SINIF KİMLİĞİ ?KİMLİK SAPMASI!

Hakları için direniş yapan Emekçi eylemlerinin ses getirmemesinin  en önemli nedenidir"kimlik sapması"..

Türkiye emekçilerinin ortak hastalığıdır.
Bürokratik Sermaye oligarşisi  çalışanların bir araya gelememesi birlikte hareket etmemesi için çok başarılı uyguladığı  mükemmel bir yöntemdir.
Ortak kimliğin üstünü örtüp alt kimlikleri parlatmak böylece  kitleyi parçalamak..etkisizleştirmek. Haklı haklarını talep edemeyecek duruma düşürmek.

Sözde Kimlikler üzerinden kitleyi bölerek gücünü yok ederek başarılan bir yöntem bu..
Sonrası tek tek yutmak pasifize etmek çok kolay.
Türkiye'de bu yöntem mükemmel işliyor.
Ve emekçiler çok daha fazlasını alabilecekleri üretim pastasından kırıntılarına  bile razı olarak kendini mutlu hissedebiliyor  yaşama devam ediyorlar. Hakların  legal yoldan alınmaması toplumsal gelir eşitsizliği  uçurumlarla ifade edecek boyutlara geliyor.. Bir tarafta eğitimde sağlıkta sosyal yaşamda hayatını mükemmel yaşayanlar, bir diğer tarafta binbir sıkıntıyla çoluğunu çocuğunun yemeğini sağlamak ,eğitiminin  sağlığının ve emekli olabilmenin derdinde ömür tüketenler.
Bu kabul edilebilir bir durum cennetlerle öbür dünyalarla avutulabilecek bir dünya  değil.

Bu zulüm durumun en büyük nesnel nedeni işçilerin ve örgütlerinin  gerçek ortak kimliği  "SINIF KİMLİĞİ" ni  gözardı etmeleridır.
Bunun yerine  alt kimlikleri yüceltmeleridir.
 Baktığımızda Türkiye'de etnik kimliklerin  karşılık bulabileceği çok sayıda konu başlığı var. 
Etnik kökenle birlikte  inançlar, siyasi görüşler,cemaatlar kentsel kimlikler. SANAL YA DA SÖZDE KİMLİKLER!

Her insanın farklı kimlikleri, farklı aidiyetleri vardır. Bu kimliklerden belki de en son edinilen "sınıf" kimliğidir reel karşılığı olan.
Çalışanların emeğiyle geçinenlerin Türkiye'de değil dünyanın her yerinde tek ortak bir kimliği vardır.
SINIF KİMLİĞİ.

Bu kimlikleştirme üzerinden rant sağlayan asalak çıkarcılar. Çünkü..

Hazır potansiyel kitleyi baz aldığınızda kolayca manipüle edebileceğiniz alan bulursunuz.

**
Ama işçi  sorunları talepleri  ve  hakları için meydanlara  yolalra indiğinizde yanlarında kimseleri bulamazsınız. Çünkü öne çıkarılan "kimlik" ler karşılık bulmaz.
 Kimi sendikalar bildiğiniz gibi ülkücülüğü benimseyen işçilerin toplandığı alandır ,kimi mezhepsel  sorunlardan başka derdi olmayan yönetimli sendikalardır, sarı renkli sendikacılığı üstüne almayan ama  TÜFE TEFE den daha az kazanımlı sözleşmeleri dansöz oynatarak patronlarla el ele kutlayan sendikalar vardır.  Bunların hiçbiri SINIF kimliğini  yüceltmez.  Kimi işbirlikçi sendikaların bir kısmı islami hassasıyetleri ön plana çıkarır diğer kafa kol emekçi arkadaşlarını  kafir yada  vatan haini görür, hak ve  dayanışma eylemlerinde çağrılara  asla yanaşmaz,özellikle eğitim sektöründe SINIF  KİMLİĞİ değil etnik kimliklerin derdinde meydanlarda  kelaynak misali ortada kalır.
Ülkücü sendikalar, kürtçü bölücü olarak anılan  sendikaların üyelerinin hakları için konan eylemlere asla gelmez gelsede onları dövmek için gelir tersi de geçerlidir.. islami sendikalar,siyasi işbirlikçi  sarı sendikalar hiçbiri dayanışma bildirilerine imza dahi atmaz  katılmaz katılsa da göstermelik olur. Ve birlik olmadığında sermaye kolayca   işçileri avlar , hak direnişçilerinin  kafasını ezer. Türkiye de çokça örneklerini yaşadık Bandırma da dramatik örneklerini yaşadık. Bir Banvit direnişinde direnişçiler kolayca harcandı kafaları tabiri caiz değilse de kopartıldı, değil fabrikalarında işe geri dönmek, yaşadıkları coğrafyada herhangi bir yerde emeğiyle ekmek kazanacakları hiç bir yerde çalışma hakları yok edildi. Gizli KARA LİSTE ler muhtemelen hala yürürlüktedir. Bağfaş mağdurlarının akıbetini hiç bir gazeteci araştırmadı bile  yazamadı.
Bu nedenle Türkiye'de sendikaların stk ların parçalanmışlığının bir benzeri varmıdır bilemiyorum..

