Türk Cumhurbaşkanı neden Stalin'in şerefine kadeh kaldırdı?

Turhan Feyizoğlu yazdı; Türk Cumhurbaşkanı neden Stalin'in şerefine kadeh kaldırdı
Dünya devrimlerinin en büyüklerinden biri olan Sovyet devriminin lideri Stalin ile Kalenin’in Molotof ve arkadaşları şerefine içti...

Mahmut Celâleddin Bayar, 16 Mayıs 1883’de Bursa-Gemlik’in Umurbey köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa’da tamamladıktan sonra banka veznedarlığı yapmaya başladı. Görev yaptığı sırada Fransızca öğrenmeye başlayan Bayar, kursu tamamlamasının ardından ilk önce Ziraat Bankası’nın daha sonra Deutsche Orient Bank'ın imtihanını kazanarak, bu iki bankada da çalıştı.

Gençlik yıllarında siyasetle ilgilenmeye başladı. 1907'de İttihat ve Terakki'nin Bursa'daki gizli kolu olan "Küme" adlı örgüte girdi. 1911'de İzmir'e gönderildi. Orada İttihat ve Terakki poltikalarının başlıca uygulayıcılarından oldu. Partinin propaganda ve örgütlenme çalışmalarını yürüttü; "Halka Doğru" cemiyetini kurdu, parti görüşlerini yansıtan yine aynı adlı bir dergi çıkardı, bu dergide Turgut Alp takma adıyla yazılar yazdı. "Milli İktisat" politikasının uygulamaya geçirilmesi için çalıştı. 

İzmir'in işgali tehlikesi belirince, arkadaşı jandarma yüzbaşısı Sarı Edip Efe ile birlikte İzmir'den kaçıp dağlara çekildi, Gökçen Efe'ye sığındı. “Galip Hoca” takma adıyla, zeybek ve köy hocası kılığında köy köy dolaşarak işgale karşı propaganda yaptı. İzmir'in işgalinden sonra, Söke yöresindeki ulusal direnişçilerle işbirliği yaptı. Direnişçiler safında Yunan işgaline karşı Aydın'ın geri alınması mücadelesine katıldı. Denizli cephesinde Demirci Mehmet Efe'ye danışman oldu. Balıkesir Kongresi kararıyla Akhisar cephesi alay komutanlığına getirildi.

Birinci dönem TBMM'ye Bursa mebusu olarak katıldı. İktisat encümeni raportörlüğü yaptı, 1920'de bir ara iktisat vekilliğine vekâlet etti.

Mustafa Kemal Paşa'nın direktifleriyle Yeşil Ordu ve resmî Türkiye Komünist Fırkası'nın yöneticileri arasında yer aldı.

1921-1922 yılları arasında İktisat Vekili olarak görev yaptı. 1922'de Lozan Konferansı'na gönderilen ilk kurula danışman olarak katıldı. Aynı yıl bir süre Hariciye Vekilliğine vekâlet etti. 1923 seçimlerinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk grubu adayı olarak 2. TBMM'ye İzmir Milletvekili olarak girdi. Türk Kurtuluş Savaşı'nda göstermiş olduğu üstün hizmetler dolayısıyla Kırmızı-Yeşil şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edildi.

Cumhuriyet'in ilanından sonra, Mart 1924'te Mübadele-İmar ve İskân Vekilliğine atandı. Temmuz 1924'te bu görevden istifa etti. Aynı yıl Mustafa Kemal tarafından yeni bir ulusal banka kurmakla görevlendirildi. 26 Ağustos 1924'te ulusal ekonomi politikasının temel taşlarından olan ve Türkiye'nin ekonomik yaşamında belirleyici bir rol oynayan Türkiye İş Bankası'nı kurdu ve 1932'ye değin genel müdürlüğüne yaptı. 1932'de İktisat Vekilliğine getirilen Bayar, 1937'ye değin bu görevde kaldı.

Türk-Rus ilişkilerinin tarihi insanlık tarihi kadar eskiye dayanır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonrada bu ilişkiler devam etmiştir.

