İngev Vakfı'ndan Suriyelilerin Ekonomiye Katkısı Konferansı

UNHCR Desteği ile... Suriyeli Göçmenlerin Türkiye Ekonomisine Katkısı Konuşuldu

İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV) tarafından Türkiye’de Suriyeliler Tarafından Kurulan Şirketlerin İstihdam ve Ekonomiye Katkısını Geliştirmek”konulu forum İstanbul'da gerçekleştirildi. Konferans sonunda  tespit edilen konular basınla paylaşıldı.

UNHCR Desteği ile...

Suriye Ekonomi Forumu’nun Katkıları ile...

Ø Suriyeli girişimciler Türkiye ekonomisine katkı yapma potansiyeline sahip, bu potansiyeli değerlendirip, katkıyı artırmak Mülteci meselesinin herkesin yararına pozitif çözümüne de büyük etki yapabilir.

Ø Türkiye’de yabancı sermaye statüsü ile kurulan 8100 Suriyeli şirket bulunuyor. Ortalama 50 bin dolarlık ilk sermaye ile kuruldular. Yatırım tutarı yarım milyar dolara yaklaşıyor. Bunların yüzde 71’i Suriye’deyken de iş sahibiyken yüzde 29’u ilke kez Türkiye’de işveren olmuş.

Ø Genellikle küçük ve orta ölçekli işletme boyutunda olan bu şirketlerde ortalama 9.4 kişi istihdam ediliyor. Toplam istihdamları 100 bin kişiye yaklaşıyor.

Ø 1,8 milyon çalışma yaşında Suriyeli bulunmaktadır

Ø Suriyeliler işgücü piyasasında arz şoku yaratmaktadır.

Ø Suriyeli işletmelerin %39’u Toptan ve Perakende Ticareti yapmaktadır

Ø Suriyeli imalatçılar daha çok Gaziantep’te bulunurken İstanbul’daki şirketler genelde konaklama ve yiyecek hizmetleri ve idari ve destek hizmetleri alanında çalışmaktadır

Ø İmalat sektöründeki Suriyeli KOBİler öncelikli olarak gıda ürünleri, deri ürünleri, makine, plastik ve giyim üretmektedir

Ø Suriyeli girişimciler istihdam yaratıyor. KOBİ’lerin yarısından fazlası (%55) önümüzdeki yıl ilave istihdam imkanı sunacaklarını açıkladı.

Ø Türkiyeli bir ortak veya pazarlama stratejileri konusunda bilgili bir Türk çalışan(lar), Suriyeli işletmelerin büyümesine yardımcı olacaktır

Ø Suriyeli KOBİ’ler gelecek iş performansları konusunda iyimserler. %55’i mevcut durumlarını koruduğunu ve %34’ü de büyüdüğünü belirtti.

Ø Suriyeli işletme sahiplerinin %67’si üniversite mezunudur. Genel Süriyeli nüfüsa göre iyi eğitimlilerdir.

Ø Suriyeli KOBİ’lerin %39’u Türkiye’deki birincil fırsatın bölgesel ticaret olduğunu belirtirken, bunu %23’le Suriyeli mülteci ve Türkiye pazarında faaliyet göstermek takip etmektedir.

Ø Suriyeli girişimciler Türkiye’ye bağlı: %39’u Türkiye’de bir iş daha kurmayı planlıyor ve %76’sı Suriye’de savaş bittikten sonra bile Türkiye’deki işlerini muhafaza etmeyi ve Suriye’ye açılmayı planlıyor.

Ø Şirketlerin çoğu küçük ve orta ölçekli şirket… Büyük yabancı sermaye şirketi değil. Bu şirketlere yönelik politikalarda bu özelliklerini dikkate almak önemli...

Ø Öte yandan 100 bine yakın Suriyeli de kendi adlarına informal olarak çalışmak durumunda. Bunların belirli bir geçiş planı ile formal ekonomiye kazandırılmaları önemli.

Ø Suriyeli girişimciler, Arap dünyasına yönelik ihracat ve iş bağlantıları için önemli bir çapa olma potansiyeli taşıyor.

