Ağlatan Pembe Tablo

Bana bir haller oldu dostlar! Duygularım karma karışık.

Kimseyi karıştırmayayım desem de; hadi siz de itiraf edin! Sizin içinizde de; duyguları benim gibi alt üst olanlar varsa .(Düğüne giden oynar, ölüye giden ağlar.) diye, bir de güzel sözümüz var. Yani insan bulunduğu ortama göre davranırmış. Ben düğüne gidip oynayanlardan hiç olmadım. Çünkü oyun bana yakışmıyor. Belki de ben oyunu kendime yakıştıramıyorum. Asıl gerçek; oynamayı beceremiyorum. Güzel oynamak için ritim kulağı gerek. Beden zekası gerek. Beden zekası ile ritim duygusu arasında senkonize olmak gerek. İşte bunlara sahip olanların nasıl güzel oynadıklarını hepimiz biliriz. Adam oturduğu yerden omuzlarını hafiften oynatır, başıyla belli belirsiz ritim tutar. Öyle bir yakıştırır ki izlemeye bayılırsınız. Kimi de atar kendini ortaya, orasını burasını çalkalar, oynayacağım diye kendini kırar geçirir, üstelik çok da güzel oynadığını sanır. Dönüp bakan olmaz. Bu yetenek bence Allah vergisi. Folklör ve dans gruplarındaki ahenk ve kıvraklık sadece çalışma sonucu olamaz diye düşünüyorum.( Ölüye giden ağlar.) kısmına gelince; elbette ölüm olan yerde hüzün vardır. Zorla ağlayacak halimiz yok tabii... En azından ağlamasak da üzgün oluruz.

Geçenlerde bir düğüne katıldım. Hatır için oynamaya çalıştım. Sonuç her zamanki gibi. Yine beceremedim. Birilerinin de; şu kadın oynasa da izlesek diye beklemediğinden eminim. Çok güzel oynayanlar vardı. Keyifle izledim. İzlerken de bir ağlamak , bir ağlamak sormayın. İki gözüm iki çeşme, burnum ortada bozuk musluk. Salya sümük ağladım da ağladım. Dedim ya duygularım çok karışık. İnşallah yakında bir ölen olmaz. Ya da benim bir cenaze törenine katılmam gerekmez. Bilmediğime, oyunun bana yakışmadığına bakmayıp oynamayı deneyebilirim. Kendimi tutamam diye çok korkuyorum. İşin şakası yok, düğünde ağlayana şaşırırlar, cenazede oynayanı döverler Alimallah!
Günlerdir nerede bir pembe tablo görsem tutamıyorum kendimi.

Mecazi anlamda da durum aynı. Kim herşeyin yolunda gittiğini söylese içime bir hançer saplanıyor. Gözlerimden kanlı yaşlar akıyor. Duygusallığın, duygu karışıklığının bu kadarı fazla ama inanın elimde değil! Televizyon seyredemez oldum. Sayın Ekonomi Bakanı'nın o gülen masum yüzüyle bir ekonomi anlatışı var ki; gözleri dolmayan, benim dostum, arkadaşım, yakınım olamaz!Sanki; iki de bir Sayın Reis' in ( Ekonomide pik yaptık!) sözünü beni ağlatmak için veriyorlar. Yabancı ülkelere yaptığımız yardımlar, verdiğimiz borçlar, açılan fabrikalar, yapılan düzenlemeler komşu ülkeleri çatır çatır çatlatırken, benim de şakır şakır oynamam gerekirken bu ağlamak neyin nesi çözemiyorum. Bütün pembe tabloları elden geçiresim var. Düğün dernek, yol fabrika, açılan ibadet yerleri, akın akın giden insanlar, pandamideki örnek davranışlar, eğitimde açtığımız çığır, uzaktan eğitimdeki başarılarımız, yol yordam bilen insanların akıl almaz yükselişlerine sevinmem gerekirken içim kan ağlıyorsa bir doktora görünmem, gerek. Eğer bu doktor bana ( git evine kır dizini otur, kocana itaat, elindekine şükret, acını bal eyle) diye olumlu tavsiyelerde bulunup üstüne de pembe boya çekerse, kendi pembe gözyaşlarımda boğuluşumun pembe tablosunu izlersiniz.

Renkler insan psikolojisi üzerinde çok etkili. Mesela ak, yani beyaz, mesela turkuaz...

Renkli rüyalar, renkli hayalleriniz olsun ama pembe renge fazla rağbet etmeyin...
ULVİYE KARA AKCOŞ/BANDIRMA/12-10-2020