1928 yılında bizzat Atatürk tarafından diktirilen Taksim’deki Cumhuriyet Anıt’ı buna örnektir. Anıtta Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak’ın yanında iki Sovyet Komünist generalide vardır. Biri General Mihail Vasilyeviç. Diğeri Mareşal Kliment Yefremoviç Voroşilov. Biri SSCB Kızılordu Komutanı. Diğeri SSCB Genel Kurmay Başkanı.

Türkiye ilginç bir ülkedir. Valinin söylediği genel resmi bakış açısını yansıtması açısından önemlidir. Nevzat Tandogan Ankara’da vali olduğu dönemde eylem yapan bir gence şu sözü söyler:

"Ulan öküz Anadolulu, sizin Milliyetçilik'le Komünizm'le ne işiniz var. Milliyetçilik lazımsa biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: birincisi çiftçilik yapıp mahsül yetiştirmek. İkincisi askere çağırdığımızda askere gelmek. Alın bu iti götürün."

1978’de “Bu kış komünizm gelecek” diye açıklama yapan Celal Bayar’ın amacı,

Korku algısı yaratmaktı.  Değişik dönemlerde bu açıklamasını tekrarlayan Celal Bayar’ın arşivimde bulunan açıklaması özetle şöyle.

ESKİ CUMHURBAŞKANI BAYAR AÇIKLADI: “KOMÜNİSTLER İÇ SAVAŞ İÇİN KIŞI SEÇER”

Eski Cumhurbaşkanlarından Celâl Bayar, Aydınlar Ocağı’nda düzenlenen bir sohbet toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin komünizm tehlikesi ile yüz yüze bulunduğunu, komünistlerin iktidara gelmek için kış mevsimini seçtiğini, şu anda komünizm tehlikesini önleyecek tek gücün ordu olduğunu belirtmiştir. Konuşmasında genellikle uzak geçmişteki hatıralarına yer veren Celâl Bayar, günümüze dair sözlerinde Türkiye’de komünizm tehlikesi olduğunu sık sık belirtmiş ve alınması gereken tedbirler üzerinde durmuştur.

“Memleket büyük komünizm tehlikesi içindedir. Biz ise gafletin içine düştük ve bu gaflet devam etmektedir. Tedbir alınması lâzımdır, alınmıyor. 1952’den sonra inkişaf etmiştir, komünizm. Sosyal ve iktisadi çıkış sebeplerini her zaman düzeltebiliriz. Fakat asıl sebep, siyasidir, ve milli mevcudiyetimizi, siyasi stratejisi ile mahvetmek ister.”

Komünizmin çalışma devreleri olduğunu iddia eden Celâl Bayar, bu devreleri, ortam hazırlama devri ve eyleme geçme devri olarak ikiye ayırmıştır.

“Kim isterse çıksın, konuşalım. İddiamı kabul ettiririm. Vesikaları vardır elimde. Türkiye’de ortam hazırlama devri bitmiştir ve eylem devri yüzde 70 başarıya ulaşmıştır. Eylem devrini de ikiye ayırabiliriz. Bir vaka çıkartırlar bugünkü gibi. Adam öldürürler, fakat sonunda kati netice için mahalli tedbirlerden vazgeçerler. O vakit ordu ile çıkacaksın karşılarına. Ekseriya kış devrini seçerler, askeri hareketin kolay olmaması için. Memleketi birden harekete getirme hazırlığındadırlar.”

“Altı ayda bu memleket, bu dertten kurtulur” diyen Celâl Bayar, “Bu tehlike karşısında hemen tedbir ve tenkil ile bu arada evlatlarımızı korumak için maarifi ele almalıyız” görüşüne yer vermiştir. Son MC Hükümetinin Devlet Güvenlik Mahkemeleri yasası çıkartmak üzere Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdığını belirten Bayar, ancak bu konudaki görüşmelerin engellendiğini söylemiştir. (Hergün gazetesi, 17.10.1978)

1930’lu yıllarda Türkiye’den Sovyetler Birliğine Sovyetler Birliğinden Türkiye’ye çok ziyaretler oluyordu.

