Agesilaos’un Daskyleion Seferleri (M.Ö. 396‐395)

Agesilaos’un Daskyleion Seferleri (M.Ö. 396‐395)
The Dascylium Expeditions of Agesilaus (396‐395 B.C.)   
Sevgi SARIKAYA 

M.Ö. yak. 397 yılında Sparta haƌostes’i Derkylidas’ın komutasındaki Hellen birliklerine karşı
Sardeis satrabı Tissaphernes ile Daskyleion satrabı Pharnabazos’un emrindeki Pers ordusu
Magnesia’da savaş düzeni aldı. Pharnabazos hemen bir savaştan yanayken Küçük Asya’da bütün
orduların stdategos’u göreviyle de donatılan1Tissaphernes o an için geçici bir uzlaşmanın siyasi
istikrar menfaatleri için daha uygun olduğuna karar verdi2 Bu nedenle taraflar arasında gerçekleşen müzakere uyarınca: Derkylidas, Artakserkses II Mnemon’un Hellen kentlerine özerklik
vermesi; Daskyleion satrabı Pharnabazos ile Sardeis satrabı Tissaphernes, Hellen ordusunun
Küçük Asya’dan, Sparta haƌŵostes’lerinin ise kentlerden çekilmesi koşullarıyla geçici bir ateşkes
antlaşması yaptılar. Görüşme maddeleri Derkylidas tarafından Sparta’nın; Tissaphernes tarafın‐
dan da kralın onayına sunulacaktı
. Tissaphernes, II. Artakserkses’e Sparta ve müttefikleriyle yapılan müzakere koşullarını bildirdi. Ancak Pers kralı olasılıkla Tissaphernes’in kışkırtmalarıyla  anlaşma yapmaktansa savaşmayı tercih etti. Fenikelilerden meydana gelen büyük bir donanma
ve asker toplama hazırlıklarına girişti
. Gerçi bu hazırlıkların gerçekten de Hellenlerle savaşmak  için mi yapıldığı belirsizdir (Ksen. Hell. III. 4. 1). Bu esnada Küçük Asya’daki kıyı kentleri haksız ve  zorba edimleri nedeniyle artık katlanamadıkları Sparta yöneticileri ile haƌŵostes’leri ülkelerin‐
den kovmaya başlamışlardı (Plut. Ages. VI. 1). Bu haberleri alan Lakedaimonlular, Akhaimenid  donanmasına ve Batı Anadolu satraplarına fırsat tanımayan ani bir hazırlıkla Sparta kralı Agesilaos’un emrinde gizlice otuz Spaƌtiates; 2.000 Ŷeodaŵodes’i5
ve 6.000 kadar müttefik askeri Küçük Asya’ya gönderdiler
. Ksenophon’a (Ages. I. 7) göre, Pers kralıyla bir barış  yapılmasını  sağlamak ya da Persler savaşta direttikleri takdirde, Hellenlere saldırmaya vakit bulamayacakları  kadar onları meşgul etmek amaçlanmaktaydı.
M.Ö. 396 yılında Agesilaos ordusuyla birlikte Ephesos’a geldi ve burada mevzilendi. Bu beklenmedik durum karşısında Tissaphernes hemen bir savaşa girmek yerine hazırlanana kadar zaman kazanmak için geçici bir anlaşma önerdi. Bunun üzerine taraflar, Pers kralının Küçük Asya’daki Hellen kentlerine bağımsızlık tanımasını sağlamak amacıyla satrabın belirlediği bir he‐yetin krala gönderilmesi ve haberciler geri gelene kadar üç aylık ateşkes yapılması hususunda uzlaşmaya vardılar
. Bunun üzerine Agesilaos Sparta komutanı Lysandros’u Hellespontos’a gönderdi. Lysandros, Daskyleion satrabı Pharnabazos’la araları bozulan Pers soylusu Spithridates/ Spithradates’le temasa geçti. Spithradates’in çocukları, serveti ve takriben 200 kadar süvarisiyle birlikte kendisine katılması suretiyle yandaşlığını kazandı

.Spithradates, Daskyleion satrabı Pharnabazos’un emrine bağlı, kendine ait süvari birliğine komutanlık eden Perslerin önde gelen aile‐ lerinden birine dahildi. Onbinlerin Hellas’a geçmek için Bithynia’da ilerlerken giriştikleri yağma akınlarını ve Phrygia’ya geçmelerini engelleme göreviyle Pharnabazos tarafından süvari ve piyade birliğinin komutanlığına getirilmişti (Ksen. AŶaď. VI. 5. 7). Spithradates çevresindeki insanlarıve eşyaları o sıralar Sparta’nın kontrolü altındaki Kyzikos’a bıraktı. Oğlu Megabates’i de yanınaalarak Lysandros’la birlikte gemiyle Agesilaos’un yanına geldi ve Pharnabazos’un yetkisindeki Daskyleion eyalet bölgesi hakkında Sparta kralına detaylı malumat verdi10
.
Sardeis satrabı Tissaphernes anlaşma yoluyla kazandığı üç aylık zaman diliminde kraldan aldığı takviye birlikle ordusunun gücünü artırdı
 Agesilaos’a Küçük Asya’dan çekilmesini; aksi haldesavaş ilan edeceğini bildirdi. Agesilaos ise Ionia, Aiolis ve Hellespontos kentlerine haberciler yollayarak takviye kuvvetler toplayıp Ephesos’a göndermelerini istedi
. Tissaphernes, Agesilaos’unkomutasında süvari birliği bulunmadığı ve Karia’nın coğrafik konumunun süvari için pek deelverişli olmadığından dolayı; ayrıca anlaşma yeminini bozması sebebiyle Karia’daki kişisel mülküne saldıracağını düşünmekteydi. Bu nedenle bütün piyade birliğini Karia’ya nakletti, süvarilerini dolaştırıp Maiandros (Menderes) Ovası’na götürdü. Agesilaos takriben 10.000 piyade ve400 süvariden meydana gelen ordusuyla13 Karia’ya geçecekmiş  gibi ilerlerken ansızın yönünü değiştirip tamamen hazırlıksız yakalanan Hellespontos Phrygia’sı üzerine yürüdü  Operasyonun rotasındaki bu kestirilemeyen değişiklikte Spithradates’in yönlendirmesi; Lydia satrabının güçlü  ve iyi bir askeri donanıma sahip olması muhtemelen Daskyleion satrabı Pharnabazos’un Atinalı Konon’a yardım için ordusunun büyük bir kısmıyla Kaunos’ta bulunması önemli etmenler olsa gerektir. M.Ö. 397/396 yılında Lakedaimonlular, Mısır kralı Nephereos’a ittifak kurmak; gemi ve hububat yardımı talep etmek amacıyla bir elçi göndermişlerdi. Diodoros’a (XIV. 79. 4‐5) göre, Sparta amirali (Ŷauaƌkhos) Pharaks; HelleŶika  OdžLJƌhLJŶkhia  (fr. Lond. IX (IV). 1‐3) yazarının aktarımı uyarınca Pollis16, 120 gemiyle Rhodos’tan yelken açıp Kaunos’tan (Dalyan) 150 stadia  uzaklıkta müstahkem bir yer olan Sasanda’da demir attı. Zira Kaunos’u kuşatmayı ve kırk gemiyle Kaunos’ta bulunan kral donanmasının komutanı Konon’u zapt etmeyi planlamaktaydı. Ancak Ar‐ taphernes ve Daskyleion satrabı Pharnabazos yardımlarına yetişince Pharaks ya da Pollis muhasarayı kaldırıp bütün donanmasıyla Rhodos’a çekildi. Konon olasılıkla Daskyleion satrabı Pharnabazos’un ve Artaphernes’in getirdiği gemilerle birlikte topladığı seksen tƌieƌes’le Karia’daki Khersonesos ve Rhodos’a açılıp buradaki kentleri Spartalılara karşı kısmen ayaklandırmayı başardı. Bu sırada Kıbrıslılar Lakedaimonlulara başkaldırmış ve Sparta donanmasını ülkelerinden kovmuşlar‐dı. Mısır’dan tahıl yüklü Peloponnesos gemileri, taraf değiştirdiklerinden habersiz Rhodos’a geldiklerinde Konon tarafından ele geçirildiler. Bu esnada Sidon dastes’i önderliğindeki seksen Fenike gemisi ve Kilikia’dan gelen on tƌieƌes Konon’a katıldı

.Akdeniz sularında bu olaylar cereyan ederken Agesilaos, Hellespontos Phrygia’sını iyi tanıyan Spithradates’in kılavuzluğunda gerçekleştirdiği bu beklenmedik saldırıyla yol boyunca geçtiği sa‐ vunmasız kentleri hükmü altına aldı. Zengin ve tarım bakımından verimli bir bölge olduğundan yüklü miktarda para ve ganimet ele geçirdi.  Dolayısıyla Daskyleion satrabı Pharnabazos’a sonunda kazanabileceği bir savaştan çok daha fazla zarar verdi.
