Acının Adı Mutluluk - Sokaktaki Adam

ACININ ADI MUTSUZLUK - SOKAKTAKİ ADAM - ATİLLA İLHAN

“- … ve seni Babil’e götüreceğim…”

Roman, bir kişi ya da bir grup insanın başından geçen olay ve durumları, onların iç dünyalarını, toplumla ilişkilerini, tüm yaşantılarını belli bir kronolojik mantıksal, duygusal ya da sanatsal ilişkiyi gözeterek hikaye eden uzun kurgusal anlatımlardır. İçinde yaşadığımız gerçeklikten esinlenen kurmaca bir dünyadır. İşte bu kurmaca dünyanın sayfaları okuyucuya yeni bir estetik zevk kazandırırken duyuş ve düşünüş evrenini de genişletir, haz deryasına, bilgi küpüne dönüştürür. Beklenti bu yöndedir, evet. Roman türünün bu beklentiyi gerçekleştirebilmesi için has roman ve yazarının da has romancı olması gerekir.

Has romancılarımızdan olan, aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olan Attila İlhan, “Sokaktaki Adam” adlı romanında kişiyi merkez alarak toplumu ve toplumsal olayları, yaşantıyı tüm çıplaklığıyla, tüm gerçekliğiyle; ayna gibi yansıtır, anlatır. Sokaktaki Adam, Attila İlhan’ın ilk romanıdır. Aslında öncesinde de roman yazmıştır fakat yayımlamamıştır. Roman 1953 yılında yayımlanır. Dönemindeki diğer yazarlar eserlerinde genel olarak yerel hayatı ve köy hayatını, burada yaşayan kişileri işlerken Attilâ İlhan şehir insanını, Türkiye'nin yakın dönem tarihini, ekonomik ve sosyal yanlarıyla ele alarak işler. Sadece İstanbul ve İzmir gibi Türkiye'nin büyük şehirlerini, dönemin yaşam tarzını, ekonomik ve sosyal sorunlarını kahramanlarının gözüyle anlatır. Sokaktaki Adam’da da şehir olarak İstanbul vardır.

Romanda her bölüm farklı bir karakter tarafından anlatılır. Anlatıcı olarak çoklu anlatıcının kullanılmış olması Sokaktaki Adam’ı farklı ve özel kılan bir durumdur. Kurmaca dünyanın ilklerindendir. Anlatıcılar; Kamarot Yakup, Kamarot Hasan, Triyandofilos Ahmet ve Leon Andrea’dır. Ayrıca her an karşılaşabileceğimize inandığımız, hepimiz olan, sokaktaki adamdır. Hasan ve Yakup’un değişik nedenlerden dolayı çalışmak durumunda kaldıkları gemi İstanbul limanına yanaşır. Hasan ve Yakup kamarottur. İkisi de gemide çalışmayı başka iş bulamadıkları için tercih etmiştir. Onlar için belki de kaçıştır. İç dünyalarından, çevreden kaçış. Limana ayak basar basmaz Yakup be Hasan gemiden ayrılır. İstanbul’un arka sokaklarında Yakup Melahat’a gider. Hasan elindeki sipariş olarak getirdiği kürkü Leon’a teslim etmek amacındadır. Fakat önce o da Yakup’la takılır. Sonrasında işler biraz karışır. Komiser Mustafa’nın “ Tuzlayacaksın deriyi bir gün.” diye uyarılarda bulunduğu Triyandafilos Ahmet ile Meryem oyun oynayarak kürkün Leon’a satılmasını engeller. Gelişen olaylar neticesinde Hasan Meryem’e tutulur adeta fakat üniversite yıllarından unutamadığı Ayhan, onun ilk ve tek aşkıdır.

Bir zaman sonra Hasan, Leon ile karşılaşır. Leon Andrea, Tünel’de Aristokli Pasajı’nda Kunduz Kürkevi sahibidir. Her türlü kürkü alıp satan bir kürkçüdür. Sürekli olarak İsrail’e gitmek isteğinden bahseder. Ve gider. Sonunda Meryem ile Ahmet’in işleri karıştırdığını anlar ve onları ele verir. Macera dolu günler Hasan’ı da içine çeker.

“ evet, Hasan benim ya, neye yarar?” sözüyle anlatmaya başlayan Hasan bu hayatta ne istediğini bilmez fakat ne istemediğini kesin olarak bilir. İçindeki acı, mutsuzluğun acısıdır. Üniversite yıllarındaki aşkını unutmak için denizlere açılmış, kaçak kürk işine girmiştir. Kamarotluk onun için kaçış yoludur. Düşüncelerinden kaçamayacağını sonunda anlayacaktır elbet. Yakup ise Hasan’ın sırdaşı bir kamarottur. Arkadaşlık dolayısıyla kaçak kürk işine o da

bulaşır. İstanbul iki kamarot için macera dolu günlerle geçer. Sonunda geminin Dakar’a gitmesini, İstanbul’dan bir an önce ayrılmayı arzu ederler. Sokaktaki Adam romanı, Zenciler Birbirine Benzemez ve Kurtlar Sofrası eserleriyle birlikte bir üçlemeyi oluşturur. Bu romanları ile Attila İlhan, Türk romanında o dönemde eksik olan imgesel hareketi ve eylemi gerçekleştirmek için çalışmıştır. Türk romanını köy gerçekliğinin yavan düzeyinden kurtarmayı, değişik ufuklar açmayı hedeflemiştir.

Attilâ İlhan bu romanıyla memleketimiz ve memleketimizin esenliği için bulunması gereken olumlu tipi aramaktadır.

Sürükleyici bir film izler gibi okunan bir ilk roman.

Attila İlhan’a sonsuz şükranlarımla…

* Attila İlhan, Sokaktaki Adam, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, VIII. Basım, İstanbul, 2010.

Bu yazı 25 Aralık 2020 tarihinde aksisanatdergisinde yayınlanmıştır.

30-12-2020/DERYA BALCI/ERDEK