MAKSİM GORKİ TÜRKİYE'YE GELİR

1933 yılı Mayıs ayında yazar Maksim Gorki, Türkiye’ye gelmişti.

21 Aralık 1933 tarihli “Sovyet Rusya'nın Türk Gençliğine Hediyesi” başlıklı haber aynen şöyledir:

“Sovyet Rusya tayyare fabrikalarında çalışan amele, mühendis, teknisyen ve memurları tarafından Türk sporcu gençliğine bir motörsüz tayyare hediye edilmiştir. Hediye ile beraber gönderilen mektupta deniyor ki: “Türk spor teşkilatı mümessillerinin fabrikalarımızı ziyareti hatirası olmak, bizimle yeni Türkiye’nin sporcu gençliği arasında mevcut dostluk bağlarını kuvvetlendirmek ve Türkiye’de bu eğlenceli sporu teşvik maksadile bir tecrübe planörü imal ve hediyeye karar verdik.”

Ekonomi Bakanı Celal Bayar, İş Bankası Genel Direktörü Muammer Eriş, Sümerbank Direktörü Nurullah Esat Sümer, Reşid Osman, İktisat Vekaleti ve Sümerbank mühendisleri, Refi Celal Bayar olmak üzere toplam on kişi, 10 Temmuz 1935 Çarşamba günü Çiçerin adlı vapurla İstanbul’dan ayrılmış Rusya’ya doğru yola çıkmıştır. Ekonomi Bakanı, bir buçuk ay sürecek ziyaretinde ekonomik incelemelerde bulunacak ve Rusya’daki fabrikaları da gezecektir.

12 Temmuz Cuma günü Odesa’ya varan Bayar, Kiev üzerinden hareket ederek 15 Temmuz 1935 Pazartesi günü, beraberindeki heyetle Moskova’ya vardı. Kendilerini tren istasyonunda Tecim Halk Komiseri Rozengolts ile Ağır Endüstri komiserleri Piatakov ve Kaganoviç, Dış Tecim as komiseri Eliava, Dış İşleri komiserliği Birinci Doğu Departman şefi Tsoukerman, Türkstroy şefi Zolotarev, Türkiye Büyük Elçisi Zekai Apaydın, elçilik ileri gelenleri, Moskova’da bulunan Türk mühendisleri ve Türk kolonisinden bir çok kimseler karşılamışlardır.

16 Temmuz günü akşamı Bayar ve yanındakiler için Rus yetkililer tarafından yemek verildi.

Yemekte yaptı konuşmada Bayar, Sovyet Rusya’da gördüğü derin ve sıcak kabülden çok duygulandığını söyleyerek kara günlerden başlayan ve kaynağını devrimden alan ve gün geçtikçe kuvveti artan Türk-Sovyet dostluğunun tarihsel anlamından bahsetti, en son senelerde bu karşılıklı anlaşmanın yeni bir gösterisi olarak doğmuş olan ekonomik kollaborasyonun müspet sonuçlarını anlattı. Bayar bundan sonra dünya devrimlerinin en büyüklerinden biri olan Sovyet devriminin lideri Stalin ile Kalenin’in Molotof ve arkadaşları şerefine içti.

Bayar ve yanındaki heyet, 19 Temmuz’da Leningrad’a gitti 22 Temmuz’da Moskova’ya döndü.

23 Temmuz’da Bayar ve yanındaki heyet, Krenstinski, Kalenin ve Voroşilof tarafından kabul edildi, uzun bir görüşme yapıldı. 

Bayar ve yanındaki heyet, 26 Temmuz’da Noguinsk’teki elektrik fabrikasının radyo merkezini, 27 Temmuz’da Tula’da yeni maden endüstri merkezlerini gezdi, elektrik santralini gözden geçirdi.  Aynı günün akşamında verilen yemekte Bayar konuşmasının sonunda şunları söyledi:

“Büyük şefiniz Stalin’in adını saygı ile anar ve bardağımı Sovyet Rusya’nın gençliğine kaldırarak sağlığınıza ve memleketlerimiz arasındaki sağlam dostluk adına içerim.”