. Daskyleion’a yaklaşana kadar ordusu hiçbir tehlikeyle karşılaşmadan ilerledi. Öncü süvariler ötede ne olduğunu keşfetmek için atlarını bir tepeye doğru sürdüğünde Rhatines ile Daskyleion satrabı Pharnabazos’un üvey kardeşi Bagaios’un emrindeki süvari birliğinin aynı tepeye doğru ilerlediğini gördüler. Pers süvarisi sayı bakımından Sparta ve müttefikleriyle eşitti. İki taraf dört plethƌoŶ’dan (120 m) daha yakın bir mesafede birbirlerini fark edince önce duraksadılar. Hellen süvarileri piyadeler gibi dört saf halinde konumlandırılmıştı. Persler ise, ön saflarını on iki kişiden oluşturmuş, derinliğine dizilmiş‐ lerdi (Ksen. Hell. III. 4. 13). Perslerin taarruza geçmesiyle muharebe başlayınca Hellenlerin fırlattıkları mızraklardan hedefi tutturanların hepsi öldü. Persler ise, kızılcıktan yapma kargılarıylabir anda on iki süvari ile iki atı öldürdüler. Bunun üzerine Hellen süvarileri kaçtı. Agesilaos hoplitleriyle yetişince bu sefer de Persler geri çekildiler, çarpışmada içlerinden sadece bir Pers hayatını yitirdi (Ksen. Hell. III. 4. 13‐14). Daskyleion civarlarında gerçekleşen bu yenilginin ardından Agesilaos yoluna devam edip etmeme konusunda kararsızdı. Zira Daskyleion satrabı Pharnabazos’un emrindeki güçlü ve kusursuz süvari birliğiyle girişeceği meydan muharebesini kazanması pek mümkün görünmüyordu (Ksen. Ages. I. 23‐24)20  Kestiği kurbanların ciğerlerinde lob çıkma‐masını buna alamet yorup güzergahını değiştirerek denize doğru yani Ionia sahillerindeki Ephesos’açekildi
. Agesilaos bu mağlubiyetin ardından süvari birliğinin yetersizliği karşısında hayli dez‐ avantajlı bir konumda olduğunu anladı. Düşmandan sürekli kaçmayı engellemek istiyorsa, bu eksikliği biran önce kapatmak için gerekli tedbirler almak zorundaydı. Bölgedeki varlıklı ailelerin birer at beslemeleri emrini verdi; ayrıca bir at, silah ve güçlü bir adam sağlayanları seferden muaf tutacağını beyan etti
.
M.Ö. 395 yılının ilkbaharında Agesilaos, Ksenokles ile Adaios’u süvari birliğinin; Skythes’i Ŷeodaŵodes hoplitlerinin; Herippidas’ı Kyros’un eski askerlerinin; Mygdon’u da müttefik ordu‐larının komutasına atadıktan sonra, en tahkimli bölgeye saldıracağı söylentisini yaydı. Ancak Sardeis satrabı Tissaphernes, Agesilaos’un gerçekte Lydia’dan ziyade Karia’ya sefer düzenleyece‐ ğini, kendisini gafil avlamak amacıyla bu beyanda bulunduğunu düşündü. Bu nedenle her iki ola‐ sılığı değerlendirip tedbir almaktansa, ordusunun nerdeyse tümünü Karia’ya sevk etmekle baş‐tan en büyük hatayı yaptı

. Agesilaos ciddi bir müdahaleyle karşılaşmadan Lydia içlerinde iler‐lerken24 Tissaphernes öngörüsünde yanılgısını anlayıp adamlarıyla derhal Sardeis’e yöneldi. Hermos (Gediz) Ovası ya da Paktolos Irmağı (Sart Çayı) civarında gerçekleşen bir savaşta Tis‐
saphernes’in adamları ağır bir bozguna uğradı. Agesilaos Perslerin ordugahına saldırıp aralarında Sardeis satrabı Tissaphernes’in de bulunduğu serveti, teçhizatı ve birçok hizmetliyi ele geçirdi.
Tissaphernes Sardeis’e çekilirken; Agesilaos satraplık merkezine saldırmayı göze alamadı, bir zafer anıtı dikip üç gün boyunca bölgeyi yağmaladı ve dördüncü gün Büyük Phrygia’ya geçti
.
Olasılıkla Agesilaos, Genç Kyros’un birkaç yıl önce aldığı aynı rotayı izleyip26 Lydia içinden Mai‐andros (Menderes) Irmağı’na varmış ve buradan tekrar Ephesos’a dönmüş olmalıdır.  Bu yenilgi her ne kadar Sardeis muhasara edilip zapt edilemese de, en önemli satraplık bölgesinin yağma‐ lanması Hellenler nezdinde Pers gücünün zayıflığını gözler önüne seren bir prestij kaybının yanı sıra Tissaphernes’in hayatına mal oldu. Muharebeye katılan Persler onu ihanetle itham etmekte ve Sardeis mağlubiyetinin tek sorumlusu olarak görmekteydiler.
. Zira Agesilaos’un aldatmaca ustalığının karşısında bir komutandan beklenen iyi yargı gücünü, atikliğini, taktiksel inceliği, böl‐geye hakimiyetini, müdahale zamanlamasını ve ritmini sergileyemedi. Bu hatasını canıyla ödedi.
.
Pers kralı II. Artakserkses, Tithraustes’i Lydia’ya tam yetkili komutan atayarak Tissaphernes’i öldürmekle görevlendirdi. Tithraustes, Ariaios’un yardımıyla30 Phrygia’daki Kolossai’da (Honaz) Sardeis satrabı Tissaphernes’i boğazlayıp kafasını keserek krala yolladı

. Tithraustes, Agesilaos’la yaptığı müzakerede M.Ö. 397 yılında Spartalıların krala sunduğu barış şartlarını, yani eskisi gibi phoƌos ödenmesi koşuluyla Küçük Asya’daki Hellenlerin özerkliğini kabul ettiğini; bu nedenle Agesilaos’un Sparta’ya geri dönmesi gerektiğini bildirdi. Agesilaos Sparta’ya danışmadan tek ba‐ şına karar verme yetkisine sahip olmadığını; Sparta’dan olumlu ya da olumsuz bir haber alana kadar Küçük Asya’dan gitmeyeceğini belirtti. İmparatorluğunun Küçük Asya’daki en önemli idari merkezi Sardeis’te kazanılan bu zafer, Spartalıların ve müttefiklerinin cesaretini arttırmış; Pers krallığının gücünün küçümsenmesine yol açmıştı. Dolayısıyla düşmanın Küçük Asya’dan çekilme niyetinde olmadığı ortadaydı. Bunun üzerine taraflar arasında geçici bir ateşkes anlaşması yapılarak Tithraustes, baş  düşmanları Tissaphernes’in cezasını bizzat kendisi verdiğine göre, Sparta hükümetinden yanıt gelene kadar Lydia eyaletini terk edip Hellespontos Phrygia satraplığında konaklamasını istedi (Ksen. Hell. III. 4. 25‐26). Ksenophon (Hell. III. 4. 26) Agesilaos ile Tithraustes arasında yapılan uzlaşma süresi hakkında herhangi bir veri aktarmazken Isokrates (PaŶeg. 153)sekiz; Diodoros (XIV. 80. 8) ise, altı aylık bir süreçten bahseder. Tithraustes Agesilaos’un ordusu‐ nun yolluk erzak ihtiyacını gidermesi talebi karşısında otuz talayta verdi. Agesilaos adamlarıylabirlikte Daskyleion satrabı Pharnabazos’un idaresindeki Hellespontos Phrygia’sına geçti.