İNGEV’ in İPM işbirliği ile düzenlediği ve UNCHR tarafından desteklenen ActHuman Sosyal Kapsama İnisiyatifi Suriyelilerin Türkiye ekonomisine katkısını masaya yatırdı. Bir dizi araştırma ve çalıştaya bağlı olarak yürütülen incelemeler Salt istanbul’da 27 Eylül 2017’de yapılan konferansla son halini aldı. Halen Türkiye’de yabancı sermaye statüsü ile kurulan 8100 Suriyeli şirket bulunuyor. Genellikle küçük ve orta ölçekli işletme boyutunda olan bu şirketlerde ortalama 9 kişi istihdam ediliyor. Çoğunun sermayesi minimum yabancı sermaye yatırım şartı olan 50 bin dolar düzeyinde. Öte yandan 100 bine yakın Suriyeli de kendi adlarına informal olarak çalışma durumundalar. Halen çalışma izni olan Suriyeli sayısı 20 bini geçmiyor. Ancak fiili çalışan sayısı çok daha yüksek… Çalışanların yaklaşık dörtte biri Suriyeli işveren yanında çalışırken, dörtte üçünü Türkiyeli işverenler istihdam ediyor.

Türkiye’de sayıları 3.5 milyonu bulan Suriyelilerin yüzde 64’ünün geleceğe umutla baktığını, yüzde 52’sinin ise geleceğini Türkiye’de gördüğünü gösterirken, kayıt dışı, ucuz işgücü olarak çalıştırılan Suriyelilerin günlük satın alma gücünün ise 2 doların altında olduğu gerçeğini ortaya koydu.

Suriyeli mülteci bir ailenin gıda, içecek, kişisel temizlik gibi kalemlerin dahil olduğu aylık hane tüketim harcaması 867 TL. Kişi başı harcaması ise 140 TL. Yani Suriyeli mültecilerin günlük kişi başı satın alma gücü günlük 2 doların altında, sadece 1.33 dolar (yaklaşık 4.6 lira). Suriyelilerin yüzde 70’iyse ‘çalışma koşullarım buradaki halka göre çok daha kötü’ diyor.

Suriyelilerin günlük satın alma gücü 2 doların altında, kayıtlı ve kayıtsız olarak çalışanların oranıysa yaklaşık yüzde 31. Suriyelilerin hane halkı büyüklüğüyse Türklerin iki katı. Araştırma, 27 Nisan-20 Mayıs 2017 arası mülteci nüfusunun yüzde 79’unu barındıran 10 ilde (İstanbul, Şanlıurfa, Hatay, Gaziantep, Adana, Mersin, Kilis, Mardin, Bursa, İzmir) yaklaşık 1300 kişiyle yüz yüze görüşme yöntemiyle gerçekleştirildi. İNGEV Başkanı Vural Çakır, araştırmaya göre kamp dışında yaşayan Suriyelilerin yaklaşık yüzde 90’ı kayıtlı olduğunu, Doğu şehirlerinde geçici kimliği olanların oranının yüzde 93, Güney’de yüzde 90, Batı’daysa bu oranın yüzde 84 civarında olduğunu söyledi.

Araştırmaya göre Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin yüzde 74’ü Türk vatandaşlığı istiyor, bu oran 15-17 yaş grubunda yüzde 80’e kadar çıkıyor. Suriyelilerin yüzde 52’si kendinin ve ailesinin geleceğini Türkiye’de görüyor, yaklaşık yüzde 45’iyse “Suriyeli olduğum için buradaki halk beni dışlıyor” diyor. “İmkanım olsa bir

Avrupa ülkesine taşınmak istiyorum” diyenlerin oranı yüzde 42, “kesinlikle istemem” diyenlerse yüzde 44 gibi önemli bir kesim. “Çocuklarımın Türkiye’de hayatına devam etmesini istiyorum” diyenlerin oranı yüzde 52. “Geleceğe umutla bakıyorum” diyenlerin oranıysa yüzde 64. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri de Suriyeli mültecilerin ortalama hane halkı büyüklüğünün Türkiye hane halkı büyüklüğünün (3.5 kişi) neredeyse iki katı oranında, yaklaşık 6.2 kişi olması.

Suriyelilerin banka hesapları yok. Araştırmaya göre Türkiye’de kişisel hesabı olan Suriyeli mültecilerin oranı sadece yüzde 4. Bir bankaya ait kredi kartı olanların oranıysa yüzde 2’den daha az. Vural Çakır, “Suriyeli mültecilerin tamamına yakını finansal sistemin dışında kalıyor. Oysa mülteci girişimciliği önemli bir konu... Suriye vatandaşlarının bankada hesap açması için tek başına geçici koruma kimliği yeterli değil ikamet belgesinin bulunması da gerekiyor. Mültecilerin finansal dışlanmışlığının giderilmesi gerekli” diyor.