Bayar yanındaki heyet aynı gece Moskova’dan ayrıldı.

6 Ağustos’da Ukrayna’da olan ve Kramatorsk’da mekanik yapım fabrikasını gezen Türk endüstri kurulu, 10 Ağustos 1935 Cumartesi günü, Moskova’da Zaporojie’ye gitmiş ve Dinyeper nehri üzerindeki elektrik santrali, alüminyum fabrikasını, elektro-metalürjik fabrikalarını ve çelik atölyelerini gezmiştir.

İstanbul’dan 10 Temmuz’da ayrılan Bayar ve yanındaki heyet, 18 Ağustos 1935 Pazar günü İstanbul’a geri döndü.

TÜRK-SOVYET DOSTLUĞU KARA GÜNLERİN BİR ŞAHESERİ

22 Ağustos 1935 Perşembe günü İzmir Beşinci Uluslararası Fuarını bir konuşmayla açan Bayar, 23 Ağustos’da Nazilli’ye gitti 24 Ağustos 1935 Cumartesi günü Nazilli Sümerbank Fabrikasının temel atma törenini yaptı, önemli açıklamalarda bulundu.

Ekonomi Bakanı Celal Bayar özetle şunları söyledi:

“Müsaade ederseniz, Nazillileri böyle bir mükemmel eseri kendi sinelerine çektiklerinden dolayı tebrik edeyim. Fabrikanın teknik itibariyle mükemmeliyetini söylerken şunu da ilave edeyim ki, Türk-Sovyet dostluğu Sovyet tekniği ile kuvvetlenmiş biribirlerini tekemmül ettirmiştir… Benden evvelki hatip Türk ve Sovyet dostluğundan bahsederken kuvvetli bir ifadede bulunarak bu dostluk kara günler yadigarıdır dediler. Evet bu böyledir. Tarih, seyrini asla değiştiremez. Tarih, Türk ve Sovyet dostluğunu, kara günlerinin bir hadisesi, bir şah eseri olarak kaydetmiştir. Biz, bunu unutmuyoruz ve unutmayacağız. Bunu huzurunuzda hulus ile tekrar ediyorum. Gördüm ki, Sovyet memleketinin her tarafında Türk dostluğu herkesin kulağına erişmiş halka mal olmuştur. Sizin aranızda aynı dostluğun canlılıklarını görerek cidden bahtiyar oluyorum…Bu fabrikanın bu kadar yakın bir zamanda kurulacağını tahmin etmemiştim. Türk ulusu dünyanın herhangi bir ulusu ile her sahada boy ölçüşmeye muktedirdir. Siz, öyle bir tarihi ulusun çocuklarısınız. Sizin için hayatta başarılmayacak hiçbir şey yoktur. Türk neslinin bir şaheseri olarak o kadar büyük bir reisi vardır ki, onun rehberliği altında yapılmayacak hiçbir şey yoktur. Bu büyük ve dahi önderimiz hakkında candan izhar edilen minnettarlık duyguları yerindedir. Türk milleti için Atatürk’ü sevmek daima bir ibadettir…Saltanat idaresi sizin düşünmedi. Cumhuriyet rejimi sizin rejiminizdir. Bütün düşünceleri ancak sizin içindir.”

İnşaatı 1935’te başlayan 1937’de biten Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası Türk-Sovyet ortak yatırımlarından sadece biriydi ve Sümerbank’ın kurduğu ilk büyük basma fabrikasıydı. Türkiye’de devlet eliyle kurulan bu ilk basma fabrikasını 9 Ekim 1937’de Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk açtı.

