus ise, yalnızca bu ikincisinedeğinir. Frontinus ile Polyainos arasındaki benzer taraf belki de Tomyris’in “
kaçar gibi yapar-ken geri dönerek 
” Persleri yenilgiye uğratma sahnesidir. Ziegler’in görüşünü hatırlarsak, Fronti-nus’un şarap-yemek tuzağını göz ardı etmesinde muhtemelen Kyros’u hilebaz birisi olarak gös-termeme gayretinin payı olduğunu söylemek mümkündür. Diğer yandan Diodoros (II. 44) ise nePersler ne de “İskitler ” tarafından uygulanan herhangi bir taktikten söz eder (ayrıca bk. Frontin.II. 5. 5).ἐu bağlamda, Polyainos ile ilgili önemli araştırmacılardan εelber’in görüşleri fayda sağyana, böylesine atılgan ve savaşçı bir topluma hükmedecek kadar kudretli bir kadın olduğunu da ortaya koymaktadır (İskit kadınlarının savaşçı yönleri konusunda bk. Durmuş 1λλ3, λ0).Tomyris’in karakter özellikleriyle ilgili başka önemli ipuçları da mevcut olup, bu konudaözellikle Herodotos’un anlatımları ön plana çıkmaktadır. Ünlü tarihçinin eserinde Tomyris, dahaolayın ilk başlarından itibaren sağduyulu ve bilge bir kraliçe görünümü çizmektedir. ZiraKyros’un evlenme teklifinin aslında kendi ülkesini ele geçirmek için kurulan bir tuzak olduğunuderhal anlayıp reddetmesi ve ardından savaş hazırlıklarına başlayan Pers kralını seferdenvazgeçirmek için makul ve dikkatle seçilmiş sözlerle uyarıp, savaşçı bir kavmin önderi olmasınarağmen sürekli barıştan yana bir görünüm sergilemesi onun bu yönünü yansıtmakta (Gera 1λλι,1λι), aynı zamanda devlet idaresine de aşina olduğuna işaret etmektedir. Gera (1λλι, 1λ1-1λ3)da Tomyris’in sürekli savaşı engellemek yönünde tavsiyelerde bulunduğunu belirterek, bu ne-denle yaşadığı acı tecrübelere rağmen yine de Pers kralına εassagetlerle savaşmayı önerenKroisos’un aksine, gerçekte Tomyris’in Kyros için ‘bilge bir danışman’ veya ‘trajik bir uyarıcı’görevi üstlendiğini ve daha önce Sandanis’in Kroisos’a verdiği akıllıca öğütleri aslında şimdionun Kyros’a verdiğini vurgulamaktadır. εuhtemelen Tomyris kral olan eşinden zamanla çokşey öğrenmişti. Ancak Kyros’un İskitlere tuzak kurarak epeyce kayıp verdirmesi ve bir de oğ-lunu tutsak etmesinin ardından Tomyris’in bu bilge tavrının ansızın değiştiği görülmektedir. ἐuandan itibaren o, hem askerlerini yok yere kaybetmiş bir komutan hem de oğlunun tehlikedeolduğunu gören öfkeli bir annedir. σitekim Tomyris kendisine hâkim olamayarak Pers kralınaağır hakaretler eder, bu da yetmez onu kana doyurmakla tehdit eder. ἐu öfkenin görünen sebebiKyros’un hileyle savaşı kazanmış olmasıdır ve özellikle bu hilenin şarapla yapılması üzerineyoğunlaşmaktadır. Zira askerlerinin böyle küçük düşürücü bir tuzağa aldanmış olması onuayrıca hiddetlendirmiş olmalıdır. ἐelki de tecrübesiz oğlunu böyle güçlü bir düşmana karşıgönderirken yanında olmamasının pişmanlığı bu kızgınlığın altında yatan diğer bir sebeptir.Ancak Tomyris, tüm benliğini kapladığı anlaşılan bu öfkeye rağmen yine de sağduyulu dav-ranarak, Kyros’a oğlunu kendisine verip ülkesine