. Savaşlarla eyalet bölgelerinin idaresi ve ekonomisini sekteye uğratmaktansa, diplomatik hamlelerle hem düşmanın geri dönmesini hem de iç savaşlarla birbirlerini yıpratıp Perslerle savaşamayacak kadar güçten düşürecek bir plan tasarlandı. Hellenlerin yalnızca silah zoruyla değil; aynı zamanda kurnazlıkla nasıl alt edilebileceği muhakeme edildi. Bu bağlamda Tithraustes ya da Pharnabazos , Agesilaos’un Küçük Asya’dan çağırılmasını sağlamak amacıyla Hellas’ta Spartalılar aleyhin‐ de bir ayaklanma hedefledi. Bu nedenle Rhodoslu Timokrates’i elli gümüş  talayta değerinde parayla Hellas’a gönderdi. Timokrates Hellenlerin önde gelenlerini altın ve parayla saflarına çekip
Sparta aleyhinde provokasyonlarla düşmanın gücünü kıran diplomatik bir manevra izledi. Thebai, Korinthos, Argos ve Atina kentlerinin ileri gelenlerini rüşvetle kazanarak Spartalılara başkaldır‐ maları ve savaş açmaları için gereken altyapıyı hazırlamaya koyuldu35
.
Bu sırada Agesilaos, Sparta ve müttefiklerinin meydana getirdiği orduyla Lydia boyunca Hellespontos’a ilerliyordu. Agesilaos’un Phrygia’ya geçiş güzergahı ve bölgedeki icraatları hakkın‐da antik kaynaklar yeterli veri sunmamaktadır. Bilinen genel yol hattı Ephesos’tan Kyme’nin üst kısımlarından Thebe’ye geçiştir.
. Agesilaos Kyme civarlarına ulaştığı esnada piyade ve donanma gücünü arttırmak; birlikte hareket ederek askeri operasyonlarına başarı kazandırmak amacıyla Sparta hükümetinin donanma yetkisini de kendisine devrettiği haberini aldı. Agesilaos emir
uyarınca adalara ve sahil kentlerine belirledikleri sayıda tƌieƌes’ler inşa etmelerini buyurdu. gemiden meydana gelen bir donanma kurup Ŷauaƌkhos yetkisine eşinin kardeşi Peisandros’u
atadı

. Tithraustes’le yaptığı anlaşma uyarınca Lydia boyunca yürürken yerli halka zarar vermedi; ancak Pharnabazos’un idaresindeki bölgeye girince geçtiği her yeri yağmalayıp tahrip ederek ilerledi. Thebe ve Apia ovalarını 38 aştıktan sonra Mysia’ya saldırdı ve Mysialılara sefere katılmaları için baskı kurdu. Zira Mysialıların büyük bölümü bağımsızdı ve krala tabi değillerdi.
Agesilaos çağrısına uyup ordusuna katılan Mysialıların topraklarına zarar vermezken geriye ka‐lanların arazilerini harap etti (Hell. Oxy. fr. Lond. XXI (XVI). 1). Mysia Olympos’unun ortalarına geldiğinde yolun dar, çetin ve bir kısmının da olmadığını fark etti. Güvenli bir geçiş  için Mysialılara elçiler gönderip onlarla bir anlaşma yaparak bölge içlerinde ordusuyla ilerledi. Peloponnesos ve müttefikleri geçerken Mysialılar artçı birliğe saldırdı, yerin darlığından düzensizlikiçindeki takriben elli askeri öldürdüler. Agesilaos ordusuyla kamp kurdu, günü hareketsiz geçirdi.
Ölüler için geleneksel ritüeller gerçekleştirildi. Ertesi gün Derkylideia şeklinde adlandırılan ücretli askerlerinin pek çoğuna pusu kurdu ve ordusuyla tekrar ilerledi. Mysialıların her biri Agesilaos’un önceki günkü yenilgisinden ötürü gittiğini düşünüyorlardı. Bu nedenle köylerinden çıktılar ve aynı yoldaki artçılara saldırmak amacıyla onu takip etmeye başladılar. Agesilaos, Tissaphernes’le yaptığı Sardeis savaşı esnasında uyguladığı taktiği Mysialılar üzerinde de tatbik etti.
. Pusuya yatan Hellenler onlar yaklaşınca saklandıkları yerden çıkıp düşmanla göğüs göğüse çarpıştılar. Mysialıların komutanları ve öncü askerlerin büyük çoğunluğu ani saldırı karşısında öldü. Geriye kalanlar öncü kolun durumunu görünce köylerine kaçtılar. Agesilaos bu haberi alınca yönünü de‐ğiştirip birliğiyle aynı yola saptı, pusuya yatmış ordusuyla karşılaşıncaya kadar ilerledi ve önceki gün kamp yaptığı yerde tekrar ordugah kurdu.
. Bunun akabinde Mysialılar ölülerini gömmek için Agesilaos’a elçi heyeti gönderdiler. Yapılan anlaşma uyarınca muharebede hayatını yitiren 130’dan fazla kişiyi defnettiler. Agesilaos köylerden kılavuzlar aldı ve askerlerini günlerce dinlen‐ dirdi. Ordusuyla ilerleyip Phrygia kentlerine indi. Önceki yaz işgal ettiği yerlere değil; bilakis Spithradates ve oğlu Megabates rehberliğinde el değmemiş ülkelere saldırıp talan etti. Sparta ve ittifak ordusu Pharnabazos’un teritoryumunu yağmalayarak aralıksız ilerledi. Phrygia’da Aslanla‐
rın Başları (= Leonton Kephalai [̎εόΑτωΑ ̍εφαΏαί]) şeklinde adlandırılan bir mevkiye ulaştı Buraya hücum etti; ancak saldırı girişimi başarısızlıkla sonuçlanınca birliğiyle hareketine devam etti. Yağmaya maruz kalmamış bölgenin büyük kısmını harap etti. Yüksek vtahkimli bir tepenin üzerinde kurulmuş Gordion’a (Polatlı) geldi, burada karargah kurup altı gün kaldı. Bu süre zar‐ fında düşmana taarruz etti; ancak bölgenin idaresiyle sorumlu (epaƌkhos) Pers Rhatines/Rha‐thanes’in43 direnişi ve karşı saldırısı nedeniyle herhangi bir başarı kazanamayınca orduyu, Spi‐thradates’in isteği nedeniyle Paphlagonia’ya sevk etti.
. Spithradates Paphlagonia’ya geçildiği takdirde Paphlagonia kralı Otys/Gyes’i45 Pers kralı II. Artakserkses’ten ayırıp Spartalılarla müt‐ tefiklik kuracağına dair vaatte bulunmaktaydı. Zira Paphlagonia kralı Gyes sembolik olarak dost‐ luğunu sürdürmesine rağmen, aslen II. Artakserkses’in emirlerine itaat etmemekteydi. Dolayı‐sıyla bunun fark edilip ağır cezaya çarptırılmaktan ya da öldürülmekten korkmaktaydı (Ksen.Ages. III. 4). Agesilaos ise, vasal kralları imparatorluktan ayırarak Küçük Asya’da Pers gücünü za‐
yıflatmayı planlamaktaydı (Ksen. Hell. IV. 1. 2; 41). Peloponnesos ile müttefikleri Phrygia ve Paphlagonia sınırında kamp kurdular. Agesilaos Spithradates’i Gyes’e gönderdi. Zira Agesilaos görüşmek için çağırınca Paphlagonia kralı yanına gitmeyi reddetti. Spithradates onu ikna edip kendisiyle getirdi. Agesilaos, Spithradates’in gösterdiği yararlılık ve bağlılıktan ötürü Spithrada‐tes’in Kyzikos’ta bulunan kızıyla Paphlagonia kralı Gyes’in evlenmesi hususunda aracılık etmek suretiyle ona minnettarlığını gösterdi46
. Agesilaos kıştan dolayı yeterince erzak bulamamaktan korktuğundan Paphlagonialılarla bir anlaşma yapıp emrindeki kuvvetleri hızla deniz kıyısına doğ‐ ru sevk etti. Askerlerini daha az yoracağından Sangarios’u (Sakarya Irmağı) aşmayı planlamak‐
taydı. Gyes, Agesilaos’a 1.000 süvari ve 2.000’den fazla piyade getirdi.