Yüzde 31’i çalışıyor çoğu kayıt dışı… Türkiye’de mültecilerin toplam yüzde 31’i şu an iş piyasasına dahil... Çalışanların yüzde 17’si Türkiyeli bir işverenin yanında çalışırken, yüzde 5’i Suriyeli bir işverenin yanında, yüzde 5’i de kendi hesabına çalışıyor. Suriyeli mültecilerin yüzde 50’si çalışmıyor ve iş arıyor. Suriyeli erkeklerinse yüzde 50’si çalışmıyor, yüzde 24’üyse iş arıyor. Suriyeli mülteci kadınların yüzde 8’i çalışırken yüzde 9’u işsiz… Suriyeli kadınların yüzde 73’ü ne çalışıyor ne de iş arıyor. Türkiye’deki yaklaşık 650 bin Suriyeli kayıtlı veya kayıtsız olarak istihdamda yer alıyor. Suriyeliler arasında istihdam alanında yüzde 98 düzensizlik mevcut.

Bu girişimlerin Türkiye ekonomisine, istihdamına ve özellikle Arap ülkeleri başta olmak üzere ihracatına katkılarının artırılması önemli bir konu. Bu sayede, Türkiye’nin bu insani sorun karşısında üslendiği büyük maddi ve manevi sorumluluğa Suriyeli girişimcilerin katkısı da alınmış olabilecek.

Konferans boyunca süren arayışlarda hem mevzuat açısından ve hem de iş dünyası örgütleri açısından yapılabilecekler tartışıldı. Ayrıca; Avrupa’da Türk girişimciliğinin nasıl geliştiği ve ilgili ülkelerin buna nasıl yaklaştığı da değerlendirildi. Konferans sonucunda oluşacak sosyal politika önerileri kamu ve özel sektörde karar vericilerle paylaşıldı.

İngev Hakkında: Ülkemizdeki insani gelişmeyi desteklemek üzere kurulmuş olan İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV); öncelikle yoksullukla mücadele ve gelir dağılımının iyileşmesi konularına odaklanır. Amacına uygun olarak karar vericilere yardımcı olacak analizler ve sosyal politika önerileri yapar.İNGEV aynı zamanda ilgili kamu kuruluşları, yerel yönetimler, uluslararası kuruluşlar, üniversiteler ve özel sektör kuruluşları ile işbirliği yaparak, içinde yer alacağı uygulama projeleri geliştirir. İNGEV’in Stratejik Yönetim Danışma Kurulu’nda ise alanında çok başarılı işler yapmış olan ülkemizin çok önemli uzmanları yer alıyor: Osman Saffet Arolat, Ferhat Boratav, Ebru Arzu Çağdaş, Vural Çakır, Tonguç Çoban, Nuri Berk Çoker, Evren Doğanç, Elif Dürüst, Ziya Hakan Ergin, Dehşan Ertürk, Arkın Eyvazoğlu, Hüseyin Güner, Fuat Keyman, Steve Kretschmer, Halil Nalçaoğlu, Necati Özkan, Hasan Yalçın, Taylan Yıldız, Binnur Çakır, Renan Burduroğlu.

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) Hakkında; küresel uzantıları olan bağımsız bir politika araştırma merkezidir. Merkezin misyonu, sosyal bilimler alanında yapılan akademik araştırmalara ve bunların politika oluşturma süreçlerinde uygulanmasına katkıda bulunmaktır. İPM, iç ve dış politika alanlarında karar vericilere, kanaat önderlerine, akademisyenlere ve toplumun geneline yenilikçi ve nesnel analizler sunmayı amaçlamaktadır. İPM, Türkiye-AB-ABD ilişkileri, eğitim, iklim değişikliği, Türkiye’deki siyasal ve sosyal eğilimler ve bu eğilimlerin sivil toplum ve yerel yönetişime etkisi konularını da kapsayan -fakat bunlarla sınırlı kalmayan- geniş bir alanda uzmanlığa sahiptir. Merkezin, akademiye ve kamu politikalarına sağladığı en önemli katkı, bu alanlardaki gelişmeleri yakından takip etmesi ve hızla bütünleşen dünyada Türkiye’nin küresel çıkarlarına ilişkin öngörülü değerlendirmeler sunmasıdır. Sabancı Üniversitesi’nin sahip olduğu entelektüel sermayeye ve geniş bilimsel bilgi rezervine erişimi İPM’yi diğer araştırma ve düşünce kuruluşlarından farklı kılan en önemli özelliklerinden biridir. Bu avantajlar ışığında İPM, politika yapıcılarına, akademisyenlere ve genç araştırmacılara sosyal bilimlerde yapacakları akademik araştırmalar üzerinden uygulamalı siyasa yapımı sunar.

 

Ebru A.Çağdaş 

BANDIRMA GERÇEK - Edit .MEHMET LEVENTOĞLU