Ama yaşanan gerçekleri  hepimiz çok çok iyi biliyoruz.   
Bu nedenledir ki işçilerin kazanılmış haklarının elinden alınması durumunda olsa bile bakıyorsunuz bir sendika meydanlarda diğerleri ortada yok. KHK ile haksızca  işinden ekmeğinden edilen 2 eğitimcinin  ölüm orucuna yatmalarına rağmen destek bulamaması işte bu KİMLİK sapması NEDENİDİR.

Ki; onca medya desteğine Sosyal ortamda destek çağrılarına rağmen  bir beğen tuşuna basmaktan bile  imtina eden meslektaşlarının  ruh haini anlayın. 
Bu şu demek hayat şartları işçileri emekçileri zorlamadıkça işçi asla durumunu kötüleştirecek ihtimallerin riskine girmiyor alt kimliklerin egosuyla yetiniyor.
Üyesi bulunduğu sendika veya dernekler üzerinden  edindiği  sözde KİMLİK MASTURBASYONU ile avunuyor.. 
Açıkça aman bulaşmayayım elimdeki ekmekten olmayayım azda olsa kanaat edeyim zaten bunlar ekmek yediği yere pisleyen vatan hainleri  vicdanı modunda arkamı döneyim ruhudur bu. Bu bakış şu an Türkiye'deki taşaronlarda dahil olmak üzere tüm emekçilerin ortak davranış psikolojisidir. Dikey kimlikler bizdense dönüp bakarım.

**

Ancak ekonomik kriz derinleştikçe işçi kısa vadeli  ekonomik çıkarları tehlikeye girince nasıl bir  araya geliyor?   Çok iyi görebiliyoruz.
 Ekonomik kriz derinleştikçe işçi eylemlerinde KİMLİK anlamı birden değişiyor ve dayanışma ruhu SINIF kimliği birdenbire  ortaya çıkıyor. 
Bu kimliğin ön plana geçmesi demek emekçilerin gücünü göstermesi ezenlerin kuyruğunun titremesi demek. 

Genellikle zannedilir ki her işçi  ,sınıfının bilincindedir. Her işçi derdi olan bir başka emekçi arkadaşının  derdine koşar.
Asla böyle bir şey yoktur. Çünkü işçilerimizin epey büyük bir yüzdesinin genellikle ikinci üçüncü gelir kaynağı vardır. Geleneksel aile dayanışma kültürümüz kentleşme ile birlikte zedelense de halen ayaktadır. Bu yüzden aman bulaşmayayım bedeli başkaları öderse ödesin ben hazıra konayım karakteri çok yüksek orandadır.Bizim işçilerimiz sanıldığı gibi  koyun falan değil son derece gerçekçidir ; kısa vadeli çıkarlarını ve bunları en az bedel ödeyerek korumayı gayet iyi bilir temkinlidir ihtiyatlıdır. Riske ve bedel ödenecek işlere pek girmezler. Ancak son durumda ekmek tehlikeye girince  tepki gösterirler.