. Agesilaos orduyu Mysia’daki Kios’a (Gemlik) yönlendirdi, burada on gün kaldı. Olympos yakınlarında ihanetlerine misilleme olarak Mysialılara zarar verdi. Ardından sahil boyunca ilerleyip Miletouteikhos’a sal‐dırdı; ancak komutasındaki büyük orduya48 rağmen, almaya muktedir olamadı ve ilerleyişine de‐vam etti. Rhyndakos (Kocaçay/Manyas) Irmağı boyunca askeri harekatını sürdürüp Daskyleion satraplık merkezinin kıyısında yer aldığı Daskylitis (Manyas) Gölü’ne ulaştı

. Agesilaos, Miletouteikhos başarısızlığının ardından günümüz Hisartepe mevkiinde konumlanan Daskyleion’a sal‐dırmayı göze alamadı. Daskylitis Gölü kıyısında ordugah kurdu. Daskyleion coğrafik konumu;
tahkimli surları ve garnizon askerleri51 tarafından sıkı bir şekilde korunmaktaydı
 Dolayısıyla satraplık merkezi sadece aylar alacak uzun ve sıkı bir kuşatmayla zapt edilebilirdi. Ancak Agesilaosönemli miktarda insan kaynağı, erzak ve lojistik ihtiyacı gerektirecek böylesi bir kuşatmayı gözealamamış görünür. Zira antik kaynakların hiç birinde Agesilaos’un Daskyleion’u muhasara girişiminde bulunduğuna dair bir girdi yoktur.
Sparta kralı, Daskylitis Gölü kıyısında Ŷauaƌkhos Kheirikrates53 için denizci olarak denize açılmış ve emrinde beş  tƌieƌes’le Hellespontos’u muhafaza eden Pankalos’u yanına çağırdı. Pankaloshızlıca geldi ve tƌieƌes’leri Daskylitis Gölü’ne soktu (Hell. Oxy. fr. Lond. XXII (XVII). 4). Pankalos butƌieƌes’leri M.Ö. yak. 73 yılında Lucullus’un yaptığı gibi, dört tekerlekli yük arabalarıyla  denizdenDaskylitis Gölü’ne taşımış veya Propontis’ten Rhyndakos Irmağı boyunca bu nehrin Makestos’la
(Susurluk/Simav Çayı) birleştiği koldan Makestos’a; oradan da Kara Dere’ye geçirip Daskylitis Gölü’ne girmiş olabilir.
. Agesilaos’un gemileri istemesindeki neden Hellespontos Phrygia’sı ve civar bölgelerden gasp ettiği ganimetlerin en kıymetlilerini yükleyip Kyzikos gibi o sırada Spartahakimiyetinde bulunan güvenilir yerlerde muhafaza edilmesi; ayrıca kara ordusuyla müşterek
hareket eden Peloponnesos donanmasındaki mürettebatın ve önemli noktalarda konuşlanmış askerlerin ücretlerinin ödenmesi için taşınmasını sağlamak olsa gerektir (Hell. Oxy. fr. Lond. XXII
(XVII). 4). Zira Daskyleion satrabı Pharnabazos emrindeki güçlü süvari birliğiyle her an saldırabilir;M.Ö. 396 yılındaki süvari savaşına benzer bir yenilgi yaşadığı takdirde ganimetlerin düşman eline geçmesi gibi bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilirdi56
. HelleŶika OdžLJƌhLJŶkhia (fr. Lond. XXII (XVII). 4) yazarı, kışın yaklaşmasıyla Agesilaos’un Daskylitis Gölü’nden Mysia’ya geçtiğini; burada ilkbaharda geri gelmeleri koşuluyla askerleri terhis ettiğini ve kışı geçirmek üzere Kappadokia’yagitmeye hazırlandığını aktarır. Agesilaos’un Kappadokia’ya geçmek için Karadeniz’den başlayıp Kilikia ve Phoinikia’ya giden bir rota izlediğini belirtir (Hell. Oxy. fr. Lond. XXII (XVII). 4). Ne var ki, HelleŶika  OdžLJƌhLJŶkhia’nın bundan sonraki kısımları tamamen yitik olduğundan olayların nasıl geliştiğine dair herhangi bir bilgiye sahip değiliz. Seferin ileri safhası Ksenophon’un genel hatla‐rıyla değindiği farklı anlatısından bilinir kılınmaktadır. Ksenophon (Hell. IV. 16) Agesilaos’un kışı Daskyleion civarlarında geçirdiğini belirterek tam tersi bilgide bulunur. Daskyleion satrabı Pharnabazos, Agesilaos’un gücünün kaynağının ordusu ile onun meydansavaşındaki ustalığı olduğunu anlamıştı. Zayıf noktaları ise, iyi bir süvari birliğinin eksikliği, erzak tedariği ve müttefiklik kurabileceği ya da kendisine bağlı kılabileceği kentlerin yoksunluğuydu.
Zira Manyas Gölü çevresi güçlü kentlerden ziyade zengin köylerden meydana gelmekteydi. Ayrıca kıyıdan ziyade iç kesimlerde yer alması ve demografik yapının çoğunluğunu Phrygia, Lydia gibi otokton halkların meydana getirmesi Hellen kolonizasyon harekatının iç kesimlere yayılmasını engellemiş; Pers hakimiyetinin buralarda derinlemesine nüfus etmesine vesile olmuştu. Bu suretle kıyıdan uzaklaştıkça Hellespontos Phrygia’sındaki iç kentler ile yerleşkelerin Atina ve Sparta ile duygusal ya da savaş anında ittifaksal ilişkiler kurması pek mümkün olmamıştır. Bu sebeple küçük yerleşimlerin böylesi kritik durumlarda Hellenlerle örgütlenip Perslere karşı ayaklanma olasılıkları yok denecek kadar azdı. Dolayısıyla Agesilaos Perslerin en güçlü eyalet merkezlerinden biri olan Daskyleion’da adamlarını her an bir saldırı tehlikesine karşı sürekli hazır ve tetikte tutmaktaydı. Agesilaos ordusunun iaşesini, yaptığı akınlarla Daskyleion çevresinden temin etmek zorundaydı (Ksen. Hell. IV. 1. 16). Bu bağlamda Pharnabazos’un Spartalıları iyice hırpalamadan
önce bir meydan savaşını ciddi biçimde düşünmediği anlaşılmaktadır. Düşmanın tedarik malze‐mesi aramak için küçük gruplara bölündüklerinde tehlikeli olan ani, beklenmedik, vur kaç akınlarıyla yıpratma taktiğini ya da karşı saldırı gibi dolaylı bir stratejiyi benimsedi. Spartalıları yakın takibe alarak potansiyel yiyecek kaynaklarına ulaştıkları sırada taciz etmek için ilk hamleyi onların atmalarını beklediği anlaşılır. Agesilaos’un adamları bir süre herhangi bir saldırıya uğramadıklarından erzak sağlamak için civar yerleşkelere dağılmaktaydılar. Daskyleion satrabı düşman ordusunun tamda beklediği ihmalci ve tedbirsiz davranışlarını yakaladığı anda bir ovada dağınık haldeyken iki tırpanlı araba ve 400 kadar süvariyle ansızın onların karşılarına çıktı. Pharnabazos’un
düzenli hücum harekatı karşısında Agesilaos’un 700 kadar askeri aceleyle toplandı. Agesilaos ise hoplitleriyle çokta uzakta değildi. Ancak Pharnabazos vakit kaybetmeden savaş arabalarını ön kanatlara dizdi; kendisi ise süvarileriyle arkadan gelerek saldırı emrini verdi (Ksen. Hell. IV. 1. 16‐18). Arabaların Sparta birliğinin arasına dalıp saflarını dağıtması üzerine Pharnabazos’un süvarileri yaklaşık 100 kişiyi öldürdüler. Geriye kalanlar Agesilaos’un bulunduğu yere kaçıştılar (Ksen.Hell. IV. 1. 19‐20). Bu olayın üzerinden iki ya da üç gün geçmişken Pers Spithradates, Daskyleion satrabı Pharnabazos’un 160 stadia kadar ötede büyük bir köy olan Kaue’de kamp kurduğunu öğrendi ve durumu derhal Herippidas’a bildirdi. Antik yazarların aktarımlarına göre, Pharnabazos ordugahının kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak karargahını belirli bir yere kurmu‐yor, göçebeler gibi sürekli yer değiştiriyordu. Böylelikle konakladığı yeri gizli tutmaya çalışı‐yordu.

