Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 12-14 Şubat 2016 tarihleri arasında 15.Genel Kurulunu, İstanbul’da topladı ve başkan Kani Beko yeniden başkan seçildi. Diğer adaylar birtakım nedenlerle adaylıktan çekildi.
49 yıl önce kurulmuş DİSK.
Kuruluşunda ve sonrasında gösterdiği duruşuyla proleteryanın sınıf mücadelesi çizgisinde kitlenin hakları için verdiği mücadele ile tarihe kayıt vermiştir. Şimdi sendika yerine sözleşmelerin patronlarla birlikte yemek yiyerek kutlandığı bazı sendikaların çizgisine benzer git gelli bir çizgi izlenimi veriyor. Benim izlenimim bu . Benim gibi düşünen de çok arkadaşım var.
**
Yıllar öncesinde emekçi arkadaşlarımla el ele kenetlenmiş elleri sloganlarla yürürdük .
DİSK 'LİYDİK!
Taksimdeydik 1 Mayıslardaydık. Gümüşsuyu'ndan sıra sıra çıkarken aramızda arkalarda bir kısım inceden bazı sloganlarda atılırdı, biji azadı kürdara azadi falan bazı şeyler diyorlardı derdik ki ; Azad özgürlük anlamında farsça bir kelime herhalde işçi sınıfına dair bir slogan sanırdık. Meğerse onların derdi başkaymış sadece kendilerine müslümanmışlar bizim sefilliğimizin proleteryanın ezilmişiği hakları derdi değilmiş onların derdi. Sonraları anladık Güneydoğuda devlet istiyorlarmış. Kendilerine ait devlet nasıl olacaksa . Devlet istedikleri topraklar kadim ermeni coğrafyası. Tehcir yolunda sürgün edilenlerin mallarını gasp edip kızlarını çocuklarını hizmetçi yanaşma cariye edinip mallarını kendilerine tapulayanların , feodal yaşamı kutsayan aşiret torunları devlet istiyor buraları emperyalist efendilerin kendilerine vereceklerini sanıyorlar. Çocukların bile kanmayacağı bir masal tuzağı..
**
Seksen öncesi üyesi olduğum efsane sendikam benim. DİSK.
Biraz anlatayım size.
DİSK’in kuruluşu, işçi sınıfı için tarihsel olarak ileri bir adımdı. Sınıf ve kitle sendikacılığı, sermayeden ve devletten bağımsız olma, işçilerin kendilerine ait bir sendikası olması, işyeri örgütlenmesi ve elbette patronlarla yemek kutlaması yapılmayan anlaşmalarla ekonomik kazanımlar …
İşçi sınıfının burjuvazi karşısında elde ettiği mevzilerin en önemlisi DİSK . Bugün ağır bir krizde görüntüsü veriliyor inanmak istemediğim bir görüntü. DİSK' bugünkü durumu ile kendine ait tarihsel bağları zayıflamış durumda da olsa küllerinden doğacak kadar güçlüdür.
1990’lı yıllarda darbe yasalarınca kapatılan ve yeniden açılma izni verilen DİSK’e,sermaye nin efendileri sıkı baskı altında tutmayı başardı.İzledik bunları. Bir eylem koysalardı ikilemeden koşardık ama yapmadılar. Disk yönetimiyle işçi sınıfının organik bağları koptu ve sendika sadece uyumlu isteklerle ücret sendikacılığı bazen maksat görsellik olsun küçük çapta protestolar ve elbette en güzel yaptıkları iş basın açıklamaları ile vaziyeti idare eden işçi sendikası gibi duruyor.
Bu yetmez.
Hadi bizden geçti. Yaş 55 bir ömrü bitirdik ama hala sürünüyoruz. Şatolarınız var ama bizden yana bir karış yol alamadınız. Sürünerek geldik sürünerek gideceğiz. Siz neyin peşindesiniz a.k.
**"
Patronlara göre hava hoştu. Asker darbe yapmış anayasa yüzde doksan dokuz mu ne kabul edilmiştı.92'de dış baskıyla yeniden izin verildi ama ne izin .Adeta doğrandı.