geri dönmesini öğütlemekten geri kalmamış-tır. Şüphesiz bu esnada oğlunun öldüğünü henüz bilmiyordu. Fakat bu acı gerçek ortaya çıktığızaman, başından beri engellemeye çalıştığı savaş artık onun için de kaçınılmaz olmuştur. ἐuandan itibaren Tomyris pek çok kadın gibi gözyaşları içinde feryat etmek yerine intikam peşinde koşan bir karaktere dönüşmüş (Gera 1λλι, 201 krş. Iust. I. κ) ve âdeta Hellenmitolojisinde katillerin peşini asla bırakmayan Erinys’lerden birisi olmuştur. ἐu ölümdensorumlu tuttuğu Kyros suçunun cezasını çekinceye kadar peşini bırakmaya niyeti yoktur. So-nunda Tomyris, Herodotos’un verdiği bilgiye göre ordusuyla doğrudan Perslerin üzerine yürürki, bu da onun bir savaş stratejisi uygulamayı düşünemeyecek kadar korkunç bir öfkeyle hareketettiğini göstermektedir. Ünlü tarihçinin betimlediği son sahnede ise, Kyros’un kesik başını kanladolu bir çuvala sokan Tomyris, okuyucunun gözünde mağrur bir kraliçe olmaktan ziyade, haklı bir öfkeyle ve kan dondurucu bir biçimde oğlunun intikamını alan trajik bir karakterdir. Artıksağduyunun ve asaletin yerini İskitlerin düşmanlarına karşı sergilemeye alışkın oldukları acıma-sızlık almıştır. Gera, Tomyris’in sadece askerî anlamda değil aynı zamanda acı çeken bir anneolarak da ön plana çıktığına değinerek, onu ağırbaşlılık ve kana susamışlık ile bilgelik vevahşetin birleştiği gerçek bir εassaget kraliçesi olarak nitelemektedir (Gera 1λλι, 1κι, 1κλ).Ancak onun annelik yönüne dair bilgiler arasında bile bazı farklılıkların olması Tomyris hakkın-daki belirsizliklerin giderilmesi konusunda yeni ve güvenilir ipuçlarına ihtiyaç duyulduğunuaçıkça göstermektedir. σitekim bazı kaynaklarda Tomyris’in özellikle anneliğine dikkat çekilir-ken, bazılarında hem bir anne hem de yurdunu savunan cesur bir kraliçe olarak yer almaktaνancak bazı yazarlarda ise ilginç biçimde onun oğlundan bile söz edilmemekte ve yalnızca Ky-ros’u yenilgiye uğratan savaşçı bir kadın olarak gösterilmektedir (Gera 1λλι, 1λκ

Emre ERTEM
 
KAYNAKÇA
Antik Kaynaklar
Anakr. (= Anakreon) Kullanılan εetin ve Çeviriμ
 Lyra Graeca II 
Including Stesichorus, Ibycus, Anacreon and Simonides
. Ed.-Trans.μ J. ε. Edmonds. ἑambridge, εassachusetts, δondon 1λ64. (Theδoeb ἑlassical δibrary).Arr.
an (= Arrianos,Anabasis) Kullanılan εetin ve Çeviriμ Arrian, Anabasis
  Alexandri Trans.μ E.I.Robson, ἐooks I-IV. ἑambridge, εassachusetts, δondon 1λ61. (The δoeb ἑlassical δibrary).Diod. (= Diodorus Siculus) Kullanılan εetin ve Çeviriμ Diodoros,
Griechische Weltgeschichte
. Trans.μ G.Wirth-τ. Veh, ἐücher 1-10. Stuttgart 1λλ2.Frontin. (= Frontinus) Kullanılan εetin ve Çeviriμ Frontin,
 Kriegslisten
. Trans.μ G. ἐendz. ἐerlin 1λ63.Hdt. (= Herodotos) Kullanılan εetin ve Çevirilerμ
 Herodotus
. Trans.μ A. D. Godley. ἑambridge,εassachusetts, δondon 1λ66. (The δoeb ἑlassical δibrary).Herodotos,
 Herodot Tarihi
. Trans.μ ε. Ökmen. İstanbul 1λλ1.Iust. (= Iustinus) Kullanılan εetin ve Çeviriμ Iustinus,