Korkuyorum ve Üşüyorum

KORKUYORUM VE ÜŞÜYORUM

Sana Büyük Bir Sır Vereceğim

Söylesem anlarm mısın, yazsam, çizsem anlar mısın nasıl korktuğumu, nasıl üşüdüğümü anlayabilir misin?  Korku ile üşümenin bir arada benliğimi sarmaladığinda, acının ne kadar dayanılmaz olduğunu ancak gözlerimdeki bakışlardan okuyabilirdin. Oysa sen öyle yakın/uzaksın ki;  gözlerimi görmemek için kör gibi bakıyorsun, öyle yakın/uzaksın ki, birazcık ısınmam için  sarı saçlarını bile uzak tutuyorsun benden, kocaman gözlerini yanına almamışsın görmemek için, ellerin kiralık katiller gibi dokunuyor klavyenin tuşlarina, bedenin-ruhun sar-sarmala demesine rağmen. 

Korkuyorum; 
Her gün kadın cinayet haberlerinden, yolsuzluklardan, savaşlardan, başkasını boşver gözüm bizzat kendime yönelik tehditlerden. 

Korkuyorum; vurdumduymazlıklardan, bana ne ciliklerden, örgütsüzlükten, düş kurma yeteneğini yitirmekten, sevmek ve bir o kadar da sevilmemekten. 

Korkuyorum;
Senin kiraz mevsiminde kirazları saklama ihtimalinden. 

Üşüyorum; 
Soluğum yetmiyor ısınmaya, sarı saçlarına dokunmak 
İlaç gibiydi, uzak tuttun benden. Gözlerin, o kocaman gözlerin, yıldız gibi parlardi gecelerimde. Kapattın ve
gittin. Zulmün simgesi parmakların vurdugu tuşlardan dökülen cümleler dehşet vericiydi. Aynı zamanda o ellerin gücü yetmedi kalemi/klavyeyi kırmaya. 

Üşüyorum; 
Yarına dair sebepsiz-sualsiz sevmelerin güzelliğini, "acılar denizi" nin aynı zamanda "sevgi okyanusu" olduğunu ve benim yüreğimin bunlarla dolu olduğunu bilerek. 

Düşlüyorum;
"Dudaklarının git" dediğinde "gözlerinin kal" dediğini bilerek, katil klavyenin yazdıklarına utanacağıni. 

Düşlüyorum ve öyle bir hayat istiyorum ki;  korkusuz/sualsız/çıkarsız  "sevebildiğimiz kadar insanız" dediğimiz bir dünya. 

Ve söz veriyorum, düşlüyorum ve inanıyorum;
Kiraz mevsiminde herkesin kiraz yiyebildiği, ve bir HAZİRAN ayında, sarı saçlarına dokunduğum, kocaman yıldız gözlerinde kaybolduğum günlerimiz çok yakın. Bütün evren düşlerimein gerçekliğinde selam duracaklar. 

Ve ben o zaman, kocaman gözlerine bakarak, sarı saçlarını koklayarak, klavyeden suçlu affedilmiş ellerini okşayarak söyleyeceğim sana melodi güzelliğinde, "sevgilim, ürkek yürekli yarim, HOŞ GELDİN!"

Yıldizlar şahitliğinde seni ilk kez dudağından öpeceğim. SÖZ. 

Korkmadan ve üşümeden nokta.

ŞABAN ÖZDEMİR/24-09-2019/BURSA