. Ancak yazarlar Pharnabazos’un yıpratma savaşının gereği uyarınca ordugahını sabit bir yerde kurmama taktiğini idrak edememiş; bunu Agesilaos’la savaşmaya cesaret edememe korkaklığına bağlamışlardır. Oysa burada esas amaç düşmandan orduyu ve atacağı hamleleri gizlemek olmalıdır. Herippidas, Agesilaos’tan 2.000 kadar hoplitai ve takriben aynı sayıda peltastes ile Spithradates’in süvarilerini, Paphlagonia ve Hellenlerden gönüllülerin kendi emrine ayrılmasınıistedi. Agesilaos’un onayını alınca ve kestiği kurbanlar hayra alamet verince emrindeki orduyla yola çıktı. Ancak askerler arasından beklediği bir katılım gerçekleşmedi (Ksen. Hell. IV. 1. 20‐23).
Gün doğarken Daskyleion satrabı Pharnabazos’un karargahına ani bir baskın yaptı. Ön karakollarda bulunan Mysialılar ağır kayıplara uğradılar. Düşman dağılıp kaçarken ordugah zapt edildi. Daskyleion satrabı Pharnabazos’a ait çok sayıda değerli eşya, kap‐kacak ve bir miktar yük hayvanıele geçti.
. Spithradates ile Paphlagonialılar zapt ettikleri ganimetleri alıp götürmeye kalkışınca Herippidas bu seferde başkomutanlık görevini icra ettiğinden ganimetleri toplama yetkisine da‐ yanarak emrindeki orduyla yollarına çıkıp Spithradates ve Paphlagonialıların elinde ne varsa hepsini toplattı. Zira esir satan memurlara çok sayıda tutsak teslim etmeyi arzulamaktaydı. Ancak Spithradates ve Paphlagonialılar haksızlık ve hakaret dolu böylesi bir davranışa katlanamayarak engellemiş; Pers hakimiyetinin buralarda derinlemesine nüfus etmesine vesile olmuştu. Bu suretle kıyıdan uzaklaştıkça Hellespontos Phrygia’sındaki iç kentler ile yerleşkelerin Atina ve Sparta ile duygusal ya da savaş anında ittifaksal ilişkiler kurması pek mümkün olmamıştır. Bu sebeple küçük yerleşimlerin böylesi kritik durumlarda Hellenlerle örgütlenip Perslere karşı ayaklanma olasılıkları yok denecek kadar azdı. Dolayısıyla Agesilaos Perslerin en güçlü eyalet merkezlerinden biri olan Daskyleion’da adamlarını her an bir saldırı tehlikesine karşı sürekli hazır ve tetikte tutmaktaydı. Agesilaos ordusunun iaşesini, yaptığı akınlarla Daskyleion çevresinden temin etmek zorundaydı (Ksen. Hell. IV. 1. 16). Bu bağlamda Pharnabazos’un Spartalıları iyice hırpalamadan önce bir meydan savaşını ciddi biçimde düşünmediği anlaşılmaktadır. Düşmanın tedarik malzemesi aramak için küçük gruplara bölündüklerinde tehlikeli olan ani, beklenmedik, vur kaç akınlarıyla yıpratma taktiğini ya da karşı saldırı gibi dolaylı bir stratejiyi benimsedi. Spartalıları yakın takibe alarak potansiyel yiyecek kaynaklarına ulaştıkları sırada taciz etmek için ilk hamleyi onların atmalarını beklediği anlaşılır. Agesilaos’un adamları bir süre herhangi bir saldırıya uğramadıklarından erzak sağlamak için civar yerleşkelere dağılmaktaydılar. Daskyleion satrabı düşman ordusunun tamda beklediği ihmalci ve tedbirsiz davranışlarını yakaladığı anda bir ovada dağınık haldeyken iki tırpanlı araba ve 400 kadar süvariyle ansızın onların karşılarına çıktı. Pharnabazos’un düzenli hücum harekatı karşısında Agesilaos’un 700 kadar askeri aceleyle toplandı. Agesilaos ise hoplitleriyle çokta uzakta değildi. Ancak Pharnabazos vakit kaybetmeden savaş arabalarını ön kanatlara dizdi; kendisi ise süvarileriyle arkadan gelerek saldırı emrini verdi (Ksen. Hell. IV. 1. 16‐. Arabaların Sparta birliğinin arasına dalıp saflarını dağıtması üzerine Pharnabazos’un süvarileri yaklaşık 100 kişiyi öldürdüler. Geriye kalanlar Agesilaos’un bulunduğu yere kaçıştılar (Ksen.Hell. IV. 1. 19‐20). Bu olayın üzerinden iki ya da üç gün geçmişken Pers Spithradates, Daskyleion satrabı Pharnabazos’un 160 stadia kadar ötede büyük bir köy olan Kaue’de kamp kurduğunu öğrendi ve durumu derhal Herippidas’a bildirdi. Antik yazarların aktarımlarına göre, Pharnabazos ordugahının kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak karargahını belirli bir yere kurmuyor, göçebeler gibi sürekli yer değiştiriyordu. Böylelikle konakladığı yeri gizli tutmaya çalışı‐yordu
. Ancak yazarlar Pharnabazos’un yıpratma savaşının gereği uyarınca ordugahını sabit bir yerde kurmama taktiğini idrak edememiş; bunu Agesilaos’la savaşmaya cesaret edememe korkaklığına bağlamışlardır. Oysa burada esas amaç düşmandan orduyu ve atacağı hamleleri gizlemek olmalıdır. Herippidas, Agesilaos’tan 2.000 kadar hoplitai ve takriben aynı sayıda peltastes ile Spithradates’in süvarilerini, Paphlagonia ve Hellenlerden gönüllülerin kendi emrine ayrılmasını istedi. Agesilaos’un onayını alınca ve kestiği kurbanlar hayra alamet verince emrindeki orduyla yola çıktı. Ancak askerler arasından beklediği bir katılım gerçekleşmedi (Ksen. Hell. IV. 1. 20‐23).
Gün doğarken Daskyleion satrabı Pharnabazos’un karargahına ani bir baskın yaptı. Ön karakollarda bulunan Mysialılar ağır kayıplara uğradılar. Düşman dağılıp kaçarken ordugah zapt edildi. Daskyleion satrabı Pharnabazos’a ait çok sayıda değerli eşya, kap‐kacak ve bir miktar yük hayvanı ele geçti.