İktidarlar yönetmeliklerle baskı ve işten attırmalarla DİSK’e bağlı sendikaların işyerlerinde yeniden örgütlenmesine kelepçe vurdu.
Ama patronlarla ziyafetlerle sözleşme yapan sendikalara yol verdi. Bandırma'da bazı işçi sendika başkanları iktidar partisini ziyaret edip el etek öpüyor anlayın artık durumu. Baklava çiçekte götürürler bunlar utanmazlar. İşçilere hizmet değil sırtından geçinen aslakalar olarak proleterya adına hiç bir şey yapmazlar. Ama yalandan al bayrak sallayıp efendilerinin dayalı döşeli bürolarında göstermelik namazlarını da hiç kaçırmadıkları kesin.. Türkiye burjuvazisi ikinci raundu kazanmıştır.
DİSK’in bu durumda işi zordur elbette. Var olabilmek kolay değil.
Ve yaptı yapacağını kuruluş misyonu olan snıf mücadelesinden vazgeçip ya da öyle görünüp “çağdaş sendikacılık” diye revizynist ve opurtünist anlayışı öne aldı.. Bugün krizin kaynağı buradadır.
**
DİSK Çağdaş sendika AB patentli bir sosyal diyalogcu uyumlu bir sivil toplum kuruluşu oldu. Ve sermaye ile opürtünist bağı olan sosyal demokrat partisiyle işbirliğine gidildi.
Diske bağlı konfederasyon yöneticilerinin CHP’den milletvekili yapılarak işçi sınıfının pasifleştirilme sürecine müthiş katkılar yapıldığını hep beraber izledik,izliyoruz.
Milletvekili seçilen eski proleterya önderi sendika başkanları, proleterya lehine hiç bir olumlu katkıda bulunmadılar gününü gün ettiler. Ediyorlar.Kampanyacılık, sivil toplumculuk, sınıf uzlaşmacılığı..sefalet bir durum.
**
Yeniden açılan DİSK ilk kuruluşundan itibaren verdiği mücadelelelerden kazanılan tarihsel mirasın şimdiki yönetiminde olmak kimileri için yeterli geliyor.
Daha ne yapacağız demeç veriyoruz ya anlayışı var. Diğer en önemli etken Kürt siyasetine bakış .Güneydoğuda kurulması projelendirilen Kürt devleti hareketine yönelik pasif siyasi angajman görüntüsü,ve giderek KESK’e benzemesi DİSK 'i Türkiye proleteryasından uzaklaştırmakta.
Bunu yapan bir KESK mevcut zaten ve içerdiği siyasi angajmanıyla duruşunu gösteriyor ve göstersinde AMA ! DİSK adına Türkiye'de var olan işçi sınıfı proleteryanın total anlamda kürt siyesetini kitleye içselleştirecek ve sınıf mücadelesi yerine etnik ve inançlar üzerinden haklara yönelik mücadeleye endeksleyerek yol almak zaten olanaksız. Böyle bir hayal yok. Ötesinde ırkçılıkla kendini sınıf lehine var edebilecek sınıfı arkasına alarak yol alacak böyle bir zemin bulunmuyor.
**
Üretimden gelen proleter gücün kullanılması dirayetli lider ister.
DİSK, açılımda var olan DEVRİMCİ sıfatına layık olmak için öncelikle CHP nin üzerindeki tahakkümü kaldırılmalı. Hatta sosyalist hedeflerimiz var işte balonu patlayan HDP den de uzak durmalı.
DİSK AYRILIKÇILARIN PARAVAN sivil örgütleri gibi duruş sergileyen TTB-TMMOB-KESK bileşenlerinden uzak durmalı.
Demokratik hak istiyoruz söylemleriyle etnik ayrımcılık ve ırkçılık içeren provakasyon projelerden uzak durmalı .
Sınıf MÜCADELESİ içerikli kendi siyasetine geri dönmelidir.
BENCE.
NECDET KAN -BANDIRMA GERÇEK