"Bahar"da Ben


‘’BAHAR’’DA BEN

Delege seçimleri sonrası CHP’den ilk açıklama Hüseyin Bahar’dan geldi. Bahar’ın açıklamalarını çok dikkatle ve defalarca okudum. Bu açıklamada umutlandığım da oldu, şüphelerim ve karamsarlığımda. Bahar’ın açıklamalarından yeni bir ‘’ben’’ mi sorusu aklıma düştü.

Neden mi?

Öncelikle kabul etmek gerekir ki demokrasi bir uzlaşma kültürüdür. Eğer bu kültürü içselleştiremediyseniz demokrat olamaz dolayısıyla ne parti içi demokrasiyi ne de ülke demokrasisine katkı sunabilirsiniz. CHP Kurultay süreci başlamadan İlçe Başkanlığı adaylığını ilk açıklayan Sayın Ahmet Alp idi. Ancak zaman içerisinde her iki taraf oturup konuşup bir uzlaşma sağlamış olmalılar ki Ahmet Alp adaylıktan çekildi. Ben bu uzlaşmanın ilkeler çerçevesinde yapılmış olduğunu inanmak istiyorum. Eğer bu çerçevede değilse zaten bu durum uzlaşmadan çok siyasal mevki pazarlığına girer. Bu uzlaşma aynı zamanda parti içi demokrasi ve görüş ayrılıklarının illa ki kavga ve gürültüyle değil ortak akılla da çözülebileceğini göstermesi bakımından önemlidir. Buraya kadar her şey güzel. Arada 1-2 ismin üstünün çizilmesi ve Bahar’a yakın isimlerin yazılması dışında büyük bir çatlak yok. Ama asıl iş bundan sonra.

Malum 18.Ocak.2020 ‘de ilçe başkanlığı seçimi var. İlçe yönetimi nasıl oluşacak? Bekleyip göreceğiz. Eğer Sayın Hüseyin Bahar açıklamalarına rağmen az olsun benim olsun mantığıyla hareket edip listeyi kendine biat edecek isimlerin ağırlığıyla oluşturursa vay halimize. Sayın Bahar bunu yapabilir mi? Beyaz liste açık ara kazandığına göre kendini dev aynasında görüp yapabilir. Sonra siyasette ‘’Dün dündür, bugün bugündür’’ felsefesiyle de yapabilir. Seçimlerden önceki uzlaşmayı yok sayıp böyle bir yola girebilir. Ya da sembolik 1-2 isimle vicdan rahatlatabilir. Bu durumda kim kazanır? CHP kaybeder. Kısa dönemde belki Sayın Bahar kazanır. Ama yalancı ve hileli bir kazanç olur.

Hiçbir CHP üyesine demokrasi nutuğu atmak benim haddime değil. Bu konuda haddimi biliyorum. Ama uyarmak görevim.

Ülke gerek ekonomik, gerek siyasi anlamda büyük bir kriz yaşarken, insanlar umutsuz, çaresiz iken Millet İttifakının dağıtılmasına yönelik her türlü tezgah kurulurken en alt düzeydeki ilçe kongresinden tutun Büyük Kongreye kadar hiç kimsenin parti içinde bir diğerini yok sayma hakkı yoktur. Dün delege seçimlerinde yarıştığınız isimlerden tutun, ittifak yaptığınız kesimlere ihtiyacınız var. CHP üyeleri ve delegeleri parti içinde ne olup bittiğini çok yakın ilgi gösterebilir. Hatta size büyük destek ve övgü sunmuş olabilir. Ama seçmen sizin parti içi sorunlarınızla ilgilenmiyor. Siz istediğiniz kadar çok seslilik, parti içi demokrasi eleştiri hakkı deyin. Seçmen kendi sorunlarına yönelik sözler duymak istiyor. Seçmen den kastınız kemikleşmiş oy oranı olan %22-24 bandı ise yine siz haklısınız. Ama geniş kitleler ve iktidar hedefiyse içinizde yeşermeye başlayan ‘’BEN’i bir an önce öldürüp yerine ‘’BİZ’i getirin.

Sayın Bahar listeyi ‘’Listeyi ben oluşturacağım’’ diyor. Yanlış bir cümle. Sayın Bahar sizde çok iyi biliyorsunuz ki Sayın Ahmet Alp yarıştan çekilmese siz bu seçimleri bu kadar rahat kazanamazdınız? Kazanabilir miydiniz o da başka bir soru?

Burada sadece Sayın Alp ve ekibine değil, siyasi kurnazlık ve rant peşinde olmayan herkesin görüş, öneri, eleştiri ve isim önerisine ihtiyacınız var. Ondan bir isim ötekinden iki isim kalanı benden olsun değil.

Bence tarihsel bir sorumluluk aldınız. İktidar mevcut durumun farkında. O yüzden bir yandan Millet İttifakını dağıtmaya çalışırken öte yandan yeni ittifakların önüne geçmek için her yolu deniyor.

Bu oyunu ancak en alt birimden en üst birime kadar CHP üyeleri ve yöneticileri bozar. Tarihte bunun örnekleri var. 100 yıl önce boyunlarında idam fermanlarıyla dolaşanlar Anadolu İttifakını oluşturdu ve Kurtuluş Savaşını kazandı.

Adına ne derseniz deyin şimdi halkın bütün kesimlerinin dahil olduğu bir ittifakı gerçekleştirmek zorundasınız. Yerelden genle kadar mecbursunuz.

Nasılsa birinci köprüden geçtiniz. Dayı da dersiniz, ayı da. Takdir sizin.

04.12.2019