. Spithradates ile Paphlagonialılar zapt ettikleri ganimetleri alıp götürmeye kalkışınca Herippidas bu seferde başkomutanlık görevini icra ettiğinden ganimetleri toplama yetkisine da‐ yanarak emrindeki orduyla yollarına çıkıp Spithradates ve Paphlagonialıların elinde ne varsa hepsini toplattı. Zira esir satan memurlara çok sayıda tutsak teslim etmeyi arzulamaktaydı. Ancak Spithradates ve Paphlagonialılar haksızlık ve hakaret dolu böylesi bir davranışa katlanamayarak engellemiş; Pers hakimiyetinin buralarda derinlemesine nüfus etmesine vesile olmuştu. Bu su‐ retle kıyıdan uzaklaştıkça Hellespontos Phrygia’sındaki iç kentler ile yerleşkelerin Atina ve Sparta ile duygusal ya da savaş anında ittifaksal ilişkiler kurması pek mümkün olmamıştır. Bu sebeple küçük yerleşimlerin böylesi kritik durumlarda Hellenlerle örgütlenip Perslere karşı ayaklanma olasılıkları yok denecek kadar azdı. Dolayısıyla Agesilaos Perslerin en güçlü eyalet merkezlerin‐ den biri olan Daskyleion’da adamlarını her an bir saldırı tehlikesine karşı sürekli hazır ve tetikte
tutmaktaydı. Agesilaos ordusunun iaşesini, yaptığı akınlarla Daskyleion çevresinden temin etmek zorundaydı (Ksen. Hell. IV. 1. 16). Bu bağlamda Pharnabazos’un Spartalıları iyice hırpalamadan önce bir meydan savaşını ciddi biçimde düşünmediği anlaşılmaktadır. Düşmanın tedarik malze‐ mesi aramak için küçük gruplara bölündüklerinde tehlikeli olan ani, beklenmedik, vur kaç akınla‐rıyla yıpratma taktiğini ya da karşı saldırı gibi dolaylı bir stratejiyi benimsedi. Spartalıları yakın takibe alarak potansiyel yiyecek kaynaklarına ulaştıkları sırada taciz etmek için ilk hamleyi onların atmalarını beklediği anlaşılır. Agesilaos’un adamları bir süre herhangi bir saldırıya uğramadıkla‐ rından erzak sağlamak için civar yerleşkelere dağılmaktaydılar. Daskyleion satrabı düşman ordusunun tamda beklediği ihmalci ve tedbirsiz davranışlarını yakaladığı anda bir ovada dağınık haldeyken iki tırpanlı araba ve 400 kadar süvariyle ansızın onların karşılarına çıktı. Pharnabazos’un düzenli hücum harekatı karşısında Agesilaos’un 700 kadar askeri aceleyle toplandı. Agesilaos ise hoplitleriyle çokta uzakta değildi. Ancak Pharnabazos vakit kaybetmeden savaş arabalarını ön ka‐natlara dizdi; kendisi ise süvarileriyle arkadan gelerek saldırı emrini verdi (Ksen. Hell. IV. 1. 16‐18). Arabaların Sparta birliğinin arasına dalıp saflarını dağıtması üzerine Pharnabazos’un süvarileri yaklaşık 100 kişiyi öldürdüler. Geriye kalanlar Agesilaos’un bulunduğu yere kaçıştılar (Ksen.Hell. IV. 1. 19‐20). Bu olayın üzerinden iki ya da üç gün geçmişken Pers Spithradates, Daskyleion satrabı Pharnabazos’un 160 stadia kadar ötede büyük bir köy olan Kaue’de kamp kurduğunu öğrendi ve durumu derhal Herippidas’a bildirdi. Antik yazarların aktarımlarına göre, Pharnabazos ordugahının kuşatılması ihtimalini göz önünde bulundurarak karargahını belirli bir yere kurmu‐
yor, göçebeler gibi sürekli yer değiştiriyordu. Böylelikle konakladığı yeri gizli tutmaya çalışıyordu.
. Ancak yazarlar Pharnabazos’un yıpratma savaşının gereği uyarınca ordugahını sabit bir yerde kurmama taktiğini idrak edememiş; bunu Agesilaos’la savaşmaya cesaret edememe kor‐ kaklığına bağlamışlardır. Oysa burada esas amaç düşmandan orduyu ve atacağı hamleleri gizle‐mek olmalıdır. Herippidas, Agesilaos’tan 2.000 kadar hoplitai ve takriben aynı sayıda peltastes ile Spithradates’in süvarilerini, Paphlagonia ve Hellenlerden gönüllülerin kendi emrine ayrılmasını istedi. Agesilaos’un onayını alınca ve kestiği kurbanlar hayra alamet verince emrindeki orduyla yola çıktı. Ancak askerler arasından beklediği bir katılım gerçekleşmedi (Ksen. Hell. IV. 1. 20‐23).
Gün doğarken Daskyleion satrabı Pharnabazos’un karargahına ani bir baskın yaptı. Ön karakollar‐ da bulunan Mysialılar ağır kayıplara uğradılar. Düşman dağılıp kaçarken ordugah zapt edildi. Daskyleion satrabı Pharnabazos’a ait çok sayıda değerli eşya, kap‐kacak ve bir miktar yük hayvanı ele geçti5.
. Spithradates ile Paphlagonialılar zapt ettikleri ganimetleri alıp götürmeye kalkışınca Herippidas bu seferde başkomutanlık görevini icra ettiğinden ganimetleri toplama yetkisine da‐ yanarak emrindeki orduyla yollarına çıkıp Spithradates ve Paphlagonialıların elinde ne varsa hepsini toplattı. Zira esir satan memurlara çok sayıda tutsak teslim etmeyi arzulamaktaydı. Ancak Spithradates ve Paphlagonialılar haksızlık ve hakaret dolu böylesi bir davranışa katlanamayarak geceleyin teçhizatlarını toplayıp Sardeis’e Tissaphernes’in öldürülmesine iştirak eden Ariaios’un yanına gittiler. Spithradates ile oğlu Megabates ve Paphlagonialıların Agesilaos’u terk etmeleri bu seferde Sparta kralının aldığı en ağır darbelerden biri oldu59
.
Pharnabazos’un yıpratma stratejisiyle ordusunun iaşesini karşılamakta güçlük çeken; bağlaşık  ve destek alamadığı gibi, ganimet meselesi yüzünden önemli müttefiki Spithradates ile Paphlagonialıların kendisini terk etmesiyle iyice kapana sıkışan Agesilaos, M.Ö. 394 yılının ilkbaharında Daskyleion satrabına bir müzakere teklifinde bulundu.
. Pharnabazos’a dostlukla bağlı ve o sıra‐ lar konuğu olan Kyzikoslu Apollophanes aracılığıyla bunu gerçekleştirdi. Apollophanes, Daskyleion satrabı Pharnabazos’un yanına gidip Agesilaos’un talebini; görüşmenin yapılacağı yeri ve günü
bildirdi. Pharnabazos komutan kimliğinin yanında başarılı bir idareci ve siyasetçiydi. Dolayısıyla askeri ve siyasi başarıyı birleştirmekte deneyimliydi. Savaşta ölçülü tehlikeleri göze almakla birlikte strateji düzeyinde çok daha fazla tedbirliydi. Bu bağlamda Pharnabazos Hellas’ın Sparta aleyhine yükselen muhalefetle karışmasının an meselesi olduğunu bildiğinden; bu nedenle Agesilaos’un ordusunun büyük bir kısmıyla geri çağrılacağını kestirdiğinden eyalet bölgesini en az hasarla kurtarmak amacıyla bu teklifi kabul etmiş olsa gerektir. Agesilaos, Daskyleion satrabı Pharnabazos’la kararlaştırdıkları yere önce geldi. Açık bir mekanda çimlerin üzerinde yapılan  toplantıda61 Daskyleion satrabı yaşça Agesilaos’tan büyük olduğundan söze ilkin başladı.
Pharnabazos Atinalılarla savaşlarında Spartalılara gösterdiği destek‐yardımların karşılığını, Spar‐ talıların idaresindeki eyalet bölgesini talan edip yağmalamakla verdiklerini dile getirdi62
 Agesi‐ laos Pers kralı II. Artakserkses ile eski müttefikliklerinin yerini şimdi savaşa bıraktığını bu seferin Daskyleion satrabının şahsına yapılmadığını; krala ait her şeyi düşman bilmek zorunda olduklarını belirti.
. Agesilaos Daskyleion satrabı Pharnabazos’a Pers kralı II. Artakserkses’in hegemonya‐
sından ayrılıp özgürlüğüne kavuşmasını; idaresindeki bölgeleri kimseye tabi olmadan yönetme‐
sini; özgürlüğünün garantörü olarak kendilerinin dost ve bağlaşıklığını kabul etmesini teklif etti.
Daskyleion satrabı Pharnabazos  şayet Artakserkses başka bir stƌategos gönderip beni onun
emrine verirse, dostunuz ve müttefikiniz olacağım; ancak stƌategos yetkisiyle beni donatırsa,
sizinle bütün gücümle savaşacağım yanıtını verdi64
. Kışın son günlerine doğru yapılan müzakere
uyarınca Agesilaos bütün ordusuyla Hellespontos Phrygia’sından çekildi (Ksen. Hell. IV. 1. 38;
41). Thebe Ovası’na vardığında Artemis Astyrene Tapınağı’nın bulunduğu arazide ordugah kur‐
du. Rhodoslu Timokrates’in Hellas’a götürdüğü para65 hedefine ulaşmış, Hellenlerden bazıları
Spartalılarla savaş  hazırlıklarına başlamışlardır. Bu nedenle Spartalılar Epikdidas’ı Thebe’de konaklayan Agesilaos’a gönderip emrindeki orduyla derhal Sparta’ya dönmesini bildirdiler66
.