Hayat zorladığında yaşam şartları kötüleştiğinde  ve başka çare bırakmadığında sınıf kimliği hatırlanır.
Aksi halde işçi sınıfı bilinci yine geri plana atılıp  diğer kimlikler kürt kimliği ülkücü kimliği alevi kimliği  bölgesel kentsel  kimlikler yeniden önemsenip öne geçirilir. 

**
Çalışarak ücret alarak yaşamını sürdürenler tek bir kimliği olduğunu bilmeli. Evet yıllarca ödeyecekleri taksitli evleri,külüstürde olsa dört teker araçları olmuş olabilir. Küçük mülkiyetler yarının güvencesizliğinden kolayca elinden çıkacak tapular ruhsatlar ona ait olduğu SINIF'ı ve dayanışma gerekliliğini unutturmamalı.  

Sınıf kimliği çalışanları üretenleri  birleştirecek tek KİMLİK tir. Çünkü artık iyice belirginleşti ki bu ülkede olduğu gibi dünyanın hemen her yerinde bir çalışanlar üretenler var onların sırtından hiç emek harcamadan geçinen rantlarla kiralarla çok daha avantajlı fırsatlarda yaşayabilen bir kısmı adeta saltanat süren  asalak sınıf vardır. Bunlar hiç çalışmaz sadece tüketir.

Aralık 2009-Mart 2010 döneminde 78 günlük Tekel işçileri eylemine, yaprak tütün işletmelerinin özelleştirilmesinden etkilenen işçilerin ancak bir bölümü katılmıştı. İşyerleri birbirinden uzak ve dağınıktı. İşçilerin epeyce bir bölümünün yan geliri vardı. Ankara’ya gelmek ve kış koşullarında çadırlarda kalmak kolay değildi. Devlet kolayca bu haklı direnişi çözdü parçaladı dağıttı.Elde kalan güzel direniş fotoğrafları oldu.

2015 yılında Türk Metal’e karşı gelişen eylemlere ise katılım tamdı. Birleşik Metal İş’in ertelenen grevleri sonrasındaki eylemler de tam katılımla gerçekleştirildi. Cam işçilerinin, Petkim işçilerinin eylemleri de tüm işçilerin katılımıyla oldu.Karşışığını aldılar alıyorlar.

Bu birlik nasıl sağlandı? Birdenbire işçilerin etnik köken, inanç, siyasi görüş kimlikleri gitti yerine İŞÇİ SINIFI KİMLİĞİ geldi. Birileri gidip, işçilerin birleşmesi gerektiği konusunda bu işçileri tek tek ikna mı etti?  Tabii ki hayır. İşçileri hayat şartları ve yarın korkusu ikna etti. Geçim kaygısı ön plana çıktığında, insanlar önem verdikleri dikey kimlikleri terkedip YATAY düzlemde birleşebiliyor.Hayat onlara başka çare bırakmadığında..

Aslında sanal olduğu o kadar net olan sözde  farklılıklar kenara konacak, konmalı. İlerde yeniden bölünmelere yol açacak tohumlar işçi sınıfı  kendine zarar veren  zayıflatan bu hastalığı kendi elleriyle gömmeli..

Yapılması gereken,sınıf mücadelesinden başka tavrı olanları dışlamak aşağılamaktır. SINIF Mücadelesi dışında söylemlerle kafa bulandırıp ortalıkta dolaşanların tamamı komprador burjuvazinin ajanıdır. Provakatördür.
Verilecek ortak   mücadele  mutlak kazanımları sağlar. Sözde farklılıkları dostlukla, hoşgörüyle, uzun vadeli ortak sınıf çıkarlarıyla  örteceksiniz.

Ancak ve ancak adaletli paylaşımlar  dünyayı barışa  ve kendiliğinden güzel günlere getirecektir. 

Aksi halde kimlerin kazandığı belli  savaş ve kan boğazlaşması bitmez.

Ve sıra size geldiğinde iş işten geçmiştir sakın yardım için etrafınıza bakmayın.