Bayar, 25 Ağustos 1935’te İzmir’de İşçiler Birliği’ni açtı ve özetle şunları söyledi:

“Arkadaşlar, hepimizin bilaistisna müttefik olduğu bir nokta vardır. Bu, memlekette iş hayatının bir an evvel tanzimidir. Şüphesiz bu hayat asırlardanberi ihmale uğramıştır. Bunun milli iktisadiyatımıza tamamen uygun bir şekilde tanzimi için vakitten kaybedildiği muhakkaktır.  Hepiniz bilirsiniz ki, Cumhuriyet Halk Partisi iş hayatına büyük ehemmiyet vermekte ve hükümet te bunda kuvvetli bir hassasiyet göstermektedir.”

Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de öldü.

İkinci dünya paylaşım savaşı 1939’da başladı 1945’e kadar sürdü. Sıcak savaştan soğuk savaşa geçildi. Türk-Sovyet ilişkileri 1945 yılında bozuldu.

Tek parti dönemine yönelik tepkiler artmıştı. TKP’liler ile DP’yi kuracak olanlar ortaklaşa “Görüşler” adlı dergiyi çıkartmayı düşünmüşler, baskılar karşısında birlikte yürütememişlerdi.

KÜÇÜK AMERİKA YOLUNDAKİ TÜRKİYE

Türkiye’de çok partili dönem başladı. Demokrat Parti, Celal Bayar, Adnan Menderes ve arkadaşları tarafından 7 Ocak 1946’da kuruldu.

DP döneminde Batı blokuyla ilişkiler sıklaştırılmış, Türkiye, Kore Savaşı'na ve NATO'ya katılmıştı. Bayar, 1954'te, ABD'ye resmi bir ziyarette bulunan ilk Türkiye Cumhurbaşkanı oldu. 20 Ekim 1957'de DP'nin İstanbul'daki mitingindeki konuşmasında "Türkiye'nin 30 yıl içinde bir 'Küçük Amerika' olacağını" açıkladı.

Aslında Bayar, bu cümleyi 1954’te de kullanmıştı. Haber şöyle.

Cumhur Başkanı Mahmut Celal Bayar,  20 Nisan 1954 Salı günü, beraberinde İşletmeler Bakanı Sıtkı Yırcalı ile Bursa’da Merinos Fabrikasında yeni kurulan dokuma fabrikasını açtı. Bayar yaptığı konuşmada, bir Avrupa Bankası müdürünün kendisini ziyaret ederek, Türkiye’nin 30 sene geçmeden bir Amerika olacağını söylediğini nakletmiş, kendisinin de aynı kanaatte olduğunu sözlerine ilave ederek, bütçe rakamları üzerinde de bir müddet konuşmuş, dört seneden beri bütçedeki rakamların arttığını, bu artışla bir çok işlerin milyarlara dayandığını, bu milyarların da Türkiye’nin iktisadi kalkınmasında ve vatandaşın vergilerini vermesinde rol oynadığını, ayrıca Amerikan yardımının da büyük tesiri bulunduğunu belirtmiştir. 

27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi DP iktidarını devirdi. Bayar, darbe sabahı Çankaya Köşkü'nde teslim alındı.  Yargılandı. 15 Eylül 1961'de idama mahkûm edildi. Hüküm verildiği zaman 78 yaşında olan Bayar'ın cezası Milli Birlik Komitesi tarafından yaşam boyu hapse çevrildi ve Yassıada'dan Kayseri Cezaevi'ne nakledildi.

İlginçtir. 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, 1971’de tutuklandığında Kayseri Cezaevi’nde Celal Bayar’ın kaldığı koğuşa konulmuştu.

Sağlık nedeni iddialarıyla 1963 ve 1964 yıllarında kısa sürelerle tahliye edilen Bayar, 8 Temmuz 1966'da da hakkında verilen adli tıp raporuyla dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından, Anayasa'nın 97. maddesinde yazılı sebeplere dayanılarak affedildi.

1950-1960 arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü cumhurbaşkanı olarak görev yapan Mahmut Celal Bayar, 22 Ağustos 1986’da İstanbul’da 103 yaşında öldü. “Ben de Yazdım” adıyla 8 cilt halinde anılarını yayımladı.

Turhan Feyizoğlu