Bunun üzerine Agesilaos, Euksenos’u haƌŵostes görevine atayıp kentlerin güvenliğini sağlamak
için emrine 4.000 kişiden fazla bir kuvvet verdi. Kendisi de durumu özetleyen ‘kƌal  taƌafıŶdaŶ 
ϯϬ.ϬϬϬ okçuLJla AsLJa’daŶ süƌülüLJoƌuŵ’ ünlü lakonik sözü67 ardında bırakarak büyük bir orduyla
Kserkses’in Hellas’a geçmek için aldığı yolu izleyerek Hellas’a ilerledi68
.
Agesilaos’un Küçük Asya seferleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde Sardeis ve Daskyleion
eyalet merkezlerine kadar sokulup Tissaphernes69 ve Pharnabazos’un70 ordugahlarındaki teçhi‐
zatları ele geçirecek kadar satraplara kısa süreli ciddi zararlar verdiği bir gerçektir. Ancak askeri
edimleri Hellen antik yazarların abartılı anlatıların aksine Pers imparatorluğunun gücünü sarsa‐
cak boyutlarda değildi. Zira ne satrapların bir daha toparlanmasını engelleyecek Granikos gibi
kesin bir zafer ve ağır bir kayıp ne de imparatorluktan ilhak edip yandaşlığını kazandığı ya da zapt
ettiği bilinen herhangi bir kent söz konusuydu71
. Ancak Ksenophon, Corn. Nepos ve Plutarkhos’un Agesilaos biyografilerinde veya konu örgüsü döneme ait olayları içeren Hellenika’daki ya da Isokrates ve Constantinus VII Porphyrogennitus’un eserlerinin satır aralarında seferi özetleyen söylemleri bir araya getirildiğinde konuyu yanılgıya düşüren bir durum ortaya çıkmaktadır.
Öyle ki, Ksenophon (Hell. III. 1. 5; IV. 1. 41); Corn. Nepos (Ages. XVII. 4. 1) ve Plutarkhos (Ages.XV. 1; ŵoƌ. III. 211 a: Apophtheg.. 38) Agesilaos’un Küçük Asya’da kazandığı başarılardancesaretlenerek doğruca Merkez Asya’ya geçip Pers kralıyla savaşmayı; Susa ve Ekbatana’daki kraliyet hazinelerini ele geçirmeyi planladığını aktarırlar. Corn. Nepos (Ages. XVII. 3. 6) ve Plutarkhos (Aƌtaks. XX. 3), Asya’daki savaşlarla Agesilaos’un herkesin gözünde fatih olarak görülecek ölçüde ünlendiğini belirtir. Bu nedenle Plutarkhos (Coŵp. Ages.  Poŵp. II. 3) onun Küçük Asya’da kazandığı ünü ve gücü  İskender haricinde hiç kimsenin elde edemediğini dille getirir. sokrates (PaŶeg. 145) Perslerin askeri zayıflıklarını belirttiği pasajında Agesilaos’un Kyros’unordusunun yardımıyla Halys Irmağı’nın ötesindeki bütün teritoryumu ele geçirdiğine değinir. Bu anlatılar sonraki yazarlarca da sorgulanmadan kabul görmüş ve geleneksel bir söyleme bürün‐
müştür.
. Doğu Roma imparatoru ve yazar Constantinus VII Porphyrogennitus (de  viƌt. I. 239‐240) cesareti ve stratejik kararlarıyla ünlenen Agesilaos’un büyük bir orduyla zafer kazanarak Asya’nın birçok yerine saldırdığını;  şayet Spartalılar politik nedenlerden ötürü geri çağırmasa‐ lardı, Perslerin bütün krallığını son derece ciddi tehlikelere sokabileceğini belirtir. Ancak Hellenleri daha güçlü kılmak ve Sparta kralı Agesilaos’un önder olarak imgesini büyütmek amacıyla böylesi bir yazım geleneği oluşturulmuş olsa gerektir. Döneme ilişkin temel kaynak hiç şüphesiz Sparta kralının yakın dostu ve bu savaşlarda ona eşlik eden Ksenophon’un HelleŶika ve Agesilaos adlı eserlerdir. HelleŶika’da olaylar tarihsel bir gerçeklikle sunulmakla birlikte, Hellenika yazarının aktarımı sayesinde bildiğimiz Leonton Kephalai, Gordion ile Miletouteikhos’ta cereyan eden savaşlara değinilmemiştir. Elbette bunda yazarın Hellen kimliğinden kaynaklı milli duyguları ve Agesilaos’la dostluk bağları yadsınmaz etmenler olsa gerektir. Agesilaos  (I. 1) biyografisi ise,
yazarın da önsözde belirttiği gibi, methiye amaçlı yazılmış bir çalışmadır. Agesilaos’un karakteri askeri seferlerinden biraz daha ön plana çıkmakta; tarihsel bir anlatıdan ziyade öyküleme yön‐ temi kullanılmaktadır. Agesilaos eserinde Küçük Asya seferlerini kısa tutmuş, ağırlık noktasını ise Sardeis savaşına vermiştir. Bu anlatısı içerisinde sadece M.Ö. 396 yılında aniden Phrygia’ya geçişine ve ganimetlere kısaca değinir. Aynı yaklaşımı Cornelius Nepos ve Plutarkhos Agesilaos biyografilerinde sürdürmüşlerdir. Bununla birlikte bu seferler sırasında uğradığı beş ayrı yenilgiye tamamen ilgisiz veya suskun kaldıkları görülür. Plutarkhos, Corn. Nepos’tan farklı olarak Kseno‐ phon’un Hellenika eserindeki Spithradates ile oğlu Megabates; Pahplagonia kralı Gyes; Pharnabazos’un karargahının ele geçirilişi; Agesilaos ve Pharnabazos görüşmesiyle ilgili konuları benzer uzunlukta yineleyip durmuştur. Nitekim ilgili yazarlar Sparta kralının komutanlık yeteneklerini ön plana çıkarmaya çalıştıklarından yenilgiyle sonuçlanan savaşlara kısaca ya da hiç değinmeyip başarılı seferleri üzerine odaklandıkları; bu nedenle Phrygia üzerindeki askeri harekatın görmezden gelindiği varsayılabilir.
Bunun yanı sıra ideolojik alışkanlıklarından kaynaklanan Hellen antik yazarların tarihsel gerçekliği, Hellenler ile Persler aynı düzlemde söz konusu edildiğinde arka planda kalırken; Hellenler birbirleriyle kıyaslandığında kendini ele verir. Plutarkhos (Coŵp. Ages. Poŵp. II. 3)’de Agesilaos’u Perslerle karşılaştırdığında sergilediği askeri üstünlük ve gücü,  İskender dışında öncüleri ve çağdaşlarından hiç kimsenin edinemediği  şeklinde yüceltirken; ancak Atinalı Kimon’un askeri icraatlarıyla kıyasladığında bunların küçük çaplı kazanımlar olduğunu açıkça kabul eder. Plutark‐hos’a (Kiŵ. IX. 3) göre, Agesilaos deniz kıyısında yaptığı kısa savaşta başarılı işlere imza atsa da, büyük bir kahramanlık gösteremedi. Zira Kimon’un stƌategos’luğu esnasında ne bir mektup taşıyıcısı (gƌaŵŵatophoƌos) ne de bir at denizden 400 stadia kadar içeri giremezken, Agesilaos
Küçük Asya’dan geri çağrıldığında Pers vergi toplayıcıları (phoƌologoi) müttefik ve dost kentlerde
rahatlıkla dolaşabilmekteydi. Benzer ideolojik yaklaşımı Isokrates de sergiler. (145)
adlı çalışmasında Agesilaos’un Halys Irmağı’nın ötesine kadarki yerleri ilhak eden büyük sefere
imza attığını belirtir. Philippos  (V. 62; 86‐87) ve  Epistula (IX. 13‐14) yapıtlarında Agesilaos’un
sadece Pers kralıyla savaşmaya değil; aynı zamanda sürgün edilen dostları için kentleri yeniden
düzenlemeye ve önemli yetkilere onları getirmeye karar verdiğini belirtir. Bu nedenle enerjisinin
büyük kısmını dostlarının çıkarları adına harcaması Hellenleri büyük bir talihsizlik ve savaşın içine
sürüklediğini; bu iç karışıklık yüzünden Perslerle savaşmaya güçlerinin ve vakitlerinin kalmadığını
dile getirir. Isokrates’in konu edilen eserlerde birbirine karşı tezlerin farklı politik amaçları vardır.
PaŶegLJƌiĐus’te Hellenlerin Büyük Krala karşı Perslerle savaşmalarını teşvik ederek yeniden
Panhellenizm birleşmesini sağlamak maksadıyla Perslerin askeri zayıflıklarını gözler önüne ser‐
meye; Philippos ve Epistula da ise Hellenleri Makedonya kralı II. Philippos önderliğinde birleştirip
Perslere karşı savaşmalarına hizmet eder73
.
Bazı modern yazarlar, Agesilaos’un Daskyleion civarında gerçekleştirdiği yağma akınlarını
satraplık merkezi Daskyleion’un kuşatılıp zapt edildiği; bu esnada eyalet merkezindeki satrabın sarayı gibi bazı yapıların yakılıp yıkıldığı  şeklinde yorumlamışlardır

. Kült yolu ve arşiv odası
olarak değerlendirilen alanda yapılan 2004 yılı kazılarında kuzeyde 33.92 m; güneyde ise 33.75
m bir alanı kaplayan yangın tabakası açığa çıkartılmıştır. Bu kazı alanında ele geçen seramik
malzemelerin M.Ö. 400‐375 yılları arasına ait olduğu düşünülmektedir75

. Ancak antik kaynakların aktarımından da anlaşıldığı üzere böylesi bir durumun o sırada gerçekleşmesi pek de ihtimal dahilinde gözükmemektedir. Gerçekten Agesilaos, Daskyleion satraplık merkezini ilhak edip Pharnabazos’un sarayı ve doğal olarak saray içerisinde bulunan eyalet hazine dairesini ele geçirmiş olsaydı, Hellen antik yazarları Pers imparatorluğunun Küçük Asya’daki egemenliklerinin zayıflığını gözler önüne seren bu olaya detaylarıyla ya da en azından ana hatlarıyla da olsa mutlaka yer verirlerdi. Oysa Agesilaos’un bilhassa başarılı edimleri üzerinde duran Ksenophon, Cornelius Nepos ve Plutarkhos’un Sparta kralının Tissaphernes’in ve Pharnabazos’un karargahını zapt edilmesine değinip Daskyleion  satrabının sarayının ele geçirilmesini atlamaları mümkün gözükmemektedir. Ayrıca Daskyleion eyalet başkentini zapt eden bir muzaffer komutan olarak Agesilaos’un Pharnabazos’a ateşkes
antlaşması yapmayı teklif etmesi de bu süreçle tezatlık oluşturmaktadır (Ksen. Hell. IV. 1. 29‐30).
Bu durum savaşta yenen ile yenilen arasındaki ilişkiye tamamen aykırıdır. Bununla birlikte
Daskyleion’un coğrafik konumu nedeniyle bir yandan Manyas Gölü diğer taraftan tahkimli bir
höyük üzerine konuşlandığından ve yüksek surlarla korunduğundan ya çetin bir saldırıyla ya da
güçlü bir kuşatmayla ele geçirilebilirdi. Surlara saldırmak, yapılmaları haftalar ya da daha fazla
zaman alacak kuşatma silahları gerektirecekti. Kuşatma işi, etrafını siperlerle ve kütüklerden
yapılmış  bir duvarla çevirmek, yani büyük tekerlekli kuşatma kulelerin ve ok fırlatan katapult/
mancınıklar, koçbaşları gibi makinelerin gerekliliği anlamına gelecekti. Ne var ki Spartalılar,
Makedonyalılar gibi kent kuşatma teknikleri bakımından usta değillerdi. Sparta savaş düzeni esas
itibariyle meydan muharebesi ve teke tek savaşta ön plana çıkıyordu. Bu nedenle Agesilaos’un
bunun için yeterli lojistiğinin ve kalifiyeli elamanının olduğu bilinmemektedir. Bunlar yapılsa bile,
Daskyleion’u kuşatmak veya saldırmak o koşullar altında stratejik bir hata olurdu. Pharnabazos
emrindeki orduyla eyalet başkentinde mevzilenmemişti, çevre yerleşkelerde serbestçe dolaş‐
maktaydı. Dolayısıyla güçlü süvarileriyle Agesilaos’un ordusunun etrafını çepeçevre sarıp saldır‐
dığı takdirde, iki ateş hattı arasında kalacaklarından Spartalılar açısından kurtuluşu pek mümkün
gözükmeyen son derece zor bir durum yaratabilirdi. Zira bir yandan hisardan Pers garnizonları
ile arkadan Pharnabazos’un saldırıları diğer yandan kaçışlarını zorlaştıran Manyas Gölü ve Kara
Dere arasında sıkışıp kalma olasılıkları vardı. Bunla birlikte muhasara uzadıkça Agesilaos yeni
takviye birliklere, müttefiklere, erzaka ve maddi desteğe ihtiyaç duyacaktı. Buralarda büyük
kentler olmadığından yardım alamayacağı gibi, Pharnabazos surların dışında olduğu müddetçe
ordu iaşesini karşılamakta sürekli zorluk çekecekti. Oysa Pharnabazos’un yardımına eyalet bölge‐
sindeki garnizon üslerinden ve Tissaphernes öldüğü için Sardeis gibi diğer satraplık merkezlerin‐
den her an takviye birlikler gelebilirdi. Nitekim Agesilaos’un askeri harekatları söz konusu edildi‐
ğinde genel izlediği taktik sabit bir savaş değil, hareketli çarpışmaydı. Sardeis ve Mysia’daki gibi,düşmanı şaşırtabilir, meydan savaşı yapabilir, akınlar düzenleyip pusu kurabilirdi. Ancak Leonton
Kephalai, Gordion ile Miletouteikhos’ta olduğu üzere saldırılarla ele geçiremediği kentleri uzun
süre kuşatarak alma girişiminde bulunmamaktaydı. Zira bunu gerçekleştirecek gerekli donanıma
ve teçhizata sahip değildi.   
Pharnabazos’un izlediği yıpratma stratejisi gereği Sparta ordusunun bir süre Daskyleion’un
çevre köylerinde yağma hareketine göz yumduğu anlaşılmaktadır. Ksenophon (Hell. IV. 1. 33)’deki
pasajında Agesilaos ve adamlarının eyalet başkenti Daskyleion’u zapt edemediklerini; bilakis
ordu iaşesini karşılamak amacıyla civar köylere yaptıkları akınlarda yağmanın yanı sıra –muhte‐
melen Perslerin önde gelenlerinin oturduğu– bazı konutları yakmalarından Pharnabazos’un duy‐
duğu rahatsızlığı dile getirmektedir77
. KoŶutlaƌ/haŶeleƌ  (οἰț੾ȝαIJα) çoğul verilerek Daskyleion
satrabının sarayı anlamında değil, bilakis köylerdeki evleri betimlemek amacıyla kullanıldığı aşi‐
kardır. Zira Ksenophon gerçekten satrabın sarayını belirtmek isteseydi (Hell. IV. 1. 15)’deki pasa‐
jında yaptığı üzere açıkça οἰț੾ȝαIJα yerine βαıίȜİȚα kelimesini kullanması beklenirdi.
Sonuç itibariyle Agesilaos’un Küçük Asya seferleri sistemli ve tümleştirici bir yaklaşımla ele
alındığında yağma akınlarıyla Pers gücünü kırmanın ötesine gidemediği; başarılarının küçük çap‐
ta; kazanımlarının ise, uzun süreli olmadığı gözlenmektedir. Agesilaos’un en büyük başarısı sat‐
rapların karargahını zapt etmesi; ayrıca kazandığı Sardeis zaferiyle Hellenlerin baş düşmanı şek‐
linde anılan Tissaphernes’in öldürülmesine sebebiyet vermesidir. Art arda yenilgilerin yaşandığı
Daskyleion seferleri esnasında iddia edilenlerin aksine eyalet başkenti Daskyleion’un kuşatılıp
zapt edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

Sevgi SARIKAYA 

15-12-2022